Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Siyasi konkordato ve kombin

Yancılığın raconunu halen öğrenememiş Bay Bahçeli... Yancı, bazen ilgisiz kalınca kapris yapar. Oyunu seyretmez. Yan masaya geçer. Garsonun getirdiği çayı kabul etmez. İkramı geri çevirip "içmiyorum" diye somurtur. Bay Bahçeli Salı vaazında benzerini sergileyip AKP ve Erdoğan'a kendi çapında gider yaptı... Kahvehanenin müdavimleri de "Yancının yol ayrımı mı?" diye düşünürken üzerinden bir gün geçince dayanamayıp yeniden kahveye gelip oyuna müdahale edip üzerine köpüklü bir de kahve söylemesi şaşırttı milleti... Demek ki yol ayrımı rolü yapan yancıyı birileri yeniden çağırmış!

"Teşbihte hata olmaz" der büyüklerimiz Bay Bahçeli üstlendiği "yancı" rolünü raconuna göre icra edemiyor. Bir gün önce "Tek başına her bölgede, seçime giriyoruz. İstanbul'da aday çıkarıyoruz. Kimseye ihtiyacımız yok" diyor. Ertesi gün İYİ Parti'nin, 'Emeklilikte Yaşa Takılanlar'la ilgili teklifine (ki seçim beyannamesinde var) MHP vekilleri oy veriyor. Aradan bir kaç dakika geçiyor. Devlet Bahçeli telefon ile MHP'nin Grup Başkan Vekili Erhan Usta'ya ağır hakaretler edip görevden alıyor. Aynı konuda Araştırma Komisyonu kurulması teklifinde MHP'nin vekilleri bu defa "çekinser" kalarak AKP'ye can simidi oluyorlar. Siyasi tarihimize yüz kızartan olay olarak geçen bu oylamaya müdahale eden Bay Bahçeli henüz bunun sebebini açıklamış değil. Her fırsatta "beka" diyerek seçmenin zekâ seviyesi ile alay eden Bahçeli'nin refleksini psikologlara havale etmeye gerek yok. "Tek adam rejimi" getiren kendisi. AKP ve Erdoğan ne zaman sıkışsa, durumdan vazife çıkarıp kurtaran da kendisi. Çarşamba günü vicdanlarının değil istikballerinin sesini dinleyip kabul oyundan "çekinser"e geçerek AKP'nin saflarını tercih eden o vekilleri tarih elbette yargılayacak. İçlerinden biri çıkıp açıkça "Liderimizin bir bildiği var" deme cesaretini henüz sergileyemediler. Geçmişin güzel günleri adına onları rahatlatayım. "Siyasi rekabet" deyip geçebilselerdi keşke... "İYİ Parti bizden önce davrandı. Bizim seçim vaatlerimizde olduğu halde biz geç kaldık. İYİ Parti sonuçta rakibimiz, onların verdiği önergeyi önce doğru bulup kabul ettik. Liderimiz Bahçeli'nin buna öfkeleneceğini, 'İYİ Parti'ye prim verdiniz' diye bizi azarlayacağını ön göremedik" diyebilselerdi. Meclis sözde "Millî iradenin..." Oysa "lider sultası"na teslim olmuş bazı vekiller. Yazık ki... Hem de nasıl yazık!..

***

Gelelim "Konkordato" ve "Kombin" meselesine... Ticaret hukukunda "konkordato"nun bir çok şartı var. Herkesin anlayacağı cinsten tarif edelim. "Borcum var ama ödemiyorum, öteler gibi yapıyorum" anlamına geliyor. Tüzel kişilik olan şirket ya da onu yöneten kişiler yaşadıkları lüksten vazgeçmiyor. Şahsi mallarını hukuken elden çıkarıp borcunu ödemek için çabalamadan işine devam ediyor. Üzerine bir de kredi talep ediyor, açıkçası bu. Anadolu'da "hem kel hem fodul" derler ya... Yancının düştüğü durumda siyasi konkordatonun ta kendisi... Hem "Yalnız başına seçime gireceğiz. Yolumuza devam ediyoruz. Seçim ittifakına ihtiyacımız yok" de arkasından "Cumhur İttifakı devam edecek" diyerek, işine devam etmek için siyasi kredi için kapı aç... Bir gün sonra da "çekinser" kalarak bedel öde... Bay Bahçeli'nin ünlü formüllerine alışık millet. Bir tek kendisinin bildiği o formüllerle çok kafa yapıldı. Ama bitmiyor. "Tak, tak, tak..."ın açılımı aslında "Ne söylenirse yerine getirdik" demekti. "Tak, tuk, tuk" ise "Söyleyin yapalım, bir kere de bize verin, yine yaparız" anlamına gelmiyor mu?

Bay Bahçeli'nin "kombin"i ise son yıllardaki giyim ve yüzük merakının ötesine gitmez. Hani Erdoğan, ekose ceket giyince bakanları ve vekilleri Kızılay'ın yetimleri gibi aynısını giymişti, bıyık bırakmıştı ya. Bay Bahçeli de yıllardır klasik takım elbise yerine kareli ceketler, renkli kravatlarla kafasına göre "kombin" gerçekleştirmişti. Bahçeli'nin kombin dediği Erdoğan'a "Vazgeçmem asla" seslenişinin ötesine gitmez. Haberiniz olsun...

Yazarın Diğer Yazıları