Sizi bilmem, ama ben öyle düşünüyorum
Elinize aldığınız bir metni veya yazıyı öyle gelişi güzel okumak yerine, o yazıdan neler alınabileceğinin farkına varılarak okumak, insanı etkileyen hatta değiştiren bir okuma, neden olmasın?
Çünkü sözcüklerin arasına veya cümlenin sonuna konulan ‘Noktalama İşaretleri’ okuma sanatçısında duygu değişimine neden olur.
Onu üzer…
Sevindirir…
Hatta ağlatır bile.
İşte o okuma sanatçısı;
Okuduğunun keyfini…
Üzüntüsünü…
Sevincini yaşıyor olması, ayrıca da okuduğu metni anlaması ve anlamlandırması, büyük bir ayrıcalıktır ki işte o noktalama işaretlerinin varlığına borçludur.
Elbette bunun için önce okumayı sevmek gerek.
Bir de noktalama işaretleriyle hasbıhal olabilmek çok önemli.
*
“Nasıl yani?” derseniz, söyleyeyim.
*
Mesela; ‘Virgül’de kısa soluklanılırken, ‘noktalı virgülde’ biraz daha rahat nefes almayı ihmal etmemeyi...
*
Mesela; ‘Nokta’da biraz daha uzun soluklanmayı…
Bir sonraki cümlenin rahat okunması için nefesin yeterince tutulup bırakılarak ayarlanabilmesi gerçekten çok önemli!
*
Mesela; ‘Ünlem’de heyecanı…
Coşkuyu…
Üzüntüyü…
Sevinci…
Şaşkınlığı… durarak, soluklanarak, derin nefesler alarak, yüreğimize götürürken; kimi zaman gözyaşlarının akmasına…
Kimi zaman tebessüm edilmesine…
Ya da kahkahanın atılmasına izin verilerek…
Bir sanatçı duygusallığı ile okumanın tadına varılabilme güzelliğini hissedebilmek gerek.
*
Hele de ‘iki kesik çizgi’ arasındaki ifadenin, cümleye nasıl da derin anlam kattığını, dinleyiciyi nasıl da etkilediğini göreceksiniz.
Diğer taraftan ^şapka, benzer sözcükleri birbirinden ayırarak nasıl farklı bir anlam kazandırdığını fark edeceksiniz.
*
Mesela, ‘Hala’ ile ‘Hâlâ’ gibi…
Mesela, ‘Hal’ ile ‘Hâl’ gibi
Hatta, ‘Kar’ ile ‘Kâr’ gibi gibi.
*
Ve -yine söylüyorum- bütün bunları yapabilmek için evvelemirde okumayı sevmek ve önemsemek lazım.
Çünkü sanat, sevmekle başlıyor.
Kendinden bir şey katmakla.
Yoğun ve yorucu bir şekilde emek vermekle.
Ve sabırla elbette.
Yoksa başka türlü ne sanat olabilir ne okuma sanatçısı olur.
*
Biliyor musunuz, noktalama işaretlerinin hakkını vererek okumak, insana ayrıcalık da kazandırıyormuş.
Hatta insanı farklılaştırıyormuş bile içinde bulunduğu grup arasında!..
Çok ciddiyim!
*
Ses tonuyla…
Vurgusuyla…
Hatta katılabilirse eğer, tuzu biberiyle, yani beden diliyle...
Alıp da başını bir yerlere götürüyormuş insanı!..
*
Sözcükler, yüreğin seslendirdiği tınıyla buluşunca, insanın kimyasını bile değiştirebiliyormuş.
İnanın bana doğru söylüyorum.
*
“Okumak…
Bir sanatçı gibi kılı kırk yararak…
Bir sevdalı gibi sözcükleri yürekle buluşturarak okumak!”
O nedenle ya, “Okumak bir sanattır” diyorum ben.
O nedenle ya, ‘İyi bir okuyucuya da sanatçı denir.’ diyorum.
*
Sizi bilmem, ama ben öyle düşünüyorum.