Sıra Karadeniz yaylalarını satmaya mı geldi?

Türkiye’de bazı bankalar, verdikleri kredileri vadesi dolmadan geri istiyor!    Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesinin üzerinden 6 ay geçtikten sonra, ilk defa bir basın toplantısında konuştu ve bankada 1 trilyon tutarında teminatı bulunan firmaların bile ihtiyaç duyduklarında 100 milyon YTL kredi kullanamadıklarını bildirdi.
Sinan Aygün, “Yabancı bankalara sesleniyorum; kredileri geri çağırmaya bir son verin. Hacizleri durdurun, böyle devam ederse isminizi ifşa edeceğim. Bizi tekmelemekten vazgeçin. Unutmayın ki bizi batırırsanız, peşimizden siz de gelirsiniz. Biz varsak, siz de varsınız. Dün, kapımızın önünde yatıyordunuz. Şimdi kapımıza tebligat gönderiyorsunuz. Bunları bir bir not alıyoruz”  dedi.
Basın toplantısı haberini okuduğumda, aklıma, Türk bankacılık sistemini ele geçiren yabancı bankaların Türkiye’de verdikleri kredileri geri çağırdıkları bugünlerde İngiliz Financial Times gazetesinin  “Türkiye’den ev alın”  çağrısı yaptığı geldi! Haber Hürriyet’te çıktı.
Türkiye’de ticaretle uğraşan insanlar, bankalar tarafından köşeye sıkıştırılırken, İngiliz gazetesi, “Türkiye ikinci ev piyasası olarak hızlı bir biçimde yükseliyor. Yabancı alıcıların, stratejik, dini veya kültürel önemi olan yerleri almaları konusunda sınırlamalar olsa da piyasa büyük ölçüde yabancılara açık. Türkiye’de sahil yerlerinde metrekare fiyatlar 1200-1600 euro arasında değişiyor. Araştırmaya değer yerler arasında Belek, Altınkum ve Bodrum civarındaki en az gelişmiş bölgeler de var” diye yazdı.
Yorum yapmaya gerek var mı?

* * *

Sadece bir hatırlatmada bulunayım:
Financial Times gazetesinde 7 Aralık 2006 tarihinde yayımlanan Vincent Boland ve Paul Betts’in “Türk Lokumu”  başlıklı yorumunda  “Geçtiğimiz dört yıl içerisinde AB ve IMF’nin teşvik ettiği  reformlar, Türkiye ekonomisinin AB’ye entegrasyonunu  pekiştirdi. Bu da Dexia, Fortis, Citigroup ve BNP Paribas  gibi yabancı yatırımcıların, ekonomik dönüşümden en fazla faydalanan sektör olan bankacılık sektörüne girmelerini  sağladı. Öte yandan yatırım bankaları İstanbul’da çok ciddi miktarlarda işlem yapıyor. Alım  yönündeki sinyaller, AB sürecindeki duraklama kaynaklı satış sinyallerinden çok daha güçlü olacakmış gibi görünüyor”  denilmişti.
Yani İngilizlerin Türkiye’de banka, gayrimenkul satın almaları, bir stratejinin sonucudur.
Özetle, AB ve IMF’nin teşvik ettiği reformlar, Türkiye ekonomisini çökertmiş, planlanan bu sürecin hemen ardından İngiliz sermayesi, Türkiye’de  “alım” lara girişmiştir.
“Alım” lar devam ediyor. Yani satışlar!

* * *


Önceki akşam, Maçka Belediye Başkanı Ertuğrul Genç’in davetiyle katıldığım Maçkalılar gecesinde, Bayındırlık Bakanı Faruk Özak’ın hamiliğini üstlendiği Çakırgöl projesi tanıtıldı. Proje, Çakırgöl merkezli, 5400 yatak kapasiteli bir turizm üssü kurulmasının yanında, Perşembe Yaylası’ndan Ayder Yaylası’na kadar bütün Doğu Karadeniz yaylalarını, yayladan yaylaya karayoluyla birbirine bağlamayı ve bazılarında konaklama merkezleri oluşturmayı öngörüyor. Böylece, Akdeniz’deki  “mavi yolculuk”  gibi Karadeniz yaylalarında da  “yeşil yolculuk”  yapılabilecek.
İlk bakışta müthiş bir proje gibi geliyor!
Faruk Özak kusura bakmasın, ben AKP’nin satış ve pazarlama politikalarına güvenmiyorum. Karadeniz yaylalarını, mera statüsünden çıkarıp halkın elinden alarak, yabancılara satmaya kalkışabileceklerinden endişe ediyorum.
Yalnız, böyle olursa, bölge halkı direnecektir; bilgileri olsun!

Yazarın Diğer Yazıları