Seçmenle tövbe pazarlığı yapılırsa!

"Tayyip Bey, iftara kimleri davet etmeli?" başlıklı bir yazı yazdım, düz mantıkla düşünenlerden epey tepki geldi. Bir kısmı da bizim saflığımızdan dem vuruyor! Oysa biz olan biteni eleştirirken olması gerekeni gösterdik.

Olması gereken, Cumhurbaşkanı'nın vatandaşlar arasında ayırım yapmaması değil midir?

Hani matematikte, Rauf Tamer'in sık sık hatırlattığı olmayana ergi yöntemi vardır. Yapılan işin tersini göstererek o işin neden yanlış olduğunu zihinlere yerleştirmek… Maksat budur. Ancak tarafgir uygulamalara öfke çok büyümüş; öyle anlaşılıyor.

***

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ise Üsküdar'da bir sahur programında "küskün seçmen"e seslenerek  "Önce 23 Haziran'ı geçelim, ondan sonra gerekirse siyasi bakımdan tövbe istiğfar ederek yanlışlarımızdan kurtulacağız. Ama kızgınlıkla, küskünlükle, kusura bakmayın hiç kimsenin de CHP'nin adayını oraya getirip oturtturmak gibi bir lüksü olamaz" dedi.

Sahur saatinde insan, kendi bilinçaltını baskılayamıyor galiba! Bilinçaltında ne varsa ortaya döküyor…

Ne var Numan Kurtulmuş'un bilinçaltında?

"Harun gibi gelip Karun'laşmayacağıma, Musa gibi gelip Firavunlaşmayacağıma namusum üzerine söz veriyorum" tutumu vardır.

Durum böyleyken, Kurtulmuş sandığa gitmeyenlerin hepsinin AKP seçmeni olduğuna dair bir kabulle konuşuyor. Bu konuda hiçbir dayanak yok…

Her neyse, burada garip ve üzücü olan, seçmenle tövbe pazarlığı yapmaktır.

Burada tövbeyi kabul edecek olan seçmen değildir. Peki Allah ile tövbe pazarlığı yapılabilir mi?

***

Aslında AKP'nin günah galerisi, bir film şeridi gibi milletin gözünün önünden geçirilmeli. Bakınız, sonunda Yeni Şafak gazetesi bile isyan etti; "Türkiye dört bir taraftan kuşatılmışken askerlik süresini azaltarak 130 bin askeri terhis etmek, Türkiye'nin güvenliğine zarar verir" diyorlar özet olarak.

Biz bu konuda testi kırılmadan uyardık ama dinleyen olmadı. Ordunun bu kadar azaltılması, işgal davetiyesi anlamına gelmiyor mu?

Ordu mevcudu, jandarmanın ayrılmasıyla zaten 350 bine düşürülmüştü. Şimdi 130 bin asker terhis edilirse geriye 220 bin asker kalıyor! Subaylar ise darmadağın edilmiş durumda! Türkiye'ye yönelik bir saldırıyı AKP de muhtemel görüyor ki, haklı olarak S-400'lerle bir füze kalkanı kurmak istiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Türkiye'ye bir füze saldırısı olabilir" diyor.

Peki durum böyleyse, askerlik süresini azaltmak, paralı askerliği esas almak ne demek oluyor? 21 gün askerlik yaptırarak vatan korunabilir mi?

***

Türkiye, ekonomik, kültürel ve askeri bir çöküşe maruz bırakılmıştır. Öyle ki yeni nesiller, durumu fark etmesin diye ders kitapları bile değiştirildi. Bugün hukuk devletinden bahseden Tuncay Özilhan, 2003 yılında TÜSİAD Başkanı iken "yeni bir tarih"e dayalı "yeni bir toplum" meydana getirmek ders kitabı yazdırma operasyonu yapıyordu!

Özilhan, TÜSİAD`ın "ortaöğretim kaynak kitapları" dizisinde yer alan "Coğrafya 2001", "Felsefe 2002" ve "Tarih 2002" kitaplarını tanıtmış ve "Özlemimiz, nüfusumuzun yarısını teşkil eden, seçimlerde oy hakkına sahip, Atatürk tarafından çağdaşlık yolunda ülkeyi sırtlamakla görevlendirilen Türk gençliğinin, yetişme döneminde, çağdaş dünyanın gerçeklerini doğru kavramasını sağlamaktır" demişti.

TÜSİAD'ın tarih kitabında, Atatürk'ten, hatta Atatürk döneminden, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecinden tek satır bile yoktu! Bunun yerine, felsefe kitabında, ulusçuluk eleştirisi yapılıyordu!

Şimdi de Türkçe, matematik, tarih gibi temel derslerle oynuyorlar! Türkler, kendilerine kurulan bilimsel tuzakları anlamasınlar diye...

Türkler, Allah'ı unutup seçmenle tövbe pazarlığı yapan siyasetçiler tarafından kandırıldığını anlıyor mu acaba?

 

Yazarın Diğer Yazıları