Senin Ölün Benim Ölüm

Bugün, depremin bir doğa olayı olduğu kimsenin itirazı olamayacağı kadar açık bir şekilde kanıtlı.

En basit tanımıyla, deprem, yer kabuğunda meydana gelen ani kırılmalar neticesinde ortaya çıkan enerjinin yer yüzeyinde meydana getirdiği sarsıntı.

Türkiye özelinde en azından 1999'daki depremden beri daha da bilgilendiğimiz, uzmanların afet dönemleri dışında da televizyonlara çıkıp anlattıkları, uyardıkları somut ve bekleyen bir gerçek.

Pakistan, Endonezya gibi Müslüman ülkelerde sayısız insanların ölümlerine sebep olmuş bir doğal afet.

Genişçe fay hatlarına yataklık eden Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine pek çok ilinin başına gelen, gelme ihtimali bulunan bir doğa olayı.

Gereken sağlamlıkta binalar yapılmadığı sürece siyasi görüşünün ne olduğunu ayırt etmeden zarar verebilecek güçte.

Markette, dişçide, kuaförde, okulda veya işte, bulunduğun bina sağlam olmadığı sürece bugün İzmir'in gerçeği, yarın bizim gerçeğimiz olabilir. Bugün onun acısı diye görüp umursamadığın acı, yarın senin acın olabilir.

Ölüde bile kutuplaşma

İzmir'de arama kurtarma çalışmaları sona erse de depremin yıkıcı etkisi kendini göstermeye devam ediyor. Yüzlerce insan, yıkılan veya ağır hasar gören evleri nedeniyle çadırlarda konaklıyor. Hem de kasım ayında, geceleri buz kesen soğuk havalarda…

Bizlerin yapabileceği tek şey, sıcak evlerimizde benzer felaketin başımıza gelmesinin korkusu ve henüz gelmemiş olmasının (gelmişse de bir nebze atlatmış olmanın) şükrüyle depremzedelerin acılarını anlamaya çalışmak ve elimizden geldiği kadar maddi/ manevi yardım yapmak.

Ancak onu bile yapamıyoruz.

Depremzede kim ona bakıyoruz. Deprem nerede meydana gelmiş ona bakıyoruz. Ölenin siyasi görüşü neymiş, onu sorguluyoruz. Haddimizeymiş gibi, başkalarının inancı üzerine çıkarımlar yapıyoruz.

Acıya ortak olmak şöyle dursun, acıları yarıştırıyoruz.

Kimileri fırsat bu fırsat siyaseten desteklediği partinin icraatlarını övüyor; kimileri ise, neredeyse seviniyor ölenin ardından.

Yapılan yollardan bahsediyor kimi, 114 can yitirilmişken.

Çağdaşlarımızda 9 şiddetine dayanıklı binalar varken, sapasağlam binanın yanında yıkılan binanın hesabını sormaya korkuyor kimi.

Oysa, senin ölün, benim ölüm yok. Acılarımız, kayıplarımız da ortak, hayatlarımızı tehlike sokan her an gerçekleşmesi muhtemel gerçekler de.

***

Günün Sözü:

"Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez." Atatürk

Yazarın Diğer Yazıları