Şeyhülislâm Kemâl Paşazâde'den manzum parçalar

İbn Kemâl olarak da bilinen Şeyhülislâm Kemâl Paşazâde'nin (ö. 1534) "Tevârih-i Âl-i Osman" adlı eserini (I. DEFTER) gençliğimde okumuş ve yazarın nesirler (düz yazı) arasına serpiştirdiği manzum parçaları çok sevmiştim. Adı geçen eserden, şairin: "Hayırla anılabilmenin ikinci bir ömür olduğunu, dolayısıyla ömür sermayesinin onu kazanmaya sarf edilmesi gerektiğini" belirten şu mısraları hâlâ ezberimdedir:

"Kişinin bu cihân-ı fânîde//Zikr-i bâkîsi ömr-i sânîdir//Sarf kıl zikre nakd-i ömrünü kim//Zikr bâkî vü ömr fânîdir."

Geçenlerde, yazma bir mecmuada "Rubâiyyât-ı Mevlânâ Kemâl Paşazâde" başlığı altında bazı kıta ve nazımlara rastladım. İbn Kemâl (Kemâl Paşazâde) Dîvânı'nda yer almayan (bk. İbn-i Kemâl, DÎVAN, Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Mustafa Demirel, İst. 1996) bu manzumelerden birkaçını açıklamalarıyla/yorumlarıyla birlikte sunmak istiyorum...

İsterseniz gelin -biraz gündeme de uygun düşen- "bekâ" konulu nazımla (Kelimelerin imlâsında -büyük ölçüde- günümüz telaffuzuna uyulmuştur.) başlayalım:

"Âlemin yok çü bir demine bekâ//Ârif olan bunun nesine baka//Eser ile bekâ bulur mu adam//Ehl-i hayrın eserlerine baka."

Gerçekten de dünyanın her ânı durmaksızın geçip gitmektedir. Olgun insanlar bu akıp giden âlemin neyine baksın ki?.. Âdemoğlunun ölümsüzlüğü (bekâ) ancak "eser"ledir. Bu konuda hayır-hasenat sahibi kişilerin, büyük âlimlerin eserlerine bakmak kâfidir.

İyilik yapana iyiliği herkes yapar. Zor olan kötülük yapana iyilik yapabilmektir. Bunu başarabilirsek -köpeğe ekmek atarak havlamasının önlenmesi gibi- yaramazların yapacakları kötülükleri de -kısmen- engellemiş oluruz:

"Eylüge eylük edici çokdur//Sen yaramazlara dahı eylük et// Eylük ile kes dilin yavuzların//Lokma at kim tâ tuta ağzın itin."

İnsanlar arkadaşlık ettiği, dostluk kurduğu kişilerden etkilenir, onlardan huy kapar. Bu sebeple kötü huylu, yaramaz adamlarla arkadaşlık yapmaktan kaçınılmalıdır:

"Yoş at ile mûnis ola göre//Alır anun hûyunu göre göre//Olma hem-dem yozlar ile sakın//Kim kararır üzüm üzümü göre."

Bu dünya bir bahçeye benzer. Bitkiler misali insanların biri doğar (biter) biri ölür (yiter). Aslında basiret sahiplerine, ibret almak için bu tabiat hadiselerinin binde biri bile yeter:

"Bostandır bu cihân biri biter biri yiter//Hayret ehline bunun ibret için biri yeter//Bahr emvâcına benzer bu havâdis bâdisi//Zâhir olunca biri dahı yetip anı iter."

Hatasız kul olmaz demişler. Ne kadar dikkat edersek edelim muhakkak hatamız, kusurumuz oluyor. Buna rağmen nefsinin hatadan, günahtan berî olduğunu iddia edenler yalan söylemiş olurlar. Lakin yılanın taş yağmurundan başını kurtardığı gibi yalancı da çoğu zaman aradan sıyrılır:

"Doğrudur nefsim diyen söyler yalan//Yere girmeyince doğrulmaz yılan//Kurtarır başını seng-i cengden//Halk arasında yılan gibi yalan."

Kazaya, kadere razı olmakla iş bitmez. Amel etmek yani dinî emir ve yasaklara uymak gerekir. Amelsiz emel (istek, arzu) abestir. Korkunun ecele faydası yoktur:

"Rızâ ver kazâya amel kıl amel//işitdin mi ne dedi şeyh-i ecel//Amel olmayıcak abesdir emel//Vecel nâfi' olmaz iricek ecel."

Dünyaya ibret gözüyle bakılabilse akıl sahipleri için ders alınacak neler var neler... Değirmen nasıl buğday tanelerini un ediyorsa, aslında dünya da durmadan insanoğlunu değirmen misali öğütmektedir:

"Çün teferrüc eyleyip bakdım cihânın yüzüne//Her neye bakdım ise ibret göründü gözüme//Âkıl isen cân gözün aç tut kulak [sen] sözüme//Bir değirmendir bu dünyâ un eder bir gün bizi."

İnşallah bu atasözü ve deyimlerle süslenmiş manzumelerin tamamını ilmî bir makale konusu yapmak nasip olur.

 

***

ACZİMİN GİRYESİ:

 

                    DERT VE DEVA

Dünyaya acı çekmeye geldik, dert bitmez.

Şükür Mevlâ'ya ki bin deva bir dert etmez.

                                            (Li-müellifihî)

Yazarın Diğer Yazıları