Şehitlik mi, dürüstlük mü?

Son aylarda en çok duyduğunuz kelime nedir, diye sorsam eminim çoğunuzun vereceği cevap aynı olacaktır: Şehit... Terör şehidi, demokrasi şehidi, görev şehidi, devrim şehidi, El-Bab şehidi; şehitlere saygı maçı, şehitler ölmez vatan bölünmez, ne mutlu şehit analarına... Tabii şehitlik sadece konuşulmakla kalmıyor, bazı yöneticilerimiz tarafından teşvik de ediliyor. Nitekim, Çevre ve Şehircilik Bakanı: "Hepimiz birer şehit namzetiyiz. Allah nasip ederse inşallah ben de şehit olurum, sizler de şehit olun" buyurdu.

Peki, şehitlik nedir?

Kur'ân-ı Kerim'de birçok yerde geçen şehit (ve muştakları) kelimesi daha çok "şahit, önder" anlamında kullanılmış, bazı âyetlerde de Allah yolunda canını feda edenleri tavsif için zikredilmiştir. İlgili âyetler incelendiğinde görüleceği üzere, hiçbir yerde "namaz kılınız", "zekât veriniz" gibi "şehit olunuz" anlamında bir emir yer almaz. Sadece şehit olanların Allah katındaki mertebeleri anlatılır. Bu da gösteriyor ki şehitlik bir amaç değil, sonuçtur.

Diger taraftan yüce kitabımızda ifade edildiğine göre şehitlerin dereceleri "sıddîk"lerden (doğrulardan) sonra gelmektedir. (Nisâ Sûresi, 4/69). Dolayısıyla konuşulması ve teşvik edilmesi gereken "şehitlik"ten önce doğruluk (sıddîk) olmalıdır. Esasen dünyaya doğruluğu ve dürüstlüğü hâkim kılabilirsek savaşa ve şehit olmaya gerek kalmaz.

Maalesef İslâm dünyasında -tabii ki bizde de- şehitlik bir amaçmış gibi takdim edilerek insanların fanatikleşmesine zemin hazırlanmış olunmaktadır. Bugün IŞİD gibi FETÖ gibi BOKO HARAM gibi İslâm âleminin başına musallat olan terör örgütlerinin temelinde yanlış cihat ve şehitlik anlayışı yatmaktadır. Bu iki konu iyi anlatılamadığı takdirde onları istismar edenler çok çıkacaktır. Hasan Sabbah ve Haşhaşîler yahut FETÖ'cülük, durup dururken ortaya çıkmadı. İnsanlara -özellikle de gençlere- belli hedefler gösterir ve ellerine silahı tutuşturarak onları öldürürsen gazi, o yolda ölürsen de şehit olursun. Her iki halde de makamın cennet olacak, derseniz yahut ana okulu öğrencilerini tankın önüne yatırırsanız ileride bu insanların ne yapacağı belli olmaz.

O zaman, dünya sulhü için cihattan, şehitlikten önce doğruluğu, dürüstlüğü, hakkı, adaleti anlatmamız gerekir. Bunu yaparken de "Önce kendine, sonra başkalarına nasihat et" muktezasınca başta kendimiz dürüst, âdil ve hakperest olmalıyız ki söylediklerimiz muhataplarımızda karşılık bulsun.

Yunus Emre ne güzel söylemiş:

"Cümleler doğrudur sen doğru isen//Doğruluk bulunmaz sen eğri isen."

Söylediklerimiz yanlış anlaşılmasın -hâşâ- şehitliği küçümsemek gibi bir düşüncemiz olamaz. Söylemeye çalıştığımız, şehitliğin amaç değil, sonuç olduğudur. Dinimize göre doğruluk (sıddîk) hem önceliklidir hem de şehitlikten daha yüce bir makamdır.

Son söz:

"Kazârâ tankın önüne atlamakla şehit olunmaz//Doğrulukla kazanılan makam şehitlikte bulunmaz." (Li-müellifihi)

Yazarın Diğer Yazıları