Salgın gizlendikçe büyüyor!..

Yalnızca corona mutasyona uğramadı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin salgınla ilgili yaklaşımı da mutasyon geçiriyor!!!
"Salgında gerçeği gizleyerek tedbir çığlığı mı atalım, yoksa coronanın gerçek boyutlarını deşifre ederek milleti tedbire mi sevk edelim" çelişkisi büyürken, virüsün etkisi de ne yazık ki artıyor...
İşte bu derin çelişki yalnızca Türkiye gerçekleri ile değil, son günlerde coronanın tüm dünyada değişen ürkütücü etkisi ile de çelişiyor...
Çünkü mutasyon yalnızca corona ile ilgili gündeme getirilmiyor, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu, özellikle turizm getirisi yüksek olan ülkelerin hepsinde, salgının boyutlarının nasıl tanımlanacağı, gidişatın nasıl anlatılacağı ve halkın nasıl uyutulacağı (!) konusunda da dehşet verici bir görüş değişikliği ve şaşkınlık yaşanıyor...
Baksanıza; yaz geldi gitti, dünyanın sıcaktan kavrulan ülkelerinde bile salgın etkisini giderek daha fazla gösteriyor...
Yeni vakalar, can kayıpları artıyor ve bir taraftan da kimi ülkeler virüse karşı aşı geliştirdiklerini öne sürerek umut dağıtırken, birçok ülke yetkilisi, bilim adamları ve uzmanlar da salgının 2022'nin sonuna kadar kontrol altına alınamayacağı gerçeğini ısrarla dile getirmeye devam ediyor...
Evet; mutasyon tehdidi kadar salgına bakış açısıyla ilgili şaşkınlık da toplum sağlığını tehdit altında tutuyor...
Dünya genelinde vaka sayısı 23 milyona, can kaybı sayısı da 780 bine ulaşırken, tüm coğrafyalardan gelen haberlere bakılırsa, salgında bırakın gerilemeyi, coronaya yakalananların sayısı korkutucu biçimde yükseliyor...
Ve dünya genelinde bir yandan sonbahar paniği, bir yandan da aşılarda henüz tam anlamıyla sonuç verecek bir başarının olmaması iyice kaygı yaratıyor...
O halde, önce salgının dünya genelindeki tehlike çanlarına, son durumu gösteren tabloya ve virüsün etkisinin nasıl değişim geçirdiğine ilişkin gidişata bakalım, sonra konuyu Türkiye'deki vahim manzaraya, kafa karışıklığı yaratan bilgi kirliliğine ve şüphe uyandıran açıklamalara getirelim...

Virüs gençleri vuruyor!...

Rusya'nın geçen hafta açıkladığı aşı ile ilgili tartışma sürerken, dünya kamuoyu ve bilim insanları, "üçüncü aşama kontrolleri yapılmadı"ğı için Moskova'ya ihtiyatlı davranmaya devam ediyor...
Diğer yandan da, Hindistan'dan Amerika'ya, Türkiye'den Çin'e kadar en az yüz merkezde sürdürülen aşı ve ilaç çalışmaları da tüm dünya tarafından dikkatle izleniyor...
Ancak coronanın yıkıcı etkisi aşı çalışmalarından çok daha hızlı ilerliyor...
Dünya Sağlık Örgütü'nün önceki gün açık yaptığı açıklama da bu konudaki tedirginliği büyütüyor... Çünkü DSÖ, son bir haftada, dünya genelinde yeni vaka sayısının "günlük 250 bin"e yükselmesinin endişe verici olduğuna dikkat çekiyor...
DSÖ'ye göre, asıl tehdit ise yeni vakaların genellikle 20-30-40 yaş grubunda olması...
DSÖ'nün Pasifik Bölge Direktörü Takeshi Kasai'nin, "Salgın değişiyor. Gençler yayılmayı sürüklüyor... Çoğu hastalıktan habersiz" diye konuşması genel endişeyi daha da büyütüyor...
Virüste "mutasyona dikkat" çeken Singapur kaynaklı bir haber ise daha çok ürkütücü;
Singapur Uluslararası Salgın Hastalıklar Biriminin, Çin'de görülen Sars benzeri yeni tip corona virüsün geçirdiği mutasyona D614G adı verildiğini, bunun Kovid-19'un yayılma hızını yaklaşık dört kat arttırdığını duyurmuş... Yabancı basına daha önce yansıyan bilgiye göre, bu virüs 10 kat daha tehlikeli...
Sonbaharda etkisini sürdürecek olan corona ile ilgili bir de "ikinci dalga" tartışması var ki, bitmiyor... İşte İngiltere hükümetini uyaran uzmanlar, ikinci dalganın en çok "umumi tuvaletler"den yayılacağına da dikkat çekmişler!!!
Corona salgını ile ilgili dünyadan gelen haberler hiç de iç açıcı değilken ve salgın ürkütücü biçimde yayılırken, Türkiye'de bir yandan devletin gafleti ve dikkatsizliği, diğer yandan da toplumda büyüyen duyarsızlığın yarattığı tehdit yeni vaka artışı ve can kayıplarıyla kendini gösteriyor...
Peki, salgın yavaşlıyor derken, Türkiye'de gidişat neden yeniden vahamet çığlıkları atıyor?..

Türkiye'nin vahim gafleti!..

Evet Türkiye; sanayicilerin, turizmcilerin, ithalatçıların-ihracatçıların ve ulaştırma sektörünün baskısıyla pandemi döneminde tarihin en büyük hatalarından birini yaptı... Tıpkı Amerika'nın, salgının gidişatını öngöremeyince büyük bir facianın içinde çırpınması, İtalya ve İspanya'da, önlemlerin yetersizliği nedeniyle virüsün dehşet verici biçimde yayılarak iki ülkeyi teslim alması gibi vahim hatalar yaptı Türkiye...
Toplumun salgınla ilgili önlemler konusunda en küçük gevşemeyi suistimal edeceğini de öngöremedi Sağlık Bakanlığı...
Türk toplumunda hacdan gelenleri ziyaret, bayram, düğün, nişan, kına ve asker uğurlama gibi etkinliklerde toplumun sosyal mesafeye dikkat etmeyeceği de görülmesine rağmen, ülkenin bir çok bölgesinde toplu vakalarda artış yaşandı...
Nitekim şehirlerarası yolculuğun da serbest bırakılmasıyla birlikte, salgın son haftalarda başka coğrafyalarda da artış gösterdi...
Yazının başından itibaren dikkat çekilen vahim tablonun özeti bellidir; gözle bile görülmeyen corona zerreciği kendi içindeki gizlilik ve yıkımın sinsiliğiyle salgını büyütürken, ne tuhaf ki Türkiye'yi yönetenler de coronanın etkisini, yeni vakalar ve can kayıpları ile ilgili gerçek rakamları gizleyerek, bu korkunç salgını büyütmekten öteye gidemiyorlar...
Oysa yapılması gereken bunun tam tersi olmalıdır; Coronanın yarattığı korku ve dayattığı can kaybının nasıl bir dehşet olduğu gerçek manzarasıyla ve rakamlarıyla, en çarpıcı biçimde, doğru ve net açıklanmalı, insanlar tehlikeyi açıkça görmeli ve tedbirsizlikten vazgeçerek önlemlerini almalı... Duyarsızlığı, pervasızlığı, kaderciliği çok seven Türk toplumu konunun ne kadar yaşamsal olduğunun ancak bu şekilde bilincine vararak, kendini daha çok koruma altına alabilir...
Söyler misiniz; Can kayıplarının bir anda 100'lü rakamlardan 20'li rakamlara düştüğü anlatılırken, üstelik Türkiye'nin her tarafında 650 binden fazla insanın karantinada olduğu duyurulurken, açıklanandan çok daha fazla can kaybı haberlerinin sosyal medyaya yansıması devletin içine düştü hangi çelişkiyi deşifre ediyor acaba?.. 

Yazarın Diğer Yazıları