"Sadece enerji ve zaman kaybettirmiştir"

"Sadece enerji ve zaman kaybettirmiştir"
İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı Berna Sukas, yeni eğitim yılının açılışı dolayısıyla yaptığı açıklamada iktidarın eğitim politikalarına tepki gösterirken, “Türk milletini zor bir gelecek beklemektedir” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı Berna Sukas, ” Literatüre “atanamayan öğretmen” kavramını da yerleştiren mevcut hükümet, bu anlamda tamamen sınıfta kalmış, Türk gençliğine sadece enerji ve zaman kaybettirmiştir” ifadelerini kullandı.

Yeni eğitim döneminin başlaması dolayısıyla yazılı açıklamada bulunan Sukas, iktidarın eğitim politikalarını eleştirerek, “Bu gerçeklikler eğitime bakış açısını ve eğitim sistemini baştan aşağı sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır” dedi.

Berna Sukas’ın açıklamaları şu şekilde:

"Okullarımızın açıldığı bugünde, ülkemizde gün geçmiyor ki eğitimle ile ilgili tutarsızlıklara, yanlışlıklara yenileri eklenmesin. Ancak hükümet, kendilerinin de ifade ettiği gibi en başarısız oldukları alanlardan biri olan “Eğitim” konusunda; üretim odaklı yenilikler yapmak, 21. yüzyıla ayak uydurmak, öğrenci-veli-öğretmen memnuniyeti için çaba göstermek, dünya ülkeleri ile aynı nitelikte “insan gücü” yetiştirmek, bütüncül ve tutarlı bir eğitim politikası yerine, günü kurtarmaya yönelik palyatif düzenlemeler yapmaktadır. Ancak çok açık bir şekilde görülmektedir ki, Türk Eğitim Sistemi içinden çıkılmaz bir duruma getirilmiştir. Bu gerçeklikler eğitime bakış açısını ve eğitim sistemini baştan aşağı sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır.

Öncelikle bilinmelidir ki, her konuda olduğu gibi eğitimde başarı için, akla bilime dayalı, üretim toplumunu hedefleyen disipliner ve tutarlı bir sistem esastır. Tutarlılığın olmadığı yerde başarının olamayacağı konusunda ise herkes aynı düşüncededir. Bu durumun örnekleri geçtiğimiz yıl merkezi sistem sınavlarında yakınen müşahede edilmiştir. 2019 LGS’de (Liselere giriş sınavı) henüz okul bulamayan öğrenciler bulunmaktadır. Nitelikli olarak addedilen okulların kontenjanları az, öğrencilerin ikamet ettiği bölgede ise gidilecek okul yetersizdir. Öğrenciler istemedikleri halde Meslek Lisesi, İmam Hatip Lisesi veya Açık Liseye gitmek zorunda bırakılmışlardır. Yerleşebildikleri nitelikli okullarda da derslik yetersizliğinden dolayı sınıf mevcutları 45-50 kişiyi bulmaktadır. Öyle ki, MEB’in 2019-2020 yılında ülke genelinde tam gün eğitime geçileceğini defaatle vaat etmesine rağmen, bu aksaklıktan dolayı tekrar liselerde ikili öğretime geçen okulların sayısı artmıştır. Bununla birlikte şiddetle uyarıyoruz ki; önümüzdeki yıl, okula erken başlama yılı 60-66 ay olan öğrencilerin, 8. sınıfta olduğu ve LGS’ye gireceği yıldır. Yani 2019 LGS’ye yaklaşık 1 milyon 50 bin öğrenci girmiş, bu sayı 2020’de yaklaşık 1 milyon 600 bin kişi olacaktır. MEB gerekli önlemleri almaz ise, 2020’de tüm liseler ikili öğretime geçmek zorunda kalacaktır. Bu durum 21. yüzyılda “kabul edilebilir” değildir.

Üniversiteye geçiş sistemi de, liselere geçiş sisteminden farklı değildir. MEB, üniversite hazırlık kurslarının (özel öğretim kursları) kapatılacağını 28 Ocak 2019 tarihli basın bülteniyle açıklamıştı. Açıklamada “Millî Eğitim Bakanlığınca, özel öğretim kursları 2019 – 2020 eğitim ve öğretim yılından itibaren kapatılacak. Millî Eğitim Bakanlığı, olası mağduriyetleri önlemek için özel öğretim kurslarının 2019 – 2020 eğitim ve öğretim yılından itibaren kapatılmasına ilişkin tüm çalışmalarını tamamladı. Bu kapsamda 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda değişiklik öngören çalışmanın yasalaşmış olması sonucunda

özel öğretim kursları kapanacak. Bu nedenle veli ve öğrencilerin herhangi bir mağduriyet yaşamaması için önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren özel öğretim kurslarının yeni öğrenci kaydı yapmamaları ve bursluluk sınavı yapmamaları gerekmektedir.” ifadelerine yer verilmişti.

Ancak son dönemde yine söylemleri tutarlı olmamış ve gerçekleşmemiş, kursların kapatılma sürelerinin uzatılmasına karar verilmiştir. MEB’in bu kararsız tutumu velileri, öğrencileri ve kurs sahiplerini son derece mağdur etmektedir. Önümüzdeki yıl sınava girmesi öngörülen 2 milyon öğrenci, bu sınava nerede, ne zaman ve nasıl hazırlanacağını bilmemektedir. Öğrencilerin hayatlarına yön verdikleri bu sınav ve bu sınavın hazırlık süreci, “çocuk oyuncağı” değildir. Artık bir karar verilmeli ve bu kararın arkasında durulmalıdır.

Eğitim sisteminde sınav ve öğrencilerin durumları ortadayken, sürecin çıktıları da hiç iç açıcı değildir. Ülkemiz, OECD ülkeleri arasında gerçekleştirilen Uluslararsı Öğrenci Değerlendirme Sınavı PISA’da, (Programme for International Student Assessment), 15 yaşındaki 540 bin öğrenci arasında yapılan testin sonuçlarına göre; okuduğunu anlamada 72 ülkede 50. sırada yer alırken Matematikte 49, Fen Bilimlerinde ise 52. olmuştur. Yine MEB'in PISA'ya alternatif olarak uyguladığı ABİDE sınavında ise sonuç yine değişmemiş, buna göre öğrencilerin yüzde 26.4'ü Matematik, yüzde 17.9'u Fen Bilimleri’nde en alt düzeyde kalmıştır.

Yüksek öğretimde ise durum hiç farklı değildir. Dünya Üniversiteler Sıralaması (World University Rankings-CWUR) 2019-2020 sonuçlarına göre ilk 500'e yine Türk Üniversitesi girememiştir. Bu sıralamada 582. ODTÜ, 644. İstanbul Üniversitesi, 645. Hacettepe Üniversitesi, 683. Ankara Üniversitesi şeklinde devam etmektedir. Bu durumda YÖK’ün derhal kaldırılarak, üniversitelerin lisans, yüksek lisans ve doktora programları yeniden düzenlenmelidir. Üniversitelere atamalar yapılırken siyaset odaklı değil, bilimsel yeterlilikler ve liyakate önem verilerek atamalar yapılmalıdır.

Görüldüğü üzere eğitimin her kademesinde sorunlar birikmiş ve çözümü zor bir hale gelmiştir. Mevcut hükümet her defasında her şehre üniversite açmak ile övünürken, ülkemizdeki yaklaşık 4 milyon işsizin, dörtte birinin üniversite mezunu genç işsiz olduğunu ve sayılarının 1 milyonu aştığını gözden kaçırmaktadır. Bu sayının büyük bir çoğunluğunu ise, “atanamayan öğretmenler” oluşturmaktadır. Literatüre “atanamayan öğretmen” kavramını da yerleştiren mevcut hükümet, bu anlamda tamamen sınıfta kalmış, Türk gençliğine sadece enerji ve zaman kaybettirmiştir.

Biliyoruz ki “öğretmenlik” kutsal bir meslek aynı zamanda peygamber mesleğidir. Öğretmenlerin sorunları çözülmeden, eğitimin sorunları çözülemeyecektir.

Son yıllarda okullarda artan disiplin vakaları, şiddet olayları, özellikle sigara ve uyuşturucu bağımlılık oranları ve başlama yaşı aileleri ve eğitimcileri son derece kaygılandırmaktadır. Bütün bunların üzerine ifade ettiğimiz sistemsel sorunlar da eklenince, acil ve uygulanabilir önlemler alınmaz ise, geleceğimizin teminatı evlatlarımızı ve onlar için canını dişine takan ebeveynlerimizi dolayısı ile Türk milletini zor bir gelecek beklemektedir.

İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanlığı olarak, uyarılarımızın ve tespitlerimizin takipçisi olacağımızı bir kez daha kamuoyuna ifade ediyoruz."