Saygı ve sevgi ile öpülen eller

Geçtiğimiz 24 Kasım Cumartesi günü, toplum yapımızın temellerinin dökümünü yapan, nasırlı ellerin öpüldüğü gündü... Öğretmenler günü... Kutlu olsun.
Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarındaki imkânsızlıkları göğüsleyerek ve eğitimsiz aile yapımızı tesirsiz kılarak toplumumuzun bugünkü duruma gelmesini sağlayan öğretmenlerimize saygımız sonsuzdur. Onlar bizi ikinci Cihan Harbi sonrasının imkânsızlıklarından korudular. Yardımlaşmayı Onlardan öğrendik. Üretken olmayı, ölçülü tüketmeyi, tasarrufa riayet etmeyi, yerli malı kullanıp para biriktirmeyi, sağlıklı yaşamayı, spor yapmanın faydalarını, boş zamanlarımızı değerlendirmeyi bize Onlar öğretti. Uçmağa vardıkları için ellerini öpemediğim öğretmenlerimi, cehaletin ürettiği sefaletle mücadele eden kültür şehitleri olarak görüyorum ve dualarımda isimlerini unutmuyorum.
Ankara’nın merkezindeki Ulus semtinde yaşamını sürdüren ailemizde, 1930’lu yıllara kadar, eski ve yeni yazı ile imzasını atmayı bilen bir kişiye bile rastlanmazken bugünkü aile yapımızda, mühendisler, doktorlar, eczacılar, otelciler, öğretmenler, sanayiciler, yöneticiler, işadamları ve yüksekokul öğrencileri var. Meyvesi bol, bu güzel ağacı yetiştiren insan unsurları içinde aile büyüklerimiz kadar hiç şüphesiz öğretmenlerimizin hakkı büyüktür.
Yavrularımızın arzu edilen vasıflarda yetişmesini sağlayacak belirli sosyal müesseseler, hiç şüphesiz aile-mahalle ve okuldur. Son otuz yıldır sosyal konuların bütününde, arzu ettiğimiz sonuçlara ulaştığımız ve hassasiyetlerimizin büyük bölümünden habersiz hale gelmemiz, malesef bir gerçek olarak karşımıza çıkmıştır. Eğitim müesseselerimiz de kendine düşen hisseyi bu çöküşten aldığı için hiç şüphesiz öğretmenlik mesleğindeki kayıplarımız büyük olmuştur.
Özellikle siyasi yapımızın yarattığı ve bazı yanlış kararlar, eğitim konusundaki daha güzel fotoğrafları görmemizi maalesef önlemiş bulunmaktadır. Otuz yıl önce “Öğretmen Meslek Okulları” nın kapatılması, öğretmenlik mesleğinin özelliklerinin kaybolmasına sebeb olmuştur. Yavrularımız bu uygulamadan sonra, mesleki bilgilerden yoksun görevliler tarafından yetiştirilerek, yarış atları gibi imtihanlara ve kurslara koşar olmuşlardır. Öğretmenlik mesleği de yolunu yavaş yavaş değiştirerek bugünkü şeklini almış ve “Kazanç Kapısı” haline gelmiştir. Her ağacın meyvesi kendine benzemiş ve neticede bizleri üzmüştür. Artık yirmi otuz yıl önceki beğenimizi alan genç nesiller yerlerini, bugün; benliklerini, hal ve davranışlarını, hatta düşünce sistemlerini değiştirip milli değerlerimize hassasiyet göstermeyen torunlarımıza bırakmışlardır.
Bu neticelerden, yavrularımızdan başka, hepimizin mesuliyeti ve hatta suçları vardır. Keçi sakallı, kulağı küpeli, saçı tokalı ve jöleli erkek yavrularımız, otobüs duraklarında yabancılardan öğrendikleri gibi öpüşen, göbeği açık, eli sigaralı yarının annesi kızlarımız, dedesi yaşındaki insanlara otobüslerde yer vermeyen yavrularımızın hepsi, son yılların maddeci düşünce sisteminin meyveleridir ve mesleğini “öğretmenlik” olarak seçmemiş yüksek okul mezunu olması yeterli görünen dostlarımızın eseridir.
Yanlışlıklarımızın sebep olduğu hastalıkların teşhisini koyduğumuza göre, tedavisini de bir gün mutlaka yapacağız. İlk önce de, bilgisayarlara ayırdıkları zamanlarını kısıtlayacağız.
Tarihi bir gerçektir ki, Türk milleti çok daha büyük badirelerden geçmesini becermiştir. Bu konuda da, en büyük yük Cumhuriyet öğretmenlerimizin sırtındadır. Güvenimiz Onlaradır. Yavrularımızı geriye değil, milli değerlerimize saygı göstererek ileriye götüreceklerdir.
Tanrı Türk’ü Korusun.
- Yorumlar 0
- 80 yılda nereden nereye geldik? (04.02.2010 tarihli yazısı)19 Temmuz 2014 Cumartesi 00:01
- Nihâl Atsız Hocamızı anacağız10 Aralık 2011 Cumartesi 00:00
- Tek milletiz, şimdilik yedi devletiz13 Ekim 2011 Perşembe 00:00
- Dilde birlik06 Ekim 2011 Perşembe 00:00
- Geleceğimizi kimlere teslim edeceğiz?29 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- 50 yıl önce başbakanımızı ve bakanlarımızı idam ettik22 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- AKP yanlış yolda giden iktidarımızdır15 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- Türk Dünyası’ndan iyi haberler08 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- Türk’ün sembolü Bozkurt’u nasıl büyüttüm01 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- Kastamonu’muzda iki bayramımızı birlikte kutladık25 Ağustos 2011 Perşembe 00:00
- 2020 Olimpiyat’ı 18 Ağustos 2011 Perşembe 00:00
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.