Meclis Genel Kurulu’nda bütçe maratonu dün de devam ederken, görüşmelerin ilk gününde Başbakan Erdoğan’ın konuşması sırasında sık sık CHP ve MHP’yi hedef alan sözleri gerginliğe yol açtı. Başbakan’ın eleştirilerinden oturumu yöneten Meclis Başkanı Şahin de, “Siz mi susturursunuz ben mi” sözleriyle nasibini aldı. İşte gerilimli görüşmelerinden tutanaklara yansıyanlar...
Senin geçmişini de biliriz Anadol
Başbakan: Yanımızda olsun, yanımızda olmasa bile desteğini versin, katkısını versin, yapıcı eleştiride bulunsun. Ama, bakıyoruz...
Kemal Anadol: Projeyi gördük Habur’da.
Başbakan: Sayın Anadol, biz senin
geçmişini biliriz.
Kemal Anadol: Ne var geçmişimde?
Başbakan: Senin oradakilerden pek farkın yok, iyi biliriz seni, iyi. İyi biliriz seni, iyi.
Kemal Anadol: Bir şey bilip de söylemiyorsan müfterisin.
Kemal Anadol: Ben senin gibi Hikmetyar’ın önünde resim çektirmedim, Hikmetyar’ın önünde diz çökmedim.
Aklının ermediği işe girme
Başbakan: E, hani askerle genç karşı
karşıya geliyor, asker şehit ediliyor,
hâlâ diyorsun ki...
Baykal: İşine bak sen yahu, aklının ermediği konulara girme!
Başbakan: Ben işime bakıyorum zaten,
işimi de gayet iyi biliyorum, sana da
görevini hatırlatıyorum, görevini! (AKP
sıralarından alkışlar)
Baykal: İşine bak! İçinden geçirdiklerini
söyle zavallı! Haydi, zavallı!
Başbakan: Görevini hatırlatıyorum!
Ayağa kalkma, rahat ol rahat!
Baykal: Sen, yanlış fikirlerini kamuoyuna sunmak için CHP’nin düşüncesinden imdat istiyorsun ama başka kapıya!
Sabah başka akşam başkasın
Başbakan: “CHP’nin raporundan devam
ediyorum İsteyenlerin, kendi anadillerinde, Millî Eğitim Bakanlığı kuralları içinde özel eğitim
görebilmeleri...”
Baykal: Yok, yok...
Başbakan: Üniversitelerde...
Baykal: Öyle bir şey yok! Biz de yok!
Başbakan: İşine geldiğinde “evet”, işine
gelmediğinde “Biz de bu yok.”
Başbakan: Değerli arkadaşlarım,
Sayın Baykal’ı artık iyi tanıdım; akşam
başka, sabah başka!
Baykal: Hadi canım sen de! Sabahleyin “Ofer’i tanımıyorum.” diyorsun, öğlen “iki defa buluştum” diye sen itiraf ediyorsun.
Hakaretleri hakediyorsun
Başbakan: Şimdi, Sayın Bahçeli dün Ankara’da partilileri topladı ve dört aydır yaptığı gibi dün de bir kez daha bana, şahsıma, partime, hükümetime en ağır ifadelerle, en ağır kavramlarla, kelimelerle hakaretler yağdırdı.
Ali Uzunırmak: Hak ediyorsun!
Başbakan: Bunların hiçbirini üzerime almadığımı, ciddiye de almadığımı, burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.
A.Deniz Bölükbaşı: Belli almadığın, belli!
Öğreneceksin öğreneceksin
Başbakan: “Türk milleti” demek, Türkiye halkı demektir. “Türk milleti” demek, Türkiyeli olmak demektir; daha önce de ifade ettim...
Baykal: Niye çıkarıyorsun Anayasa’dan,
niye?
Başbakan: Öğreneceksin, öğreneceksin.
Ben mi susturayım!
Baykal: Sen ne olduğunu bildiğin yok, konuşuyorsun! Boş konuşuyorsun, boş!
Başbakan: Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?
Kemal Anadol: Gel sustur bakalım!
Başkan: Sayın Erdoğan, siz Genel Kurula
hitap etmeye devam edin.
Kemal Anadol: Gel sustur!
Baykal: Gel sen sustur! Hadi gel!
Başkan: Lütfen oturur musunuz... Lütfen...
Kemal Anadol: Beni nasıl susturacaksın? Nasıl susturacaksın?
Başkan: Sayın milletvekilleri, lütfen
oturur musunuz...
Başbakan: Otur yerine, otur! Otur yerine!
Sayın Başkan grubuna hâkim ol.
Hâkim olamıyorsan biz hâkim olalım.
Acziyet içerisinde olma.
Baykal: Sen kimi susturacaksın! Neyle
susturacaksın! Sen kimsin de susturacaksın! Kimi susturacaksın sen!
Kemal Anadol: Senin haddine mi
beni susturmak!
Baykal: Haddini bil, haddini! Ali kıran
baş kesen misin sen?