Şeref mi, şöhret mi?..
"Şeref"le "şöhret" bizde genellikle birbirine karıştırılır. Her meşhur kişi şerefli olmadığı gibi her şerefli insan da meşhur olmayabilir. Yani şöhret başkadır, şeref başkadır.
Şeref; ilim-irfan, edep-erkân, doğruluk-dürüstlük gibi şahsî faziletlerle kazanılır. Bu faziletlerin en başında da şüphesiz ilim gelir. Nitekim Hz. Peygamberimiz "Rübetü'l-ilmi âla'r-rüteb=Rütbelerin en yücesi ilim rütbesidir" buyurur. Hazret-i Ali Efendimizin şu beyti de bu konuda önemlidir:"Lâ-fazla illâ li-ehli'l-ilmi innehüm//Ale'l-hüdâ li-meni'stehdâ edillâü=İftihar ve şeref ancak ilim erbabına yaraşır. Çünkü onlar insanlara hidayet yollarını gösterirler."
Hz. Ali'nin bu sözünü Basri Gocul şöyle nazma çekmiştir:
"İnsana şeref veren yalnız ilimdir//Bu tarifle bilinsin şerefli kimdir."
Görülüyor ki şeref, başta ilim olmak üzere birtakım meziyetlere sahip olmakla kazanılıyor.
Peki, ya şöhret?
Şöhret; mal-mülk, makam-mevki, güç-kuvvet gibi daha çok maddî imkânlar sayesinde elde edilen geçici itibarlardır ki söz konusu imkânlar kaybedilince dünün mağrurları -Nâbî'nin ifadesiyle- kapı dibinde elini bağlayıp duran bir uşak derekesine düşerler:
"Bir gün eyler dest-beste pâygâhı câygâh//Bî-aded mağrur-ı sadr-ı îtibârın görmüşüz."
İnsanlık tarihi incelendiğinde malla mülkle, makamla mevkiyle, güçle kuvvetle meşhur olmuş nice şöhret budalalarının hazin sonları görülür ki biz onlardan birkaçını hatırlatalım, sizler de onları bugünlere uyarlayın, olur mu?
Karun
Karun, fakir bir insanken Hz. Musa'nın himmetiyle bir anda zengin olur. Rivayete göre hazinelerinin anahtarlarını kırk deve taşırmış. Ancak, bu kadar zengin olmasına rağmen malının zekâtını vermeye yanaşmaz. Dahası, bir hayat kadınına rüşvet vererek Musa aleyhisselama iftira ettirmeye kalkar. Bunun üzerine Hz. Musa da gazaba gelip yere "yut şunu" der. Böylece Karun da -bilahare- malı da yerin dibine batar gider.
Firavun
Göğe ok atarak -hâşâ- Allah'ı öldürmeye yeltenecek kadar kendinde güç-kuvvet vehmeden Firavun'un sonu Kızıl Deniz'de boğulmak olmadı mı?
Nemrut
Koltuğundan aldığı cesaretle gurur ve kibir âbidesi haline gelen zalim Nemrut'un ölümüne bir sinek sebep olmadı mı?
Yakınlara gelirsek, şöhret budalalarından Mussolini öldürülmüş, Hitler intihar etmiş, Saddam da idam edilmiştir.
Bütün bunlar da gösteriyor ki şöhret âfettir. Öyleyse gelin şöhrete değil şerefe talip olalım.
Yazımızı "Şöhret âfettir" hadisinin Latîfî tarafından yapılan manzum bir tercümesiyle tamamlayalım:
"Nola tutsa cihânı kibr ü riyâ//Halk-ı âlem esîr-i şöhrettir//Sakın ey zînete tefâhur eden//Gâfil olma ki şöhret âfettir."
***
ACZİMİN GİRYESİ: ŞEREF Mİ, ŞÖHRET Mİ?
Şeref istersen ilim-irfan yeter,
Şöhret âfettir, seni yardan atar.
(Li-müellifihî)
Hesap vermek yahut hesap sormak
Yahya Kemâl’in rubaileri üzerine
Uzunca bir ara
S u s m a k…
Ağlamak…
Bizde edebî akımlar
Kâinata ibret gözüyle bakmak
Divan şiirinde insan
Eğitimde niçin başarılı olamıyoruz?
Mal-mülk hırsı
YUSUF