Sevilenler ve korkulanlar...

KOVİD-19'u tartışanları bir kaç kategoriye ayırabiliriz. Bilgili ve güleryüzlüleri en makbul olanlar. Bunların bir kısmı da anlattıkları şeyler ne kadar ürkütücü olsa bile izleniyorlar.

Bu konuda değerlendirme yapsak ilk sıraya mutlaka Prof. Dr. Ateş Kara'yı oturturuz. Malum virüsle ilgili oluşturulan Bilim Kurulu Üyesi olması diğer artısı. Geceyi onunla kapatıyor, güne yine onunla başlıyoruz. Örneğin CNNTürk'de "İyi uykular" derken, 3 saat sonra Kanal D'de yine onunla "Günaydın" diyoruz. Bu fasit daire hep böyle devam etmekte.

Kızmaca yok

İçinizde farklı filmlere meraklı olanlar varsa bazı korku türlerini hatırlarlar, tabii Vincent Price'ı da. Yakın dönemde ona benzeyen birini farkediyoruz: Prof. Dr. Mehmet Ceyhan. Haksızlık etmeyelim o da bilgili, o da eğitmen ve yol gösterici.

Ekranda göründüğü ilk günlerde epeyi insanı kızdırdı ve kırdı. Bir adım daha ileri gidersek kimi katılımcıları dövmediği kaldı. Hatta stüdyoyu terketti.

Alıştık

Şimdi hayli törpülenmiş halde. Şu andaki durumuna gelmek için epeyi frene bastığı belli oluyor. Kızmasın Vincent Price'a benzettiğim için. Ancak fizyonomisiyle de fazla benziyor. Ya da en doğal haliyle "alıştık"ı kullanabiliriz.

Bizim yine de tercihimiz Prof. Dr. Ateş kara Hoca...

Öne çıkan

Tartışma programlarında psikiyatrislerin öne çıkmaya başlaması önemli. Bu konuda benim de gözümü açan Süleyman Özışık oldu. Bazılarını gerçekten hizaya getirdi.

Kimi ukela "Her şeyi ben bilirim" diyenlerin belki de tamamı gazeteciler. Tek görevleri var "sahibinin sesi" olmak. Bunların ağzına sürmeli kapak yerleştirmek gereklidir.

Madalya mı? Alkış mı?

Kolera insanlık tarihinin bilinen en ölümcül hastalıklarından. İlginç tarafı Hindistan'ın bazı bölgelerinde hiç önlenemedi. Bu salgın hastalık -Sultan Abdülaziz döneminden başlayarak- zaman zaman bizde de etkisini hissettirdi. Bugünkü koronaya benzer müthiş bir yayılım gösterdi. İstanbul, Suriye ve Irak'taki vakalarda mücadele eden sağlıkçılara padişahın hazırlattığı "Başarı Madalyaları" verilmiştir. Ön yüzünde güneş motifi  ve sultanın adı, arka tarafında çınar ağacı sembolü bulunmaktadır.

Bugünün kahraman sağlıkçıları ise şimdilik alkışlarla ödüllendiriliyor.

Filmler de önemli

KOVİD-19 günlerinde  bir başka rahatlama unsuru olarak filmleri görüyorum. Mesela 360 bunun farkına vardı. Eski-yeni farketmiyor, aşk ve komedi unsurları taşıyanları gösterime sokuyorlar.

"Aşka 2 Hafta Kala" bunlardan birisiydi. Başroldeki Hugh Grant ile dünyanın en güzel sırtına sahip Sandra Bullock'un paylaştığı film çok güzeldi. Hele Oscar'lı Bullock'un oyun gücüne bayıldık.

Seçimler genelde iyi ancak araya sokuşturulan "Bir Ailenin Seyahati" saçma sapan bir şeydi. Demek ki bu konuda da titizlik önemli.

Şikayetler

Yeri geldi en büyük şikayetleri de aktaralım. Bir kaç yerli diziye serpiştirilen reklam ve tanıtımlardan gına geldi. Örneğin Hekimoğlu dizisi.

Eskiden bunlara müdahale eden RTÜK bu aralar hiç ses çıkarmıyor. Peki, ben gelen şikayetleri kime ileteceğim?

Bunalıma girmiş, kapı üstüne kilitlenmiş insanlara işkenceyi durdurmak lazım.

Sevenler

Gelen mesajlar arasında o kadar "sevgi" sözcükleri var ki, hangi birine yer vereceğimi şaşırıyorum. Benim belirttiğim Kadir Has Vakfı konusunda Süleyman Baba'yı görmezden gelmeleriydi. Antalya'dan Yunus Nadi Altınbaş'ın satırlarına aynen katılıyorum. Cibali'den yazan bir başka okurum da bu konuda biraz bilgili. Eğer ben çıkıp da Monte Carlo günlerinin bütün detaylarını anlatsam kimileri sokağa çıkamaz.

Prof. Dr. Ömer Turan da beni öven binlerce kişiden biri. "Keyifle okuduğum yazılarınızdan bizi sakın mahrum bırakmayın" diyor.

Samsun Ladik'den Sami onbaşı da övgü yollayanlardan.

Hepinize sevgi ve saygılar.

Günün Sözü:

Az vermek isteyen çok istemesin. Brezilya atasözü

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları