Seçimin düşündürdükleri

                Seçim dönemlerinde demokrasi için çok güzel sözler sarf ediyoruz. Ümit ederiz ki seçim sonrası da demokratik parlamenter rejim sürer ve başkanlık sistemi gibi maceralara girişilmez. 1 Kasım gecesi TV ekranlarını işgal eden bazı konuşmacılar 7 Haziran Seçimlerinde ve araştırmalarda reddedilen başkanlık sistemini dile getirdiler. Ardından da yeni anayasa... Türksüz, Türk Milletini yok farz eden, federal, çok ortaklı bir devletin millî kimliksiz bir anayasası... Bazıları da terörle mücadeleden rahatsız. Terör destekli barış! peşindeler. Çok ilgi çekicidir ama "Seni başkan yaptırmayacağız" diyen Selahattin Bey anayasada uzlaşalım ki başkanlığı size verelim mesajları veriyor.

                Seçime iştirakin %85,4 olması dikkat çekici ve olumlu bir gelişmedir. "Yüzer-gezer oy" oranları arttı. Aslında toplumda bir hafıza kaybı var. Bilhassa 2010 sonrası iç ve dış politikadaki büyük yanlışlar, skandallar ve gaflet örnekleri adeta gözardı edildi. Şimdi "rövanşist parti değiliz" deseler de Millî Devlet ve Cumhuriyetten rövanş alıcı çabalar inkâr edilemez. İktidar desteği ile ortaya çıkan paralel yapılarla önce iş birliği ve daha sonra da onlarla çatışma, askeri hedef alan malûm davalar, kavgacı ve kamplaştırıcı üslup, büyük yolsuzluk iddiaları, ekonomideki kırılganlık hep unutuldu. Acaba seçmenin çoğunun Yeni Türkiye ve Yeni Anayasa ile ilgili bir fikri var mıydı? Hiç zannetmiyorum.

                Millî iradeye saygıdan sıkça bahsedenler 7 Haziran sonrası bizzat koalisyonu kurdurmadılar. Seçimin yenilenmesi dediler; erken seçim de değil...

                Yurt dışı oylarda MHP'nin 4. parti olması çok düşündürücüdür. Acaba Türk Federasyona ne oldu? Aslında Aydınlar Ocağı'nın Berlin'de 2015 Martında düzenlemek istediği şehit Talat Paşa'yı anma toplantısıyla ilgili verilen cevap maalesef durumu önceden ortaya koymuştu.

                İstanbul'da oy artıramayan bir parti ülke çapında başarılı olamıyor. Başarı sürekli temas ve ilişki kurmaktan ve geliştirmekten geçiyor. Klasik parti toplantıları çok geride kaldı. Sosyal medya ağırlık kazandı. Biz devamlı parti ve dernek yönetmeyi birbirine karıştırıyoruz. 7 Haziran'da iktidar partisinin terk ettiği kibir ve gurur daha sonra muhalefete geçiverdi. Sayın Meral Akşener'in karşılaştığı durum MHP'ye oy kaybettirdi.

                İktidar partisi 7 Haziran sonrası iyi bir durum değerlendirmesi yaptı. Daha önce söylediklerinin tersini söylemeye ve yapmaya başladı. Güvenlik politikaları ve terörle mücadele oy getirdi. Terör soslu çözüm süreci ve açılım modası geçici olarak kalktı. Şimdi ise tekrar gündeme getiriliyor. Nasıl olsa seçim geçti. Seçime az bir süre kala, iktidar mensuplarının üçüncü erken seçimden bahsetmeleri bir tehdit ve şantaj şeklini aldı. Seçmen şaşırdı ve bunaldı. Erken seçim sürecinden biran evvel kurtulmak istedi.

                MHP ve HDP'yi karşılaştırmaya kalkmak son derece yanlıştır. Kürtlere rağmen Kürtçülük yapan, terör örgütüne terör örgütü diyemeyen, Türkiye partisi olamayan, zaten öyle bir iddiası da olmayan, millî sembol ve değerlere saygısız tutum sergileyen, bazı aşırı sol dahil her marjinal grubun ve sözde halkların temsilcisi olarak kendilerini gören bir siyasi harekete bakarak MHP'yi değerlendirmek patolojik bir haldir. Efendim biri Türk, diğeri Kürt milliyetçiliği yapıyormuş... İyi de ya siz hangi ülkelerin milliyetçiliğine omuz veriyorsunuz?

 MHP etnik taassubu reddeden, Millî Mücadelenin devamı olan, millî bağımsızlık, egemenlik, ülkenin millî birlik ve bütünlüğü konularında çok hassas ve Türklüğü millî kimlik olarak gören bir partidir. Türk Milletini reddeden, Yugoslavya'yı çökerten özyönetim peşinde koşan -1970'li yıllarda CHP de buna merak sarmış ve Yugoslavya'ya bir heyet göndermişti- ayrılıkçı ve Orta Doğu'da sözde Kürdistan adlı bir ısmarlama devletin bir parçası olmayı hedefleyen bir siyasi hareketle mukayese bile edilemez; aynı kefeye hiç konamaz. MHP Türkiye'yi Türkiye yapan değerlerin, kendisini Türk olarak hisseden bütün T.C. vatandaşlarının partisidir. Oyu artsın veya artmasın; iyi yönetilsin veya yönetilmesin bu gerçek böyledir ve değişmez. MHP kendi sorunlarını kendi içinde çözmelidir.           

HDP'nin Doğu ve Güneydoğu'da kaybettiği %10-15 oyda Kürt vatandaşlarının reyi yok mu? Oylardaki bu düşüş bir etnik sorun göstergesi mi? Vatandaş teröre, şiddete, baskıya tabii ki haraç almaya karşıdır ve kamu düzeninin sağlanmasını aramaktadır.      AKP iktidarını bekleyen bazı önemli sorunlar var. Bir kere Suriye'deki durumun ve Kıbrıs'taki pazarlığın iyi gitmediği anlaşılıyor. Millî dava da neymiş diyen AKP'li bakanlar gördük. Millî davası olanlar daima kazançlı çıkar. Önümüzdeki dönem ABD baskısıyla terörle pazarlık ve sözde çözüm süreci kamu düzeni sağlanmadan başlatılabilir. Yeni iktidara akıl hocalığına hazır ve bunu 1 Kasım gecesi ekranlarda ilan edenler var. Bunlar "içe kapanmayın, entelektüel alana açılın" mesajı verdiler. Kısaca reyi halktan aldınız ama aklı bizden almalısınız diyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları