Siyasetteki hastalık...

"31 Mart seçimleri Türkiye için beka meselesidir" dedi Cumhurbaşkanı..

Türkiye için bir beka meselesi değil ama Ak Parti iktidarı için önemli bir kavşak olacağı kesin..

Sırtına zam yükü binen millet, iktidarın kulağını çekecek gibi görünüyor..

Beka dedikleri, şahsi beka.. Ama zaten bu seçim iktidar değiştirecek bir seçim de değil..

**

Türk siyasetinde Ak Parti ile birlikte yeni bir anlayış oturmuş görünüyor;

-Ben varsam her şey tamam.. Ben yoksam her şey eksik..

Sanırsın Türkiye ve Türk Milleti, ağaç kovuğundan çıkmış..

Sanırsın tarihimiz Ak Parti'yle başlıyor..

Sanırsın karnımız Ak Parti'yle doydu..

Valla onu bunu bilmem, hiç oy vermediğim liderlerin döneminde bile en azından huzur vardı memlekette..

Şimdi hepimiz gergin, her yerde gerginlik..

**

Yine Ak Parti'yle birlikte bir de huy musallat oldu siyasete;

-Her şeyin en iyisini ben bilirim..

Millet olarak zaten "Bilmiyorum" kelimesine acayip yabancıyız.. Siyasetteki bu huyda, belki de kendimizden bir parça buluyoruz..

Bu huy yaşadığımız onca tecrübeye rağmen güçlenerek devam ediyor..

**

Muhalefet diyor ki iktidarı;

-Arkadaş, şunu şuraya koyun.. Bunu buradan alın.. Memleket bir nefes alsın..

Cevap hazır;

-Sana mı soracağım? Ben bilirim..

Oysa, belki gözünden kaçan bir şey vardır.. Belki, senden iyi bilen birileri vardır.. Kafadan kapı kapatmak yerine, niye üzerinde düşünmezsin.. Hem iyi bir sonuçtan sen de faydalanırsın..

Yooook.. İlla da reddedilecek, illa da azarlanacak..

**

Siyasetimize musallat olan bir başka huy da şu;

-Tam da seçime giderken bu konulara hiç girmesek..

Neden? Çünkü Ak Parti'nin işine yarıyor..

Farkında mısınız, Ak Parti'nin ekmeğine yağ sürecek endişesinden, memlekette doğruları konuşamaz, gerçekleri tartışamaz olduk..

Gerekçe; "Seçime giderken iktidarın ekmeğine yağ sürmeyelim.."

Sürmeyelim de, gerçeklerin boynu bükük mü kalsın.. İlla bir lisan-ı münasibi vardır bu işin.. Uygun bir dille ve samimiyetli söylenince, iktidar ekmeğine yağ değil, memlekete bal olur belki..

Ama hayır.. Endişe büyük..

Aslında muhalefete de haksızlık etmeyeyim.. Sabah, öğlen ya da akşam, aynı konuda, aynı gün içinde üç defa kılık ve ağız değiştirebilen bir siyaset anlayışıyla mücadele etmek gerçekten zor..

Ama ben işin memleket yanındayım..

Dedim ya, iktidar bir kulak verse, bir dinlese, üzerinde düşünse, belki hem memleket hem de kendine yarayacak..

Bazen yapıyor.. Yapıyor ama yaptığını bile muhalefet söylediğinde bağırıp çağırıp reddediyor.. Aradan bir süre geçtikten sonra, "Ben yaptım" diyor..

İyi bir şey ise kim yaparsa yapsın.. Yeter ki yapılsın..

**

Bu inat Türkiye'ye hem vakit hem enerji kaybettiriyor.. Siyasi bir taktik ve iktidara kazandırıyor olabilir, ama ülke kaybediyor..

İktidarın ya da başındaki kişinin, her şeyin en iyisini bilmesine imkân yok..

Hem geleneklerimiz hem de manevi dünyamızda, "istişare" diye bir hakikat var..

İstişareden zarar gelmez.. Bunu önersen de, "Konuşma.. Benden iyi mi bileceksin" cakası satılıyor..

**

Mümkün değil.. Her şeyi en iyi bilen olmaları mümkün değil..

Uyarılara kulak assalardı;

-Teröristle masaya oturmazlardı belki..

-F Tipi ile yıllarca kol kola yürümez, devleti elleriyle teslim etmezlerdi belki..

-Türk ordusuna kumpasa, yardım ve yataklık etmezlerdi belki..

-Ekonomi bu hale gelmez, zamlar bu şiddette sırtımıza binmezdi belki..

**

Bunlar birkaç başlık.. Hangi konuya el atsanız Ak Parti iktidarının bir "pardon"u var..

"Ben bilirim" havasıyla savrulmayıp, uyarıları dikkate alsalardı, birçok konuda pişmanlıkları olmayacaktı belki de..

Bu yüzden diyorum, istişareden zarar gelmez diye..

Bugün de bırakın istişareyi, belediye başkanı, belediye meclis üyesi ve muhtarlarımızı belirleyeceğimiz bir seçimi bile "beka" meselesi gibi sunup, düşman üretiyorlar..

Oysa düşmanlığın olduğu yerde istişare olmaz.. Tam tersi de geçerli.. İstişarenin olmadığı yerde, düşmanlıklar doğar..

17 yıllık iktidarın sonunda da hep birlikte şahit olduğumuz gibi, "pişmanlıklar" doğar..

**

Şahsi bekasını Milletin ve ülkenin bekası sananların siyaset sahnesindeki tarifi bellidir..

Tarifin yanında, bu modellerin ülkelerine verdikleri zararlar da ortadadır..

Dileğim, Allah ülkemizi bu ruh halinden ve sonuçlarından korusun..

Ben bilmem kaynanam bilir...

Hazır siyasetteki hastalıktan bahsetmişken şuraya bir de not düşeyim;

"Ben bilmem kaynanam bilir" kafası da siyasette hastalıklı bir kafadır..

Binlerce insanın emeğine, saygısızca, hoyratça, terbiyesizce laf edip kaçanların, aklıselim yerine, "Kaynanaya danışması" da hastalıklı bir durumdur..

Allah şifa versin.. Allah ıslah etsin..

Utanmaz kaçaklar...

Not üstüne not geliyor aklıma.. Son bir notla noktalayayım..

Biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela'da bir operasyon yapıyor.. Maduro'yu madara edebilecek boyuttaki operasyon, birçok ülke için de turnusol kağıdı oluyor..

ABD operasyonu, Venezuela'yla aralarındaki bir sorun.. Bana ne?

Ben, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı'nın, yıllarca kol kola yürüdüğü "utanmaz kaçakların" hadsizliğiyle ilgiliyim..

Emre Uslu başta olmak üzere bakıyorum muhabbet hep aynı;

-ABD, Maduro'yu yiyor.. Sıra Tayyip Erdoğan'da..

ABD'nin ülkeme bir operasyon yapma ihtimalinden alçakça ve utanmazca, keyifle bahseden bu kafanın, huzurunuzda yüzüne tükürüyorum..

Ben Ak Parti politikalarına ve Tayyip Erdoğan çizgisine muhalif bir gazeteciyim.. Ancak bu yanım, ülkeme bir Amerikan operasyonunu iştahla bekleyen alçaklara sessiz kalacağım anlamına gelmez..

Pişkince ve heyecanla beklediğiniz o operasyon olursa, şahsa değil, ülkeme yapılmış olur..

Bunu alkışlayabilmek için de, en az bu "utanmaz kaçaklar" kadar ahlaksız olmam gerekir ki, bu da fıtratta yok..

Hem zaten merak buyurmayın, "Sevgili dostum TRUMP" diyor.. Aralarından su sızmıyor..

İşte size "Her şeyi ben bilirim" kafasına bir uyarı fişeği daha..

İktidarımıza not düşmek isterim;

Her şeyin en iyisini siz biliyor olsaydınız, bugün bu hayasızlığı yapan "utanmaz kaçaklar"a, devleti teslim etmez, bekamızı riske atmazdınız..

Asıl beka sorunu nedir gördünüz mü?

Yazarın Diğer Yazıları