SETA'nın andıcı!

SETA Vakfı'nın hazırladığı "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" raporu infiale yol açtı.

Saray'a yakın bir kuruluş olan SETA'nın raporunda, Türkçe yayın yapan uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye'deki muhaliflerle aynı dili kullandıkları iddia ediliyor. İsimler de veriliyor. Hani 28 Şubat'ta bir "Andıç" lafı alıp yürümüştü. SETA açık açık fişlemiş. Bir düşünce kuruluşu olduğunu iddia eden vakıf daha özenli çalışma yapmalıydı.

Belli ki rapor ısmarlama. Bu rapor delil gösterilerek, soruşturmalar, tutuklamalar gelebilir!

İstanbul'da Abdülhamit zamanında İranlıların, kendi ülkelerinin insanlarını "uyandırmak" için gazete çıkardıklarını biliyor musunuz? Eğer Abdülhamit Türkiye'de İran'a yönelik bir gazete çıkarılmasına izin veriyorsa İran üzerine hesabı olmadığını söyleyebilir miyiz? Konuya geleceğim ama başka söyleyeceklerim var.

Vambery (1832-1913), çok önemli bir Türkologdur. Macar Yahudisi. Hakikaten Türklere sevgisi farklı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Türkistan'ı dolaşmıştır.

Abdülhamit, Vambery'nin İngilizler hesabını çalıştığını bile bile onunla dostluk kurmuştur. Çünkü kendi lehine yazdıracak. Bundan daha önce bahsettim.

Padişahlık, krallık ve hatta kimi yerde "başkanlık" tek adamlıktır. Önce kendisi, sonra ülkesi gelir. Ülkesini de koruması gerekir ki, o ülke var olduğu için, kendisi vardır. Muvazidir yani... 

Burada Vambery'nin Tunalı Hilmi'ye (1871-1928) Abdülhamit için söylediklerini yazmadan geçemeyeceğim. Tunalı Hilmi Jön Türklerdendir. Abdülhamit'e muhaliftir. Tutuklanmamak için Avrupa'ya kaçmış ve Cenevre'de okumuştur. Tunalı Hilmi, Budapeşte'de Vambery'yi ziyaret eder. Abdülhamit'e dair konuşurlar. 

"Reşid" adını da kullanan Valbery, Tunalı Hilmi'ye Abdülhamit için söylediği bir söz dikkatimi çekti: "Aklı fikri dünyayı pençesine almakta."

Bir padişah nasıl pençesine alacak? Bunun türlü yolu var. Abdülhamit Avrupa'da birçok gazeteciyi parayla elde etmiştir. Vambery, bu sözünün devamında şöyle der:

"Hiç unutmam bir gün dedi ki: 'Hocam, senin Macaristan'a dönmeye niyetin varmış. Gidip ne yapacaksın. Otur, burada kal!' Şöyle bir düşündüm: 'Aman, Efendimiz, bu nasıl olur? Çoluk çocuk hep orada. Orası asıl vatan!' dedim. 'Bırak bu boş sözleri bırak. Kal işte, burada kal' dedi. Ve ben ilk sözlerimi tekrar ettikçe, o: "Ne yapacaksın gidip de, kal burada. Sana para veririm, seni zengin ederim, sana beğendiğin cariyeleri veririm.' demez mi? 'Aman, bu yaşta?' diye yutkundum filan..."  (Turnalı Hilmi, Peşte'de Reşid Efendi ile,1899).

Vambery'nin yazış tarzını ve üslubunu biliyorum. Tunalı Hilmi'ye böyle konuşmuştur ama, ifadeler ne derece doğru?   

(Yusuf Akçura'nın "Üç Tarz-ı Siyaset"ini, "Üç Tarz-ı Siyaset ve Tartışmalar" başlığıyla yayınladığımı biliyorsunuz. (Bilge Kültür Sanat Yayınları). Bu kitapta Vambery'nin bir mektubu da verdim. Sonra bir mektubunu daha buldum. Yeni baskıda onu da vereceğim.) 

Mim Kemal Öke'nin yayınladığı Saraydaki Casus'ta, Vambery'in Abdülhamit için söylediği "Demir gibi bir irade, makul bir aklıselim, kibar ve nazik bir tavr-ı hareket [tavr u hareket A. T.], Türk ve İslâm terbiyesi mümessili! İste Sultan Hamid budur." sözü, yukarıdaki sözleriyle çizdiği profile zıt.

Abdülhamit'ten hareketle işbirlikçi, casus gazeteciler meselesini daha açacağız.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları