Saray'ın İstişare Kurulu

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu kurulmuş.

İstişare meselesine geleceğim.

Saray'ın örtülü ödenek harcaması tavan yapmış. Bir de Saray'ın açık harcamaları var.

Saray yapılıp bitene kadar çok tartışıldı ve hâlâ tartışılıyor. Reis kendisi söylemişti:

"Birisi çıkıyor bakıyorsun 1 milyar dolardan bahsediyor. Biri daha farklı bir şey... Buckingham Sarayı sadece restorasyona giriyor, nedir rakam 5 milyar paund. Yaklaşık 7-8 milyar dolar. Bunlara benzer ne saraylar var."

Burada İngiltere'nin ekonomisi ile Türkiye'nin ekonomisini karşılaştırmayacağım. Kişi başına düşen gayrimillî hasıladan da bahsetmeyeceğim. Bilgilere ulaşmak çok kolay; girip kıyaslayabilirsiniz.

Saray bin odalı deniyordu. Sağ olsunlar, Reis Bey açıklık getirmiş, "Yanlış biliyorsunuz. 1150 küsür odası var." diyerek halkın merakını gidermişti.

İstişare (kengeş) kuruluna kaç kişi alacak, bilmiyorum, ama epey bir sayıdan bahsedebiliriz. Bunlar "aksakal" olacağı için, her birine Saray'da bir oda, araba, şoför, sekreter tahsis edilmesi de gerekecektir. Bu istişare kurulu, Saray'ın iç TBMM'si gibi bir şey. Diğer tarafta TBMM, aralarında, didişip dursun.

Cumhurbaşkanlığının "örtülü ödenek" harcaması martta 130 milyon 35 bin lirayken nisan ayında 403.3 milyon liraya ulaşmış. Bu yılın başından beri yapılan "örtülü" harcamasının 946.1 milyon lira. Hatırlatayım dedim!

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, "Millete ve devlete hizmeti geçmiş, bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu kazanımlarından istifade edilebilmesi" amacıyla teşekkül ettiriliyormuş.

Bahsedilen "bilgi ve birikimi" olanların "kazanımı" ne demek? İstişare kurulu önce buna itiraz etmesi lâzım. "Tecrübe" mi demek isteniyor?

Biz kelimelerde bile birleşemiyoruz.

Türkçede kullanılan istişare; müşavere, meşveret, şura, işaret'le aynı kökten gelir. "Danışıp görüşmek ve işaret almak" manasınadır. Diğer bir manası "arı kovanından bal almak"tır. Bütün görüşler serdedildikten sonra, bundan istifade edecek olan bal gibi en halis ve en faydalı kanaate varır.

Şura suresinde "danışın" buyurulmuştur.

Bu istişare kurulu, muhtemelen, "İslâmcı" iktidarın yanlışı da doğrumuzdur, denmesi için kuruluyor. (Ülü'l-emr meselesi. Ülü'l-emr Kur'ân'da iki yerde geçer: Nisa, 4/59, 83).

Zamanında, sultanlara, dinî meşruiyet kazandırmak için, her hâlukârda, idare edene itaat edeceksiniz şeklinde tefsir edilmiştir. Şu zamanda başka tefsiri beklemek mümkün değildir.

Hak Teâlâ, Hz. Peygamber'e hitaben Uhud Savaşı'nın acılarından sonra ashabıyla istişare etmelerini emretmiştir. Bu ayetten Saray'ın çıkaracağı öyle bir ders var ki...

"O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Artık kararını verdiğin zaman da Allah'a dayanıp güven..." (Âl-i İmrân, 3/159).

Saray'ın "aksakal" grubu, ayetleri hatırlatıp "Reis, Müslümanlıkta, delillendirmeden 'çaldılar' denilmez.  Kin güdülmez; insanlar düşman görülmez. Tebliğ bu değil." diyebilecek mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları