Mansur yavaş ve arkadaşlarını düzenlemiş oldukları konserlerden dolayı kamu zararına yol açmakla suçlayıp, cezalandırılmalarını istiyorlar.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ahlaki titizliğini ve parasal konulardaki hassasiyetini şahsen çok iyi biliyorum. Mansur Başkan’ın bile isteye kamu zararına yol açmak isteyeceğine ve buradan avanta elde edeceğine zerrece inanmam amma ve lakin konu buraya gelmeden düşünmemiz gereken bir husus daha var, oda şöyle:

Sanatın bir emsal fiyatı yoktur bu yüzden de sanatçı ve sanat eserlerine ödenen bedellerden dolayı bir zarar oluştuğunu iddia etmek hiçbir şekilde mantıklı ve doğru değildir.

Bu konser işleri demir döşeme, beton dökme ya da asfalt serme işi değil ki burada malzeme ve işçilik fiyatını emsallerine göre belirleyip bir zarar var ya da yok diyebilesin.

Bir inşaatta imalatın fiyatını tespit edip karşılaştırmak elbette mümkün peki size sorayım bir inşaatta mimari projeye bir bedel biçmek mümkün mü?
Örneğin bir bina yaptırırken projeyi okuldan yeni mezun bir mimara çizdirirseniz ödeyeceğiniz fiyat başka, dünyaca ünlü marka bir mimara yaptırırsanız fiyat bambaşka olmaz mı?

Bir yağlı boya tabloyu tanınmamış bir ressama yaptırmak ile tanınmış çok ünlü bir ressama yaptırmak aynı fiyata olabilir mi?

Eli fırça tutan herkes resim yapabilir değil mi?

Pekala, Van Gogh ya da Picasso tarafından yapılmış bir tablo ile sıradan bir insanın yaptığı tablonun fiyatı bir olabilir mi?

Hamamda şarkı söylemeyen, okul müsameresinde türkü okumayan yoktur...

Peki bunların vereceği bir konsere ödenecek para ile Tarkan gibi bir mega stara ödenecek para bir olabilir mi?

Benzer şeyleri spor içinde söyleyebiliriz bu ülkede hemen hemen herkes futbol oynamış topa depik atmıştır değil mi?

Peki mahalle ya da okul takımında oynayan biri ile dünya starı bir futbolcuya ödenen para aynı olabilir mi?

Elbette olamaz...

Bu durumda birinin çıkıp yahu topa herkes vurur, bu futbolcuyu niye transfer ettin ona niye bunca para verdin diye hesap sorulabilir mi?

Sonuç olarak sanat, spor ve benzeri faaliyetler söz konusu olduğunda fiyatın bir endazesi yoktur! Sanatçı ya da sporcu bir bedel talep eder sen ödersin ya da ödemezsin ama bu noktada birinin çıkıp çok ödedin zarara yol açtın demesi hiçbir şekilde mümkün ve mantıklı değildir.

Belediyeler tarafından düzenlenen bu tip sanata ya da spora yönelik kamu harcamalarının takdirini tamamen seçmen yapar, seçmen harcanan bu paraları yerinde görürse oy vermeye devam eder, yerinde görmezse böyle harcamalar yapan siyasetçilere bir daha oy vermez olur biter.

Diğer yandan işin birde teknik yönü var cızırdayan hoparlörlerden de konser yayını yapabilirsin, son derecede gelişmiş modern ses sistemleri de kullanabilirsin bu ikisinin fiyatı bir olabilir mi?

Üstelik kaliteli ve yeterli teknik donanım kullanmak doğru düzgün bir konser yapmak için mutlak bir şarttır ama yeter şart değildir, çünkü iş gene gelir insanda biter. En iyi ses ya da ışık sistemlerini bile niteliksiz kişiler ile işletmeye kalkarsan çuvallar ve konseri rezil rüsva edersin.

Sonuç olarak sanat faaliyetlerinde çalışan ses ve ışık teknisyeni gibi diğer kişilerin de nitelikli, deneyimli ve liyakatli insanlar olması çok önemlidir. Eh bunların ücreti de sıradan teknisyenlerin ücreti ile bir olmaz değil mi?

Diğer yandan konser gibi etkinliklerin nerede yapıldığı, kaç izleyiciye yönelik olduğu ve ne kadar sürdüğü gibi sair parametrelerde çok ama çok önemlidir.

Kapalı bir salonda bin kişiye verilen konserin teknik donanımı ile açık alanda yüz bin kişiye verilen bir konserin teknik donanımı ve doğal olarak da fiyatı aynı olmayacaktır.

Sonuç olarak konserler gibi kültür sanat faaliyetleri üzerinden kamu zararı oluşturdun diye Mansur Yavaş’ı itham etmek makul ve adil bir iş değildir.

Yapılan kültür ve sanat faaliyetlerinin hesabını sadece ve sadece seçmen sandıkta sorabilir mesele yargı meselesi olmaya pek müsait değildir.