Saray'daki rezalet!

AK Parti'ye bakıyorum… Gündemleri yok, varsa yoksa CHP'li belediyeleri eleştiriyorlar.

MHP'ye bakıyorum… Gündemleri yok, varsa yoksa CHP'li belediyeleri eleştiriyorlar.

CHP'ye bakıyorum… Gündemleri yok, varsa yoksa AK Parti'yi eleştiriyorlar.

İYİ Parti'ye bakıyorum… Gündemleri yok, eleştiri de fazla gelmiyor. Kendi iç meselelerinde enerji tüketiyorlar.

HDP'ye bakıyorum… Gündemleri kayyumu eleştirmek, çocuklarını isteyen ailelere iftira atmak.

Siyaset aynen bu tabloda…

Siyasetteki bu kısır döngüye bakınca yeni kurulacak partilere ortam doğuyor.

Hemen oraya bakıyoruz. Orası daha da beter "Aslında bizden iyi AK Partili yok ama partimiz çok değişti, o yüzden yeni parti kuruyoruz" mealinde açıklamalar. Ne bir gelecek vizyonu, ne Türkiye'yi okuma, ne de vatandaşların sorunlarına inme…

Bunların hiçbiri yok.

Siyaset kısır bir döngüde!

Bu döngü arasında enteresan bir şekilde Türkiye'nin kurucu ayarlarına müdahaleler, demografik operasyonlar, dış politikada akıl almaz hatalar ve ekonomide yanlış kararlar alınmaya devam ediliyor.

Örneğin;

Suriyeli nüfusla ilgili hiçbir plan, proje veya gelecek öngörüsünde bulunmuyorlar, konu gündemden çıkarıldı,

Artan enflasyon, işsizlikle ilgili doğru düzgün bir tartışma, açılım görülemiyor,

Bir gün Rusya'ya gülücük saçan, diğer gün ABD'ye gülücük saçan dış siyasetin geleceği belirsiz,

İşçi ölümleri, kadınlara saldırılar, toplumu esir alan asayiş sorunları konuşulmuyor.

Toplanmışlar Saray'a adamın oturacağı sandalyeyi kırıp, sonra düşürüp üzerine gülüyorlar.

İlkokulda bile yapılmayacak işler.

Bunlar vatandaşın parasıyla yapılan, şatafatın gırla gittiği, milyarlık Saray'da yapılıyor, vatandaşın kapısının önünden bile korkarak geçtiği, belirli bir zümrenin oda oda kontrol ettiği Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda…

Devlet terbiyesini unuttular da devlet saygınlığımıza ne oldu?

Saray'da sandalye kırıp, bir insanı düşürüp, buna gülen zihniyetin uzantıları da boş durmuyor haliyle.

Tepeye yaranmak için bakıyorlar ki; çabalamaya, proje üretmeye gerek yok. Koltuklarını koruyabilmek için Atatürk'e, Türklüğe saldırıyorlar.

Diyanet bunu kurumsal bir şekilde yapıyor, hutbelerden çıkarıyor, Türk demekten imtina ediyor, internet sitesinden kurucusu Atatürk'ü siliyor.

Buna bir de yine Atatürk'ün kurucusu olduğu Türk Dil Kurumu eklendi. Sitelerindeki "Atatürk'ün Vasiyeti, İstiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe, Nutuk Veri Tabanı ve Kaşgarlı Mahmud" bölümlerini çıkarmışlar.

Sebep var mı? Yok.

Mantık var mı? Yok.

Tepki alacaklarını biliyorlar mı? Gayet iyi biliyorlar.

Peki neden yapıyorlar? Bu tepkiler sonrasında Saray'a yaranacaklarını düşünüyorlar. Çünkü tepki veren çevreleri Saray sevmez. O çevreleri kızdıranlar da Saray'da el üstünde tutulur!

Diyanet'in, TDK'nın son yıllarda ulusal anlamda yaptığı tek bir proje var mıdır?

Camilerinde hocalara gönderttiği ve okutturduğu zorunlu hutbeler dışında İslam'a, bilime, aileye ve topluma karşı ne gibi sosyal sorumluluklar yerine getirildi?

Atatürk'ün kurduğu kurumlar, iktidara yaranmak isteyen bürokratların elinde heba ediliyor. Saraylarında "adam düşürmece" oynanan ülkenin muhalefeti de boş durmuyor.

Biri gidiyor Türk milleti kelimesine kafayı takıyor, "Türk yok Türkiyeli var" diyen birileri de onun peşine katılıyor.

Beğenmediğimiz üçüncü dünya ülkeleri bile uzay araştırmaları yapıyor, kullandığımız buzdolabından, cep telefonuna kadar bu teknolojileri üretip bize satıyorlar.

O ülkelere burun kıvıran Türkler ise ya kurucusuna saldırıyor ya da Saraylarda komedi çeviriyor.

Biz ne ara bu kadar vasıfsız hale geldik!

Yazarın Diğer Yazıları