Sistemin bir felsefesi yok!

Bugün sabah saatlerinde "YKS" nin ikinci oturumu olan "AYT", öğleden sonra ise "YDT" gerçekleştirilecek… Eğer üniversiteye hazırlanmıyorsanız veya üniversiteye hazırlanan bir yakınınız bulunmuyorsa muhtemelen bu kısaltmalara oldukça yabancısınızdır.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın (YKS) ilk oturumu olan Temel Yeterlilik Testi (TYT) dün gerçekleşti. Bugün ise Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi (YDT) gerçekleşecek.

Bugün gerçekleşecek sınavlarda toplam 2 milyon 150 bin aday üniversiteye girebilmek için yarışacak. Peki, bunlardan kaçı başarılı olacak?

Aslında barajı aşmak oldukça kolay… Soruların dörtte birini doğru cevapladığınızda barajı aşabiliyorsunuz! Üstelik üniversitelerin kontenjan sayılarına bakarsak barajı aşanın açıkta kalmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Hatta kontenjanlar fazla bile! Geçen yıl boş kalan kontenjan sayısı, 350 bin!

Peki, tek amaç üniversiteli olmak mı? Ya, devamında ne olacak?

İş bulabilmek için diplomalı olmak yetiyor mu ki?

Dahası, üniversiteler, öğrenciyi ne kadar donanımlı hale getiriyor?

Muhtemelen siz üniversiteye hazırlanırken girdiğiniz sınavın ismi farklıydı, sistem defalarca değiştirildi, ancak o günlerden bu günlere değişmeyen bir şey var: Eğitim sisteminden şikâyet hala devam ediyor!

Gelecek sene üniversiteye girecek lise son öğrencileri "Bakalım seneye ne olacak kim bilir? Belki de seneye sınav kalkar?" gibi bilinmezliklerle hazırlanmaya başladı…

2012 yılında vefat eden eğitimci yazar Nazik Erik'in bir değerlendirmesi vardır: "Bugün devlet, millet olarak eğitim enstitülerimiz, eğitim fakültemiz, öğretmen okullarında teorik-pratik eğitim-öğretim derslerimiz, radyo, televizyon, internette bile yer alan pedagojik derslerimiz var. Ama eğitim felsefemiz yok! Eğitim psikolojimiz yok! Çünkü milli psikolojimiz, bizim çocuklarımızın psikolojisi hala yeterince incelenmemiştir."

Şüphesiz, doğru bir değerlendirme!

Her milletin kendine has değerleri vardır. Bu değerler üzerinden o milletin hayat felsefesi oluşur. Eğitim sistemi de her millet için kendi felsefesi üzerinden şekillendirilmelidir.

Batı'nın eğitimde sorunları aşma yöntemleri incelenerek, 'bize uygun' çözümler belirlenmelidir.

Bugün hemen bütün dünyada devletler eğitim ve öğretimi politikalarında öncelikli sıraya almışken, biz 'en iyiler' sıralamalarında yer bulabilen bir avuç üniversitemizin bölünmesini veya binasının tahliye edilmesini tartışıyoruz.

Eğitimde yapılan yanlışlar 'bir' değil… Pek çok yanlış üzerine temellendirilen bir eğitim sistemimiz var.

Seçim döneminde partilerin beyannamelerinde de eğitim konusundaki vaatler farklılık gösteriyordu. Müfredat, sistem yapısı, okul öncesi eğitim, merkezi sınavlar farklı vaatlerle şekillendiriliyordu…

Mesela, seçim yarışının galibi AK Parti ve MHP'nin beyannamelerinde müfredat değişikliği ile ilgili olarak, eğitim içeriğinin milli değerlere uygun hale getirilmesi vaat ediliyordu. Muhalefet partileri ise, Cumhuriyet değerlerine dikkat çekiyordu. O halde, temennimiz, iktidarın, Cumhuriyet ve Atatürk'ün de milli değerlerimizden olduğu bilinciyle, eski hatalarını tekrarlamayarak, eğitim içeriğine dahil etmeleri yönünde…

Yeni bir bakan ile eğitim sistemimizin daha özenle düzenleneceğini -umutsuzca- hayal etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden…

Bugün sınava giren tüm gençlere tavsiyem, sınav sonrası tercihlerini yaparken çok dikkatli olmaları yönünde… Dilerim severek okuyacağınız alanlarda okuma ve çalışma imkânı elde edecek kadar şanslı olursunuz. Çünkü bu eğitim sistemi, ne yazık ki, şans gerektiriyor.

Hepinize başarılar dilerim…

***

Günün sözü:

"Milli eğitimde süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır."

Atatürk

Yazarın Diğer Yazıları