Şimdi de yapısal reform dayatması!

Tayyip Erdoğan, yerel seçimlerin ardından hem İstanbul hem de Ankara konuşmasında, "yapısal reform"lara odaklanacaklarını söyledi. Erdoğan, seçimden önce de Haymana konuşmasında "yapısal reform" vaadinde bulunmuştu.

Peki AKP'ye veya diğer partilere oy veren milyonlarca seçmen, yapısal reform nedir, biliyor mu?

Gerçi Erdoğan, "Türkiye olarak serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, kendi hedeflerimiz doğrultusunda oluşturduğumuz güçlü ekonomi programını dikkatle hayata geçireceğiz." dedi ama bu konuyu açmak gerekir.

***

24 Ocak 1980 kararlarını hatırlayan var mı? İşte o kararlar yapısal reforma örnektir. Yine 2001 krizinden sonra Kemal Derviş politikaları da yapısal reformdur!

Bu iki uygulamadan aklımızda kalan nedir? Benim aklıma dönemin İşverenler Sendikası Başkanı Halit Narin'in sözü geliyor. "Bugüne kadar işçiler güldü biz ağladık. Şimdi gülme sırası bizde" demişti. Dediği de olmuştu!

Küresel sermaye çevrelerinin istediği, önlerindeki bütün milli engellerin kaldırılması ama çalışanların ücretlerinin düşürülmesidir. İşin özü budur. Tabii, girdikleri ülkedeki bütün ekonomik varlıkları satın almaları da şarttır!

Dünya Bankası, yapısal reform istiyor. AB gözlemcilerinin heyet başkanı da yapısal reform istedi. TÜSİAD'dan sandıkların kapanmasının ardından yapılan yazılı açıklamada, "Yerel seçimlerin de geride kalmasıyla, önümüzdeki seçimsiz dönem ekonomik, sosyal ve siyasal reform gündemimiz için önemli bir fırsat" denildi.

Küresel finans çevrelerinin dayattığı, ekonomik, sosyal ve siyasal reformların ne olduğunu bugüne kadar gördük. "Çözüm süreci" bir siyasal reformdu; neredeyse Türkiye çözülecekti! Bir cemaatin devleti ele geçirmesi de reformdu; 15 Temmuz başarılı olsaydı, neredeyse Türkiye işgal edilecekti! "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" bir siyasal reformdur, bu yüzden Türkiye tek adam rejimine geçti!

Peki daha ne istiyorlar? Türklerin elinde ne kaldıysa, bakkalını, manavını, çiftini çubuğunu, bahçesini, tarlasını ahırını bile istiyorlar ki bu sayede direnecek tek bir Türk kalmasın ve Türkiye Cumhuriyeti tarihe karışarak yerine Türk-Arap-Kürt federasyonu kurulsun! 

ABD'nin de AB'nin de, AKP'ye, CHP'ye, MHP'ye ve İYİ Parti'ye dayattığı asıl "reform" budur!

***

Seçimlerin odak noktasındaki Anadolu Ajansı bültenini inceledim. "İş dünyasının gözü seçim sonrası ekonomik reformlarda" başlığı altında haberler var. Ticaret Odası Başkanları, iş adamı derneklerinin yöneticileri söz birliği etmiş gibi "yapısal reform"ların bir an önce başlatılmasını istiyor!

Türkiye'nin uluslararası arenada, nasıl bir çizgi takip edeceği de belirsiz. Sputnik'e konuşan Rus uzman Yegor Lidovskoy, Türkiye'nin Venezuela'yı desteklemesinin diğer ülkeler için ABD'yi dikkate almaksızın hareket edilebileceğine dair örnek teşkil ettiğini belirtti ama asıl yönelim, S-400 füzelerinin Türkiye'de konuşlandırılması veya bundan vazgeçilmesi ile belli olacak!

Türkiye, ABD tarafından askeri olarak kuşatılıyor. ABD, Suriye'nin kuzeydoğusunda, 70-80 bin kişilik bir PKK ordusu kurdu, silahlandırdı ve eğitti! ABD, Türkiye'nin bu bölgeye müdahalesini de engelliyor. "S-400'leri alırsan, F-35 uçaklarını vermem" diyor. Bu yönde bir karar da aldılar!

***

Nejat Eslen, odatv'deki yazısında "Acilen ihtiyaç duyulan finansal destek karşılığında hangi jeopolitik tavizler istenecek? Türkiye S-400 tedarikine ısrar edebilecek ve bağımsız karar verme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlayabilecek mi? ABD, Türkiye'nin bu kararını F-35 savaş uçaklarının iptali ile cezalandırarak Türkiye'nin Rus savaş uçaklarına yönelmesine ve Atlantik yapısından daha da uzaklaşmasına sebep olmayacak mı?" diye soruyor.

Erdoğan'ın yapısal reform açıklamaları, Türkiye'nin tamamen teslim alınana kadar uydu rolünde bırakılmaya çalışıldığının göstergesi. Gözler, TBMM'yi arıyor değil mi?

Türk Milleti, böyle bir kaderi kabul etmez, etmeyecektir!

Yazarın Diğer Yazıları