Sağlık, eğitim ve korona

Her şeyin başı sağlık. Sağlık varlıktan yeğdir. Sağlıktan büyük zenginlik yoktur… Bu sözler sağlığın ne önemli olduğunu gösterir şüphesiz. Aynı şekilde eğitim için de buna benzer şeyler söyleyebiliriz. Söz gelimi "Her şeyin başı eğitim" diyebiliriz. Yahut "Ekmekten sonra halkın en temel ihtiyacı tahsil ve terbiyedir" de diyebiliriz. Yani sağlıkla eğitimin önemi birbirine yakın. Lakin tercih mecburiyeti doğduğunda elbette sağlık ağır basar. Nitekim Mart 2020''den itibaren korona salgını dolayısıyla 1.5 yıl yüz yüze eğitime ara vererek uzaktan eğime geçtik.

Uzaktan eğitim tabii ki yüz yüze eğitimin yerini tutmaz. Kaldı ki gerekli altyapı hazır olmadığı için öğrencilerin büyük bir çoğunluğu uzaktan eğitime de ulaşamadı. Ve öğrenciler arasında var olan eşitsizlik daha da arttı.

Nihayet 6 Eylül 2021 tarihinden itibaren ortaöğretimde -peyderpey yükseköğretimde de- tekrar yüz yüze eğitime başlandı. Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer "Okulların açık kalması millî güvenlik meselesidir" diyerek bu konudaki kararlılığını ortaya koydu.

 

Sağlık mı eğitim mi?

Doğru olan elbette gerekli tedbirleri alarak okulları açık tutmaktır. Lakin bugün için gerekli tedbirlerin alındığını söylemek çok zor. İki sene öncesine göre okullarda değişen ne var?

Sınıflar aynı şekilde yine kalabalık. Derslik sayısı aynı. Temizlik desen hak getire. Ortalık maske atıklarıyla dolu. Birçok okulda ikili eğitim devam ediyor. Okul servislerinde yahut toplu taşıma araçlarında insanlar/öğrenciler yine pamuk istifi yolculuk yapıyor.

Korona belasına karşı en büyük silahımız neydi?

1-Maske

2-Mesafe

3-Temizlik

4-Aşı

Yukarıda işaret etmeye çalıştığımız üzere, özellikle okullarda "maske, mesafe ve temizlik" kurallarına yeteri ölçüde uyulduğunu söyleyemeyiz.

 

Ya aşı?

Yapılan açıklamalara göre son aktif vakaların % 40''ı gençlerde görülmektedir. Maalesef gençlerin çoğu maske takmamayı bir ergenlik göstergesi olarak telakki ediyor. Ayrıca gençlerde aşılanma oranının çok düşük olduğu da bir gerçek.

Bütün bu olumsuzluklar/tedbirsizlikler de gösteriyor ki gerek ortaöğretimde gerekse yükseköğretimde yüz yüze eğitim korona salgınının yayılmasına zemin hazırlamaktadır.

 

Çare?

Öncelikle şunu belirtelim ki "Okulları açık tutalım gerisi teferruat" anlayışı yanlıştır. Herhangi bir iyileştirmeye gidilmeden korona öncesi şartlarda yüz yüze eğitim korona belasını hafife almaktır.

En azından bir çaresini bulup bir an önce ikili eğitim yapan okullarda tekli eğitime geçilmelidir. Dersler ve ders saatleri azaltılmalı. Yeni öğretmen atamaları yapılarak sınıf mevcudunun azaltılması noktasında gerekirse hafta sonları da eğitime devam edilmeli. Okullarda özellikle temizlik yapacak hizmetli sayısı artırılmalı.

Sözün kısası; gerekli tedbirler yeterince alınmadan "Saldım çayıra, Mevla''m kayıra" anlayışı ile yüz yüze eğitime devam edilmesi ileride telafisi mümkün olmayacak sağlık problemleri doğurabilir. Yarın iş işten geçtikten sonra tekrar uzaktan eğitime geçmek zorunda kalırsak kimse şaşmasın.

 

ACZİMİN GİRYESİ:

HER ŞEY SAĞLIKTA

Hastalık da insanoğlu içindir sağlık da,

Dikkat et, bak günah da sevap da hep sağlıkta.

(Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları