Silivri’deki davayı izledim

Sayın okurlarım, üç gün önceki Pazartesi günü sabahın erken saatlerinde evimden yola çıkarak, Silivri şehirler arası otobüsleriyle, hedefime ulaştım. Silivri Oto garajında bizi bekleyen “Ceza Mahkemeleri” minibüsü ile de davanın görüleceği duruşma salonuna zamanında geldim ve dinleyici tribünlerindeki rahat koltuklarda yerimi aldım.
İstanbul’umuzun her yöresinden
ulaşım imkanı olan Avcılar’a geldikten sonra, bir saatlik zaman dilimi içinde, otobüs ve minibüslerden istifade
ederek duruşma salonundaki yerinize oturabilirsiniz.
Davayı yönetecek görevli dört hakim ve iki savcının, yerlerine oturmadan evvelki zaman dilimi içinde, seyirci tribününde bizler, sanık sıralarında oturan dostlarımızla selamlaşarak hasret gideriyoruz. İki yıldan fazla zamandır ceza evlerinde ömür tüketen dostlarımdan, bana yaş farklılıklarımızdan dolayı “ağabey” diye hitap eden ve Türk Milliyetçi Hareketi’nin her türlü kültürel faaliyetinde yardımımıza koşan Veli Küçük Paşamızla görüşüyorum. Bütün duruşmaları başladığı günden beri yakından takip eden muhterem eşi Nejla Hanım kardeşimle ve savunmasını yapan Avukat Zeynep Küçük kızımla, gün boyu beraberlik yaşıyorum.
Yine yirmi-yirmibeş yıldır, her türlü milli sosyal faaliyetlerdeki beraberliğimizden şeref duyduğum, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü sanık Sevgi Erenerol kardeşime sarılıyorum ve kardeşi Paşa Erenerol’un Türk Ortodoks Patrikhanesinde tertiplediği törenlere de katılmaktan şeref duyuyorum. Diğer sanık dostlarım gibi, Sevgi Erenerol kardeşimin de yakın bir zaman diliminde,  sanık sıfatından kurtulması için dua ediyorum.
Türk Milliyetçi görüşünü savunanların fahri avukatlığını üstlenen, savunmalarını senelerce yapan Kemal Kerinçsiz kardeşime de sanık sıfatını yakıştırmıyor ve eşi Avukat Gönül Hanıma da başarılar diliyorum.
Kuvayi Milliye Derneği kurucusu Emekli Albay Fikri Karadağ kardeşime, milliyetçi kültür kuruluşlarındaki beraberliğimden mutluluk duyduğum emekli subaylardan Muzaffer Tekin’e, Mehmet Zekeriya Öztürk’e, Oktay Yıldırım ve Mehmet Demirtaş’a da sağlıklar ve hayırlı kararlar diliyorum.
Sayın okurlarım, Danıştay üyeleri ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırıyla ilişkin dava dosyalarının, Ümraniye Davası ile birleştirilmesi, bizleri ve sanık sıfatlı dostlarımızı üzmüştür. Çünkü, Ümraniye Davası’nın sanıklarının dava müddetleri, çok uzamıştır. Pazartesi günü, sabahtan akşama kadar bütün duruşma saatlerimiz, tutuksuz sanık Aykut Metin Şükne’nin, Danıştay saldırısının tetikçisi olarak yargılanan Alparslan Arslan’la aralarında geçen olayların, anlatılması ile tüketilmiştir. Dört duruşma hakimi ve iki savcı, aynı konu ile ilgili sorularının cevaplarını, dosyalara geçirmekle uğraşmışlar ve dinleyicilerle diğer sanıkları sıkıntıya sokmuşlardır. Sanık Alparslan Arslan, muvazenesini kaybettiği için, yaptığı uygunsuzlukları önlemekle görevli dört asker tarafından, duruşma salonunda kontrol altına alınmaktadır.
Sözkonusu davanın, gerçek adaletin tecellisiyle masum kimselerin daha fazla mağduriyetine yol açmadan neticelenmesini temenni ediyorum.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları