Seçim Güvenliği Meselesi (2): Öncesi, seçim günü ve sonrası

Seçim Güvenliği Meselesi (2): Öncesi, seçim günü ve sonrası

Değerli okuyucularım, Pazar günü yayınlanan yazımda, muhalefet liderlerinin açıklamalarından hareketle seçim güvenliği meselesinin neyi ifade ettiğine ve muhalefet partilerine nasıl bir rol düştüğüne değinmiştik. Bu yazıda da meselenin boyutlarını ve dikkat edilmesi gereken noktaları üç aşamada ele alacağız…

İlk Aşama: Seçim Öncesi

Seçim güvenliği meselesinde ilk aşamayı seçimlerden önceki süreç oluşturuyor. Burada da elbette ki ilk akla gelen seçmen kayıtlarının kontrolü. Bir kişinin birden fazla seçmen kayıt listesinde yer alması kadar, önceki seçimlerdeki listeler ile bu seçimlerdeki listeler arasında mantık dışı değişimlerin olup olmadığına da dikkat edilmesi gerekiyor.

Ayrıca bu noktada şu öneriye de yer vermek isterim: Pazar günkü yazımın ardından, bir okuyucum gönderdiği mailde, oy pusulalarının toplam sayısının bilinmediğine dikkat çekerek, bu hususta da takiplerin yapılmasını, yedeklerle birlikte belirli sayıda oy pusulasının basılmasını öneriyor.

Son olarak, seçim öncesi son mitinglerde muhalefet partilerinin engellenmesi veya bu mitinglerin provokasyona uğratılması ihtimali de adayların her türlü suçlamayla karşılaşabilme ihtimalleri de unutulmasın. Hâli hazırda medya görünürlüğü az olan ve kamu gücünden yoksun muhalefetin kamu gücünü sonuna kadar kullanan iktidar karşısında seçmene ulaşabildiği ve kendini ifade edebildiği tüm medya kanallarını iyi değerlendirmesi gerekiyor.

İkinci Aşama: Seçim Günü

Bu noktada iyi bir örgütlenme yapılması büyük önem arz ediyor. Ancak Akşener''in ve Kılıçdaroğlu''nun yakın zamanda yaptıkları açıklamalara baktığımızda bu hususta kaygı duymadıkları görülüyor. Akşener''in "Seçim güvenliği konusunda altı siyasi partinin ve sandıkların başındaki kararlı müşahit ve başkanlarımızı oraya koyduğumuz zaman ne SADAT''ı ne MADAT''ı etkili olamaz" demesinden anlıyoruz ki, örgütlenme konusunda muhalefet kendisini -ve elbette seçmen iradesini- sağlama alıyor.

Bu açıdan mükerrer oy kullanımı, başka bir kişinin yerine oy kullanımı gibi hususlar dikkat edilecek noktaların başında geliyor. Sandık kurulları görevlileri ve müşahitlerinin başı boş sandık kalmayacak şekilde görevlendirilmeleri için muhalefet partilerinin iş birlikçi organizasyonunu gerekiyor.

Ayrıca oylar sayılırken, geçerli ve geçersiz oyların doğru tespit edilmesi oldukça mühim.

Seçim gününün en büyük garantisi, İstanbul seçimlerinin bize gösterdiği üzere, ıslak imzalı tutanaklar. Malumunuz son Seçim Kanunu değişikliğinden sonra, sandık kurullarının başkanlarının en kıdemli hâkimlerden olması zorunluluğu kalktı ve son yıllarda kadroları dolduran birinci sınıf AKP''li hâkimlere kapı açıldı. Burada oluşacak risklerin önlenmesi için, sürecin sıkı takibi mühim. Islak imzalı tutanakların görüntülerinin mutlaka alınması gerekiyor.

Üçüncü Aşama: Seçim Sonrası

Tüm ön görülebilir aksaklıklara karşın, hukuka aykırı bir şekilde kararlarına karşı yargı yoluna başvuramadığımız YSK''nın her an her problemi çıkarabilmesi ihtimali de mevcut. Mühürsüz oyları aniden geçerli kabul eden YSK, İstanbul seçimlerini tekrar ettiren YSK, adeta, Türkiye''de seçim güvenliğinin en büyük düşmanı.

YSK''nın, hatta il ve ilçe seçim kurullarının kararlarının ve uygulamalarının iyi takip edilmesi, gereken noktalar vakit kaybetmeksizin itiraz prosedürlerinin ve hukuki süreçlerin başlatılması seçim güvenliği açısından büyük önem arz ediyor.

Yazarın Diğer Yazıları