Siyasal İslamcılar Hangi Dine Mensup - Mahmut Esad Kıraç

Siyasal İslamcılar Hangi Dine Mensup - Mahmut Esad Kıraç
Pekâlâ, soruyorum sizlere: Siz, ülkemizde bir işgalin olmadığını mı sanıyorsunuz?

Evet, başlıktaki aykırılığı fark ettiğinizi düşünüyorum. ‘’Adı üzerinde İslamcı bunlar ya hu başka hangi dine mensup olacaklar?’’ dediğinizi duyar gibiyim.

Başlık nasıl kendi içinde bir tezadı barındırıyorsa işte bu siyasal İslamcılar da aynı tezadı bünyelerinde barındırıyorlar. Tam da bu sebeple bugünkü yazımızda siyasal İslamcıların yaptıklarını referans gösterebilecekleri bir din acaba var mı? Buna cevap arayacağız.

Bir ülke, bizim ülkemizi işgal etmeye çalışsa ve bizler milletçe direniş göstersek bu direnişimizde nelerden ilham veya güç alırız? İşgalciler, biz nelerden güç alıyorsak önce onları yıkmaya çalışacaklardır.

Mesela biz dinden güç alırız çünkü şehadete inanıyoruz. İşgalci de doğal olarak dinimize saldıracaktır. Biz Atatürk’ten güç alırız çünkü aynı mücadeleyi daha evvel verip bağımsızlığa ulaşmış.

İşgalciler de doğal olarak Atatürk’e ve değerlerine saldıracaktır. Tabi ki Türk ordusundan güç alırız çünkü silahlı kuvvetlerimiz onlar. İşgalciler de doğal olarak ordumuzu vurmaya çalışacaklardır.

ki bizim öncelikle muhafaza etmemiz gereken üç değer arasında bunlar muhakkak olmalıdır. Çünkü düşmanın ilk işi bunlara saldırmak olacaktır.

Çok şükür ülkemizde bir işgal yok fakat bizim bu değerlerimize saldıran bir grup var: Siyasal İslamcılar.

Üstelik kendilerine ‘’muhafazakâr’’ diyorlar lakin neyi muhafaza etmeleri gerektiğini tam olarak çözebildiklerini zannetmiyorum. Hatta tam aksine muhafaza edilmesi gereken tüm değerlerimize saldırıyorlar.

Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunuyorlar yetmiyor Ergenekon ve Balyoz gibi kumpaslarla Türk ordusunu mahkemelerde yargılayıp cemaatlere peşkeş çekiyorlar o da yetmiyor yaptıkları rant ve liyakatsiz tercihlerle Türk gençliğini dinden soğutuyorlar ve deizm yükseliyor…

Pekâlâ, soruyorum sizlere: Siz, ülkemizde bir işgalin olmadığını mı sanıyorsunuz?

Bütün kutsal kitapları getirin ve dikkatle inceleyelim. Adaletsizliğe yol veren bir din var mıdır, liyakatsizliğe yol veren bir din ya da Tanrı’nın adını kullanarak riyakârlık yapmaya yol veren bir din var mıdır?

Mesela hangi kitapta doğadaki ağaçları kesip yerine oteller ve alışveriş merkezleri yaptırmanın doğruluğu yazıyor? Peki ya israf? İsraf etmek büyük bir sevap da bizim mi haberimiz yok(!)

‘’Uzayan kol bizden olsun.’’ cümlesini kendine şiar edinmiş olan bir grubun İslâmi değerlere sâdık olabileceğine inanıyor musunuz?

Günahını veya sevabını bilmem ama siyasal İslamcıların eylemlerine baktığımızda İslam’a pek de uymayan birçok şey olduğu aşikâr. Peki, bunlar hangi dine mensuplar? İşte burada aklıma Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’inden ‘’Büyük Engizisyoncu’’ bölümü geliyor.

Hikâye şöyle: İspanya’da her yeri engizisyonun zulmü yakıp yıkıyor. İnsanların artık engizisyondan ve kardinalden kaçmaya başladığı bu günlerde Hz.İsa yeryüzüne iniyor.

Herkes hemen tanıyor onu. Etrafını sarıyorlar. Sevinç çığlıkları atıyorlar çünkü beklenen kurtarıcı nihayet geldi!

Kör, yaşlı bir adam, “Bana şifa ver ki seni görebileyim” diyor, hemen gözleri açılıyor. Yeni ölmüş bir kız çocuğunu diriltiyor. İsa, çocuğun annesi O’na “Evet, sen O’sun” diyor, ayaklarına kapanıyor.

O sırada Kardinal, yani büyük engizisyoncu bütün bu olup bitenleri, hiç de hoşnut karşılamıyor. Muhafızlara dönerek İsa’yı yakalama emri veriyor. Bunun üzerine İsa yakalanıp zindana atılıyor.

Öyle ya dinin sahibi gelmişti. Eğer engizisyon İsa’yı yakalamazsa kendisi devre dışı kalacaktır.

Tabi engizisyoncu ile İsa karşı karşıya otururlar ve engizisyoncu başlar İsa’ya söylenmeye… Ona göre yeryüzündeki bütün kötülüklerin sebebi İsa’dır. Hâlbuki engizisyon kendini bu kötülüklerle mücadele etmeye adamıştır.

O sebeple İsa da cezalandırılmalıdır. Engizisyoncuya göre onlar 1500 yıldır İsa’nın sebep olduğu kötülükleri temizlemeye çalışmaktadır.

İsa mucizevi şekilde kurtulur. Engizisyoncu da sinirlenerek bir daha asla geri dönmemesi gerektiğini söyler.

Kısaca özetlemeye çalıştığım hikâyeden bizim çıkaracağımız mesaj gayet nettir. Engizisyon, İsa dahi dönse menfaatlerine ters düştüğü için onu cezalandırmıştır. Dini kullananlar dinin sahibinden daha güçlü hale gelmişlerdir.

Günümüze geldiğimizde Türkiye’deki siyasal İslamcılar bu hikâyedeki engizisyona ne kadar da benziyor değil mi?

Yeter ki menfaatleri olsun, muhafaza edilmesi gereken bütün değerlerin üzerini tek kalemde çizerler. Acı olan şu ki bir de bunu din adına yaptıklarını söylerler…

Sonuç olarak başlıktaki sorumuza döndüğümüzde cevap gayet basit: Bütün dinlerin din adamları bir araya gelse siyasal İslamcıların hangi dine mensup olduklarını anlayamazlar.