AKP, Büyük Atatürk’ün ‘hain, alçak’ dediği son Osmanlı padişahı Vahdettin’in kemiklerini yurda getirmek için düğmeye bastı. Muhalefet öfkeli: Laik, demokratik cumhuriyeti hazmedemiyorlar.

ÖNCE KÖŞKÜNÜ, SONRA MEZARINI RESTORE ETTİRMEYE BAŞLADILAR...
Sıra kemiklerine geldi
Devlet Bakanı Bağış, Atatürk’ün, ’hain’ olarak nitelediği Sultan Vahdettin’in kemiklerinin Türkiye’ye getirilmesi gerektiğini iddia etti

Haber:Fatih ERBOZ
İktidarın son Osmanlı Padişahı VI. Mehmet Vahdettin’e iade-i itibar için attığı adımlar sürüyor. Önce, İstanbul Çengelköy’deki köşkünü restore ettiren, sonra Suriye’deki mezarı düzenlemek için protokol imzalayan iktidar, şimdi de işbirlikçi padişahın kemiklerini Türkiye’ye getirmek için nabız yoklamaya başladı. Konuya ilişkin ilk açıklama Devlet Bakanı Egemen Bağış’tan geldi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) toplantısında Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) süreci konusunda bilgiler veren Bağış, müzakerelerine başlamasının ardındaki sırrın reformlar olduğunu söyledi.

Bu topraklarda
yatmak hakkı
Türkiye’de reformlar konusunda yavaşlama olmadığını, ancak reformların algılanmasında bir sıkıntı yaşandığını ifade ederek son 5 ay içinde yapılan reformlara değinen Bağış, TRT 6’nın hayata geçtiğini, radyoda Kürtçe ve Ermenice yayınlar başladığını hatırlattı. Daha sonra soruları cevaplayan Bağış, MÜSİAD Kurucu Başkanı Erol Yarar’ın, “Nâzım Hikmet’in mezarının getirilmesi çok adildir. Sultan Vahdettin’in mezarının getirilmesi konusunda fikrinizi beyan eder misiniz?” sözleri üzerine, şunları kaydetti: “O da son derece adildir. Nâzım Hikmet’in mezarının getirilmesine ailesi sıcak bakmıyor. Devlet teklif etti, onlar oradan taşınmasına sıcak bakmıyor. Ama bu topraklara sevgisi, muhabbeti olan herkesin bu topraklarda yatma hakkı olmalıdır. Bunu onlardan almaya da hiçbirimizin hakkı olmamalıdır.”

Papaz okulunun
açılmasını istemişti
Egemen Bağış, önceki gün de Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması gerektiğini söyledimişti. Habertürk gazetesinden Muharrem Sarıkaya’ya konuşan Egemen Bağış, Ruhban okulunun açılması konusunda başlayan tartışmalara değinmişti. Almanya’da
5 bin caminin olduğunu hatırlatan Bağış, “Almanya’nın layık gördüğünü, Türkiye kendi vatandaşından niçin esirgiyor. Heybeliada’nın açılmasını isteyenler de bizim vatandaşlarımız. Vergisini veren, bu topraklara doğan ve ölen insanlarımız. Biz kendi vatandaşımıza neden layık görmüyoruz” diye konuştu. Bağış, nasıl eğitim verecek sorusuna, “1971’e kadar nasıl açık kalmış ise aynı şekilde devam eder. Yani lise olarak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde eğitimini sürdürür” karşılığını verdi. Türkiye’deki Rum nüfusun 2 bin 800’e düştüğünü hatırlatan Bağış, “Hepsi papaz çıksa 70 milyon Türkiye için ne ifade eder” dedi. Papazın ekümenik iddiası ne olacak sorusuna Bağış, “Türkiye şu aşamada ikisini bir arada kaldıramaz” cevabını verdi.

Vahdettin kimdir?
İngiliz gemisiyle Malta’ya kaçmıştı
VI. Mehmet Vahdettin Osmanlı Devleti’nin 36. ve son padişahıdır. Kurtuluş Savaşı sırasındaki izlediği tutum ve siyaseti nedeniyle, Türk tarihinin en tartışmalı isimlerinden biri olmuştur. Kurtuluş Şavaşı boyunca Ankara’nın varlığını kabul etmemiş ve milli mücadeleyi bastırmaya çalışmıştı. Mustafa Kemal’in önderlik ettiği şavaşın kazanılmasının ardından vatan haini ilan edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından tahttan indirilen Vahdettin, bir İngiliz gemisiyle ve yüklü miktarda altınla birlikte Malta’ya kaçmıştı. 1922 sonunda Hicaz kralı Hüseyin’in daveti üzerine hacca giden Vahdettin, 20 Nisan 1923’e kadar Hicaz’da kaldı. Daha sonra İngiltere’nin isteği üzerine buradan ayrılmış ve bir süre İtalya’nın Cenova kentinde yaşamıştır.

En yakın adamı
Damat Ferit
11 Haziran 1923’te San Remo kasabasında bir villaya taşınan Vahdettin, 15 Mayıs 1926’da San Remo’da kalp yetmezliğinden dolayı 65 yaşında ölmüştü. Naaşı Şam’a nakledilerek bu şehirdeki Süleymaniye Külliyesi’ne defnedilmişti. Atatürk’ün Nutuk’ta onu ’hain’olarak nitelemesi, ülkeyi terk etmesi nedeniyle değil, milli mücadele boyunca izlemiş olduğu yanlış politikalar nedeniyledir. Damat Ferit gibi İngiliz yanlısı bir sadrazamı defalarca başa getirmesi, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında idam fetvası çıkartması, Anadolu’ya aleyhte propagandalar yapmak amacıyla din adamları göndermesi, milli mücadeleye zarar vermek amacıyla Kuvayı İnzibatiye adıyla bir ordu kurdurması ve İngilizlere sığınması, verdiği hatalı kararlara örnektir.

‘Alçaklığını son ana kadar devam ettirdi’
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, iktidarın iade-i itibar için kararlar aldığı İngiliz işbirlikçisi Vahdettin hakkında ağır ifadeleri bulunuyor. İngiliz işbirlikçisi padişahı açıkça hain ilan eden Atatürk, Vahdettin hakkında Nutuk’ta şatır başları ile şu ifadeleri kullanıyor:
* Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa ’nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak.

Milletin başında olması hazin
* O zaman, Saltanat’ı atadan oğula geçirmek gibi yanlış bir usulün sonucu olarak, büyük bir makam, tantanalı bir ünvan kazanabilmiş bir sefilin, gururu çok yüksek asil bir milleti nasıl utanılacak bir duruma düşürebileceği kendiliğinden anlaşılır. Gerçekten de, her ne sebeple ve ne şekilde olursa olsun, Vahdettin gibi hürriyetini ve hayatını milleti içinde tehlikede görebilecek kadar âdi bir yaratığın, bir dakika bile olsa, bir milletin başında olduğunu düşünmek ne hazindir! Şükre değer bir durumdur ki, bu alçak, mirasına konduğu Saltanat makamından millet tarafından atıldıktan sonra, alçaklığını sonuna kadar getirmiş oluyor. Türk milletinin bu işte önce davranması elbette takdire değer.
* Âciz, âdi, duygu ve anlayıştan yoksun bir yaratık, kendisini kabul eden herhangi bir yabancının koruyuculuğuna sığınabilir; ancak, böyle bir yaratığın bütün Müslümanların Halifesi sıfatını taşıdığını ifade etmek elbette doğru değildir.