Sıradan vatandaşın sorumluluğu

Ö. Faruk Atay, uzunca süre yazdığı mektuplarda, gazete okumayan veya okusa bile bizim kullandığımız dilden hiç anlamayan, milyonlarca sıradan vatandaş bulunduğunu, AKP’nin işte bu kitleleri ikna ettiğini anlatarak, asıl sıradan vatandaşa ulaşmak gerektiğini belirtiyordu. Ben de bu mektupları bana değil CHP ve MHP genel başkanlarına yazması gerektiği yolunda bir cevap vermiştim.
Aynı okurumuz  “sıradan vatandaş”  konusunda ısrarlı:
“Hakkâri’de askerimiz, polisimiz şehir merkezinde kahpece vuruluyor, diyorsunuz ki bu pervasızlığın sebebi hükûmettir. Hayır, neden hükûmet olsun ki? Demokratik rejimlerde hükûmeti uyarmak için yasal yollar vardır. Bunlardan en etkilisi, seçim zamanında hükûmete oy vermeyerek yapılan uyarıdır. Böyle bir uyarı aynı zamanda dış güçlere, hükûmetlerin hatalı uygulamaları sonucu azgınlaşan terör örgütüne de ağır bir darbe olur. Ancak böyle bir uyarı gelmemiştir. Bilakis işbaşındaki hükûmet oy oranını birkaç puan daha arttırmıştır. 2010’daki Anayasa referandumu dahi yüzde 58 hayır ile sonlansaydı bu da önemli bir uyarı olur ve iktidar asker ve polisin elini güçlendirecek antiterör düzenlemelerini yapar, Kandil’i toz duman etmek için Ordu’ya direktif verebilirdi. O halde hükûmeti niye suçluyorsunuz ki? O’na hatalarını hatırlatan, uyaran bir vatandaş çoğunluğu yok ki! Bilakis tüm icraatlarına vatandaştan tam destek var. O halde söz konusu pervasızlığın sebebi hükûmet değil, sıradan vatandaştır. Diyorsunuz ki ’egemenlik Türk askerinden alındı, AKP eliyle ABD’ye verildi.’ Hayır neden AKP eliyle olsun ki? AKP seçmen tarafından demokratik yolla uyarılmaz ise hatalarını da göremez. O halde egemenliği ABD’ye veren de sıradan vatandaştır. Sonra AKP siyaseti Türkiye’yi neden Orta Doğu bataklığına sürüklesin ki? Evet sürükleniyoruz, bunda da icra organını sorumlu tutabiliriz amma öyle değil işte. Peki kim sürüklüyor? Muhalefet mi? Yeterince etkili olmuyor, öyle ise evet diyebiliriz belki amma gerek CHP, gerekse de MHP ellerinden geleni yapıyorlar. Öyleyse kim? Tabii ki yine sıradan vatandaş.. Ve sıradan vatandaş, özlediği İslami hayata ulaşabilmek için tüm bunları ciddiye almıyor veya belki de fakirliği, terörü, işsizliği ödenmesi gerekli bir bedel olarak görüyor ve kafasındaki İslami hayat sistemine kendisini ulaştıracağını sandığı siyasetçilere oylarını akıtmaya devam ediyor.
İnşallah yanılırım da hükûmet, durumu lehimize çevirecek doğru önlemleri alarak milleti ve devleti rahatlatır. Öyle ya sıradan vatandaştan hâlâ büyük çaplı desteği var ve iktidar bununla ilgili algısını belki değiştirerek olumlu adımlar atar. Türk Milliyetçileri de gerek vatandaşımıza, gerekse hükûmetimize gerekli uyarıları her zaman olduğu gibi demokratik yollardan güzellikle yapmalıdır.”

***


Elbette bir toplumda meydana gelen her olayda sıradan vatandaşın sorumluluğu vardır ama, onların bu sorumluluğun farkında olması gerekir Onlara bu sorumluluğu hatırlatacak olanlar, o ülkenin aydınlarıdır. Tabii, böyle bir iklimde aydın kalmışsa..
Hz Muhammed, tebliğini yapmakla yükümlüydü.. İnsanların kalbini değiştirecek gücü yoktu. Bize düşen ise devamlı uyarmaktır..
İşte, The Times gazetesi,  “Esad’ın devrilmesini ancak Türkiye sağlayabilir”  yorumunu yaptığı başyazısında ayrıca Türkiye’nin ölüm makinesini durdurması için Esad rejimine iki hafta mühlet verdiğini, açıklanmasa da, alternatifin  “Türk ordusunun ’Türkiye’nin çıkarlarını korumak için bir askeri harekâtı”  olduğunu yazdı. Times, Türkiye’ye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da övgüler sıraladı,  “Avrupa’nın yeni ’güçlü adamı’Türkiye, Orta Doğu’da da büyüyen bir güç”  ifadelerini kullandı.
Sıradan vatandaşın da bir beyni var, kişisel çıkarları uğruna oy kullanmayı biliyor, şimdi de biraz ülke çıkarlarını düşünsün.. Yoksa kişisel çıkarların da hiçbir anlamı kalmayacak. Çünkü, Türkiye’yi, savaşa sokuyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları