Soçi'den İdlib'e yol

R. T. Erdoğan ve Putin Soçi'de bir araya geldi. Reis, Putin'i nasıl ikna ettiyse (veya ne verdiyse) İdlib halkı -şimdilik- katliamdan kurtuldu.

Reis, Putin'le buluşmadan önce Bakü'deydi. Bakü'yü 15 Eylül 1918'de İslâm/Turan Ordusu kurtarmıştı. 100. yıl kutlaması için gitmişti. Dönüşte, tayyaresinde, her zamanki gibi gazetecileri uzun masanın etrafına toplayarak, belirlenen konularda açıklamalarda bulundu ve birinci konu İdlib idi. Konuşmasının bir yerinde: "İdlib'de terör gruplarına karşı hep birlikte tedbirleri alalım. Ama bahane üreterek orayı bombalamak gibi bir adımın içinde de olmayalım." dedi. Sol tarafında oturan Hilâl K. idi. Defalarca yazdım. Hep yazacağım. Bu hanım, HDP/PKK'nın eski eşbaşı S. Demirtaş'ı referans göstererek "Türk bayrağının adı değişsin!" demişti. Bu sözü eden, "Türk" ordusunun kurtardığı Bakü'ye götürülmüş, üstelik tayyarede Reis'in hemen soluna oturtulmuştu. Niyet ne? Şunu da soracağım: Reis'in, Sabah'ta köşe açtıkları bu hanımın art niyetinden haberi yok mu? Yoksa hata, varsa o da hata. Nedamet etse dahi "Bayrağın adı değişsin!" diyecek kadar "başkalaşmış" birine "Türk Devleti"nin imkânları sunulamaz! Sunulursa, ardında başka niyet ararız! 

Soçi Karadeniz kıyısında bir şehir. Kafkasların uzantısı.

Soçi'nin Türk tarihinde acı hatıraları vardır. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Ruslar Şeyh Şamil'in (1797-1871) direncini kırıp Kafkaslara hâkim oldular. Kafkas halklarını öldüre öldüre bitiremeyince kalanlarını Türkiye'ye gönderdiler. (Kimilerinin "Osmanlı" diye kutsadıkları ülke "Türkiye"dir ve Rus kaynakları da dâhil, dış kaynakların hemen hemen hepsi "Türkiye" diye bahseder.)

Ruslar deyince katliam akla gelir; hiç acımamışlardır.

Soçi'de geçmişte neler olduğunu bilenler, İdlib'de de aynısının olacağını biliyorlardır. Soçi, Rusların memleketi değildir; 1864'te nihaî olarak ele geçirmişlerdir. Soçi Vubıhların, Çerkeslerin memleketidir. Çerkes Millî Meclisi en son Soçi Irmağı kenarında toplanmış, savaşı kazanamayacaklarını anlayınca Çar'a bağlılıklarını bildirme kararını almışlar yalnız bir şart koşmuşlardı: Kalanlarımızı sürgün etmeyeceksiniz! Ama ettiler. (Sefer E. Berzeg, "Soçi'nin Sürgündeki Sahipleri Çerkes-Vubıhlar" kitabında, olanları ayrıntılı anlatır.)

Ruslar İdlib'de Türklerle birlikte devriye gezecekmiş. Nereye kadar devriye? Sonra Ruslar yine harekât başlatacaklardır. Yine göç dalgası... Aynen Kafkaslarda  olduğu gibi.

Türklere dair çalışmalarıyla tanınan İtalyan tarihçi Fabio L. Grassi, "Yeni Vatan-Çerkeslerin Osmanlı İmparatorluğuna Zorunlu Göçü (1864)"te Çerkeslerin göç hikâyesini yazmıştır. (Tarihçi Kitapevi, 279 s.). Grassi, hamasete yer vermemiş; ne olmuşsa onu yazmıştır.

Ruslar, Kafkas halklarının (İçlerinde etnisite çeşitlidir; hemen hepsine "Çerkes" denir.) ancak gemilerle göçme şartı koşmuştur. Ve gemilerin bir kısmı Soçi limanından demir almıştır.

Ruslar, neden deniz yoluyla gitmelerini istedi? Grassi üç sebep sayıyor: "İlki, deniz yoluyla göç daha kolay kontrol edilebilir... İkincisi, kara yoluyla gittikleri takdirde, yanlarında çiftlik hayvanları gibi daha fazla miktarda eşya, canlı hayvan götürebilirdi... Üçüncü sebep de Trabzon gibi Türk limanları oldukça yakındı." (s. 74).

Reis, katliam ve göçü şimdilik durdurdu.

Şunu bilin: Ruslar kararlarından kolay kolay dönmezler.

Yazarın Diğer Yazıları