Sıkıntılı günler geliyor dikkat!

Sıkıntılı günler geliyor dikkat!

Önümüzdeki hafta ocak ayı enflasyon rakamları açıklanacak.

Yıllık enflasyonun yüzde 40''a ulaşması bekleniyor.

Enflasyon demek fakirlik demek. Sıkıntı demek yokluk demek.

Türkiye bu kadar yüksek bir enflasyonu 20 yıl öncesinde bırakmıştı.

Bugün tekrar hayatımıza girdi.

Emin olun hissedilen enflasyon yüzde 100''ün üstünde. Zaten bağımsız enflasyon ölçen yerli ve yabancı kurumlar Türkiye''de yıllık enflasyon oranının yüzde 100''e yakın olduğunu söylüyorlar.

Ben enflasyon altında ezilen, döviz krizi yaşayan Türkiye''yi kısa ve orta vadede ne bekliyor onu anlatmak istiyorum.

Beni takip eden okuyucularım hatırlar, hatırlamayan ise eski yazılarımı okuduklarında uyarılarımı görebilirler.

Tam 3 yıl önce bugün yaşanacakların uyarısını yaptım.

Cebinizdeki 20 lirayı bile harcamayın tasarruf edin diye uyardım. Gerçi o zaman 20 liranın alım gücü çok yüksekti. En azından 5 litrelik ayçiçeği yağı 19 liraydı. O gün akıllı olup, parasını elinde tutan tüketim canavarına kaptırmayanlar daha rahat.

Kısa vadede bizi ne bekliyor?

Öncelikle şu ana kadar yaşadığımız krizler tamamen önümüzdeki günlerde yaşayacağımız büyük krizin fragmanıydı diyebiliriz.

Biz o krizi yaşarken, henüz FED faiz kararı ortada yoktu. Doğalgaz krizi yoktu ve petrolün varili 50 doların altındaydı.

Bugün Türkiye, kendisini savuracak kusursuz bir fırtınaya doğru hızla ilerliyor. Bu fırtınadan kaçmamız mümkün mü?

Hayır! Artık o treni kaçırdık.

Türkiye''yi yönetenler bu işi algı ile halletmeye çalıştılar ama sonuçlar ortada.

FED yani Amerikan Merkez Bankası mart ayından itibaren faiz artışına gidiyor. Amerika''da pandemi nedeniyle ortaya çıkan enflasyonu faiz ile düşürecekler. Yani bizdeki gibi saçma sapan faiz düşerse enflasyon düşer demiyorlar. Onlar iktisat ilminin gerektiği gibi yapıyorlar. Enflasyona karşı faiz silahını çekiyorlar. Bu tıpkı vücuda antibiyotik almak gibi. Elbette zararlı ama en azından sizin hayatınızı kurtarıyor.

Amerika''daki faiz artışı Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkileyecektir. Bunu aylardır söylüyoruz. Şu ana kadar tedbir almayan tek ülke Türkiye. Tüm ülkeler faiz artırarak parasını koruma altına altı.

Bu Türkiye''de kur krizine neden olabilir.

İkinci kriz doğalgaz. Doğalgaz fiyatları hızla yükseliyor. Perşembe günü bile yüzde 10''a yakın yükseldi. Şu anda ödediğimiz faturaların iki hatta üç katı rakamlar gündeme gelecektir. Kimse kombiyi açmaya cesaret edemeyecek.  Ancak daha da tehlikelisi Türkiye elektriği doğalgaz çevrim santralleri aracılığı ile üretiyor. Yani bu da elektrik fiyatlarını çıldırtacak.

Geçen ay 200 lira elektrik faturası ödeyen vatandaşa bu ay 400, 400 ödeyene ise 900 lira geldi. Daha kötüsü sanayiyi vuruyor. Çünkü üretim elektrikle yapılıyor ve hızla maliyet artıyor. Bir fabrika 1 milyon lira aylık elektrik faturası ödüyorsa bu belki de 5 milyona çıkacak ve her şeye zam olarak yansıyacak. Bunun anlamı da enflasyon demek.

Yine bir başka bizi vuracak kriz petrol.

Bakın burası gerçekten önemli. Petrolün varili 90 doları gördü. 3 ay önce 60 dolardı. Bu fiyatlar benzinin litresini kısa vadede 19-20 liraya çıkartacaktır. Motorin ve benzinin litresinin 20 lira olduğu bir ülkede siz toplu taşımaya 5 liraya mı bineceğinizi düşünüyorsunuz?

Sonuç olarak, finansal okur yazarlığınız olmaya bilir ama aklınızı kullanın ve bu gelişmeler ışığında hızla tasarruf yapın. Yapın ki, kötü günlerde kimseye muhtaç olmadan yarı aç yarı tok günlerinizi geçiresiniz.

Bu ne kadar sürecek derseniz, Türkiye için futbol takımı tutar gibi siyasi tercih yaptığımız sürece sonsuza kadar diyebiliriz.

Onun için Allah''tan para değil akıl ve mantık isteyelim.

Yazarın Diğer Yazıları