Sanayileşme derdiniz yoksa?..

Gelin haftanın bazı haber başlıklarına kısaca göz atalım.

1-ATAK helikopterini satamıyoruz...

Niye ne var ki demeyin. Çünkü siz motor üretemiyorsunuz. Yerli sanayiniz yok.

Pakistan'la 1,5 milyon dolarlık helikopter satış sözleşmesi yapmışız ama satamıyoruz. ABD buna izin vermiyor.

Motoru oradan ithal etmiş, Türkiye'de montajlamışsın. Adamlar da sana diyor ki "Helikopter motorunu biz yaptık sana sattık. Sen bizim istemediğimiz ve iznimiz olmayan ülkelere patenti bizim olan helikopter motorunu veremezsin." Kısaca kendi yaptıklarını sat demeye getiriyor.

Bu olay, Türkiye'de mühendislik fakültelerinin dibe vurduğu sırada yaşanıyor. Aynı zamanda mezun binlerce mühendisin sokaklara, dolayısı ile de yaşlanmaya terk edildiği eğitim manzarasının yaşandığı döneme denk geliyor.

Her iki gelişme birbirini doğruluyor.

Sanayi kurmamışsan ve böyle bir amacın da yoksa mal üretemezsin, yatırım yapamazsın.

Aynen içinde bulunduğumuz durum gibi.

Eğer sanayin yoksa sanayileşme gibi bir politikan da yok demektir. Öyle ise gelişmiş ülkelerle bir yarışın da olamaz.

Başka?

Böyle bir durumda mühendisler işe yaramaz. Onları mezun eder eder sokağa salarsın.

Böylece yetişmiş nitelikli elemanlardan ülke kalkınmasında yararlanmazsın. Eğitimin dibe vurur. Üretim fazlası verir. Böylece üniversiteli işsizlerin sayısı artar.

Demek ki neymiş? Gelişmekle politika, politika ile eğitim ve yatırım, yatırımla da işsizliğin azalması arasında doğrusal bir ilişki varmış.

2-ERGENEKON yokmuş...

10 yıldır devam eden 235 sanıklı Ergenekon Davası önce Yargıtay tarafından bozuldu, ardından yeniden görülmeye başlayan davaya savcı esas hakkındaki mütalaasını açıklayarak noktayı koydu: "Ergenekon örgütünün varlığı ispat edilememiştir."

Hüzün ve acılarla dolu bir tarihsel süreçti bu. Sonuç olarak, devlete karşı, devletin içinden operasyon yapılmıştır. Yapanlar, dinî içerikli cemaat kimlikli yapılardır. Bu süreçte, siyasal iktidar "aldatıldığını" söylüyor. Ancak ister aldatılsın, isterse bilerek göz yummuş olsun, kendisi de operasyon yemiştir. Çünkü yürütme konumunda kendisidir. Aldatıldıysa, aldatılabilir durumda demektir ki bu bir zaaftır. Aldatılmadıysa kendi iktidarı döneminde devletin kurumlarına -ki bu kurum çoğunlukla güvenlik kurumu olan askeriyedir- operasyon yemiş, siyasi iktidar da bunu görmezlikten gelmiştir. Her iki durumda da siyasi sorumluluk iflas etmiştir. Tarih bunu böyle yazacaktır.

Peki, bedelini kim ödeyecek?

Buna elbette halk karar vermelidir. Çünkü asıl aldatılan kendisidir. Hem iktidar ve avanesi ve hem de operasyonu gerçekleştirenler zararı ülkeye ve dolayısı ile halkın kendisine vermiştir. İkincisi de kamusal sorumlulukları olanlardır. Hukuk düzeni bunun gereğini yapmalıdır.

3-G20 de boşluk dolduramadı...

Arjantin'de toplandılar. Güya Ukrayna ve Karadeniz'in güvenliğini görüşeceklerdi ama zirveden beklenen sonuç çıkmadı. Türk medyasına yansıyanlara bakıldığında bile ilginin daha çok Suudi Prens Bin Salman'a olduğu görülecektir. 

Riyad'ı uyaracaklarını söyleyenlerden de ses çıkmadığı gibi, asıl mesele önemsiz kaldı.

Sonuçta Azak Denizi'ni Rus gölüne çeviren Putin, şimdilik büyük bir terslikle karşılaşmadı.

Yazarın Diğer Yazıları