Savaşın eşiğinde "diyalog"!

Irak'ın kuzeyinde sık sık tekrarlanan çatışmalar, Suriye sınırındaki askerî hareketlilik, İsrail-Filistin arasındaki anlaşmazlık en önemlisi Türkiye'ye yönelik "açık" ve "gizli" tehditler hüküm sürerken, oldukça stratejik ve sosyal ağırlıklı yapıya sahip, uluslararası bir zirvenin İstanbul'da toplanıyor olması, "Odak noktası" teşkil ediyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri'miz, Kuzey Irak ve şimdilerde de Suriye'de teröristlere karşı "amansız" şekilde mücadele verirken, hatta ABD ve diğer yabancı tehditlerle karşılaşırken, bir zirvenin yapılabilmesi ilgi uyandırıyor.

Marmara Grubu Vakfı tarafından bu yıl 22. düzenlenecek Avrasya Ekonomi Zirvesi, 6-7 Şubat tarihlerinde 40 ülkenin üst düzey siyaset insanları ve  sivil toplum kuruluşları katılımıyla gerçekleşirken işte böylesine bir atmosfer yaşanıyor.

Üstelik, tehdit altında bırakılmak istenen Türkiye, büyük bir barış organizasyonunu savunarak, ne denli iyi niyetli olduğunu yine göstermeye çalışıyor.

Aslında, ABD'nin "Kovboy" hâl ve tavırlı Başkanı'nın, neredeyse her gün değişen "acayip" tavırlarının hüküm sürdüğü bir ortamda özellikle Orta Doğu'da Türkiye'nin konumu insanı düşündürüyor hatta endişelendiriyor.

Ne var ki Türkiye, bütün tehditlere görünür görünmez tuzaklara rağmen, "Ben varım" demek cesaretini gösteriyor.

Hatta, pek yakında "bölgesel" de olsa çıkması muhtemel bir savaşın eşiğinde bulunuyor.

İşte böylesine "kritik" bir atmosferde, Avrasya gibi ülkeleri buluşturup, biraz daha anlaştırmak gurur da veriyor.

Nitekim, Marmara Grubu Başkanı Dr. Akkan Suver, bir yandan Avrasya zirvesinin kritik yönlerini açıklarken bir yandan da dünyanın üzerinde bulunduğu atmosfere dikkatleri çekiyor:

Paradigma oluşuyor!

"Düne kadar küreselleşmenin patronu ABD'ydi.

Başkan Trump'ın gelmesiyle Amerika küreselleşmeyi durdurdu ve adeta bir içselleşmeye gitti.

Buna mukabil düne kadar sınırlarının dışına çıkmayan Çin Halk Cumhuriyeti, 4 yıl önce ortaya koyduğu 'Bir Kuşak Bir Yol' yani tarihî adıyla  İpek Yolu'yla küreselleşmeye açıldı.

Bu açılım bir paradigmayı oluşturuyor, şu anda Orta Asya, Kafkaslar, Avrupa ve Afrika'da büyük bir Çin'i ve win-win politikası üstüne yatırımların varoluşunu görüyoruz.

Çin, küresel bir dünyaya çıkıyor, bunu 90'larda birine söyleyecek olsanız kimse inanmazdı.

Dünyada bir paradigma değişikliği var, şunun da altını çizerek söylemek isterim benim devletim İpek Yolu projesine büyük önem vermekte.

Bu konuda kurulan yatırım bankasının ortağı oldu, Pekin'i Londra'ya bağlayacak büyük demir yolu projesinde Türkiye de yer aldı.

Bakü-Tiflis-Kars demir yolu, İstanbul'da Marmaray ve köprülerle, şimdi de öyle ümit ediyorum ki demir İpek Yolu'nda Türkiye de bir aktör olarak yer alacaktır.

Küreselleşme vazgeçilmez bir değer ölçüsü olarak bu yüzyılda da devam edecektir."

Zirveye; KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcı Ali Hasanov, Bosna Hersek Bakanlar Konseyi Başkanı Deniz Zvidzic, Arnavutluk eski Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, Bosna Hersek Başbakan Yardımcısı ve Finans Bakanı Vjekoslav Bevanda, Azerbaycan Cumhuriyeti Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Diaspora Bakanı Fuad Muradov, Karadağ Kültür Bakanı Aleksandar Bogdanovic, Avusturya Şansölyesi  Erhard Busek, Romanya Prensi Prens Radu, Türkiye 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Hahambaşısı İsak Haleva,  Patrik Bartholomeos, 16. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve daha bir çok bakan, siyaset insanı ve sivil toplum kuruluşu yetkilisi katılıyor.

Dr.Suver'in çok kapsamlı açıklamalarından ele aldığımız son bölüm insanımızı yakından ilgilendiriyor:

"AB, bir barış projesidir, bunun içerisinde Balkanlar mutlaka olmalıdır.

Balkanlar'ın da en önemli uzvu Türkiye'dir.

Buna da Güneydoğu Avrupa diyerek Balkan lafını ortadan kaldırıp söyleyenler türedi.

Böyle denildiğinde iş Yunanistan'da bitiyor gibi gözüküyor.

Önemli olan Türkiye'nin de içinde bulunduğu bir coğrafyayı Avrupa Birliği'ne dahil etmek.

Türkiye 80 milyon nüfusuyla AB'nin çoğu ülkesinden ileride.

Bunu ben de biliyorum Madam Merkel de biliyor.

Türkiye'siz bir Avrupa'yı düşünmek eksik olur."

Yazarın Diğer Yazıları