Şeyh Sait heykeli dikmeye mi gittiniz?

Şeyh Sait heykeli dikmeye mi gittiniz?

HDP, her yıl olduğu gibi bu yıl da Şeyh Said''i unutmadı; andı.

Her yıl olduğu gibi bu anma ile HDP''nin kadın hakları ve "LGBTİ"ler konusunda sergilediği tavır arasındaki tutarsızlık tartışıldı.

Çünkü daha risksiz, daha garantili, daha kolay bir alandı.

***

Öyle ya…

Bir yanda, kadının değil öyle şortla, ip askılı derin dekolteli mini elbisesiyle, sokaklarda dans ederek yürüyüşlere katılması, herhangi bir biçimde "varlık göstermesi"ne düşman olan, gericinin gericisi, yobazın yobazı Şeyh Sait''i "özgürlük savaşçısı" ilan eden… Topyekûn millet ile birlikte, o milletin ferdi olan kadınları da özgürleştiren Cumhuriyet''in "ahlaksız rejim" olduğunu öne sürerek başlatılan isyanı "özgürlük mücadelesi" olarak nitelendiren tivitler atacaksın…

Diğer yanda…

Üstelik de aynı gün…

Aynı kurumsal sosyal medya hesabında…

Şeyh Sait''in diri diri yakmaktan imtina etmeyeceği "LGBTİ+"ları "onurun" ilan paylaşımlarda bulunacak, kadınların İstanbul Sözleşmesi''nin kaldırılmasına karşı sürdürdükleri ve yine Şeyh Sait''in "katli caizdir" fetvası vermekte bir an tereddüt etmeyeceği protestolarını "İşte isyan, işte direniş, işte mücadele" diye alkışa boğacaksın!

Nasıl olacak?

En az, feodaliteyi bütün hücrelerinde yaşıyor ve yaşatıyor olduğun halde "demokrasi"den, "demokratik haklar"dan söz etmek kadar absürt.

***

Ve fakat, garabetin büyüğü, sözde laik, sözde "Cumhuriyet rejimi"nden yana, sözde "demokrasi" özlemi içinde, özde ise "Şeyh Sait''in mücadelesinin varisi" olan HDP''nin, kendisinde, Madımak Katliamı''na fail yamama cüretini bulabiliyor olması değil mi?

Şeyh Sait anmasından üç gün sonra, "Sivas katliamının üzerinden 28 yıl geçti. Bugün ülke hâlâ aynı Mafya-Çete-Devlet üçgeninde yönetiliyor. Katliamlar aydınlatılmaz, gerçek faillerden hesap sorulmazsa bu karanlıktan çıkamayız. Sivas''ta katledilen canların düşleri, aydınlığımız olsun. Sivas katliamı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Failler korunarak, sorumlular gizlenerek Madımak''ın yangını sürdürülmektedir. Adalet mücadelemiz bu yangını söndürmek içindir. Yüreği adaletten, insanlıktan, sevgiden yana atan canlarla birlikte Sivas''tayız" mesajı atmak riyakarlık değilse ne?

Hiç utanmaz mısınız?

***

İngilizlerle iş birliği yapması, asıl derdin "Musul petrolleri"yle bağlı "Kürdistancılık" olması bir yana, kağıt üzerinde "Erzurum Milletvekili Ziyaeddin Efendi''den etkilenerek isyan ettiğini" söylemişti Şeyh Sait sorgusunda.

Ziyaeddin Efendi, isyandan birkaç hafta önce Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada yeni rejimin, "Terakki" kılıfı altında dini hisleri rencide ettiğini ve sadece ahlaksızlık getirdiğini iddia etmiş, yeniliğin işret, dans, plaj sefasından başka şey ifade etmediğini, fuhuşu arttırdığını, Müslüman kadınların edeplerini kaybetme yolunda olduklarını, sarhoşluğun himaye, hatta teşvik olunduğunu, Cumhuriyet''in ahlaki iflasa yol açtığını savunmuştu.

Şeyh Sait de "din elden gitmesin diye" saldırmıştı Cumhuriyet''e!

***

Hiç mevzunun İdris-i Bitlisi boyutlarına, Alevileri kılıçtan geçirme operasyonlarının taşeronluğunun hangi derebeylerine verildiğine girmiyorum…

"Mücadelesini takip etmekle övündükleri, iade-i itibar istedikleri" tarihi figür(an)ler itibariyle, Madımak''ın hesabını sorabilecek yüzü, yüzü de geçtim iradesi olabilir mi HDP''nin?

Nasıl soracak mesela;

Şeyh Sait heykeli dikerek mi; Ozanların, şairlerin, yazarların diri diri yakıldıkları ve bir grup caninin bu anları büyük bir şehvet ve azgınlık içinde izleyebildikleri yere?

Günümüzün Ziyaeddin Efendi''leri değil mi, Şeyh Sait''leri değil mi Madımak''ın katilleri nihayetinde!

***

PKK terör örgütünün katliamlarını "hak" sayıp, eli kanı katillerini "gerilla" diye kutsayıp, "katliamlar aydınlatılmazsa" diye başlayan cümlelerle parmak sallayabilen bir zihniyeti dikkate alıp, neyle uğraşıyorum ben de!…

HDP''nin niye orada olduğunu sorgulamak yerine bu ülkenin vatanseverlik, milliyetperverlik iddiasındaki kişi, kurum ve kuruluşlarının niye "layığıyla" orada olmadığını sorgulamak lazımdır belki de…

 

SORU-YORUM

Yayınlanan genelgeye göre tasarruf etmek, "Her kamu kurumu ve görevlisi için, görev ve aynı zamanda mecburiyet" ise Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği neden muaf bu genelgeden; kamu kurumu mu değiller, kamu görevlisi mi değiller?

Yazarın Diğer Yazıları