Son İmparatorluğun çöküşü!.. (I)

26 Aralık 1991 tarihinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin çökerek dağılması ve Kremlin Sarayına orak çekiçli kızıl bayrak yerine üç renkli Rus bayrağının asılması ve akabinde Rusya Federasyonu'nun bağımsızlığını ilan etmesi süreci ile ilgili yapılan çeşitli yorumlar o dönemlerde olduğu gibi halen de devam etmektedir.  Çöküşün nedenleri ile ilgili yapılan yorumların başında ABD'nin 1947-1991 yıllarında yaşanan soğuk savaş dönemindeki Sovyetler Birliği karşıtı duruşu ve uyguladığı başarılı politikaların sonucu olarak gerçekleştiği görüşü gelmektedir. Diğer yaygın ve abartılı bir görüş ise; ABD'nin uluslararası politikalar kapsamında ortaya atılan komplo teorilerinin etkili olmasının yanı sıra Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA) çabaları sonucu meydana geldiği uluslararası medya tarafından ileri sürülmektedir. Bu yorumlara bakınca Sovyetler Birliğinin çöküşünün Amerika odaklı olduğu görüşünün hakim olduğu anlaşılmaktadır. 

Bir zamanlar dünyaya hükmeden iki kutuplu sistemden biri olan Sovyetler Birliğinin yıkılışından 25 yıl sonra Rus asıllı tarihçi yazar Serhii Plokhii "Son İmparatorluk" adlı kitabında çöküşün arkasında yatan esrarengiz nedenleri,  şüphelere sevk eden farklı bir bakış açısından incelemiştir. Yakın bir zamanda İngilizce olarak yayınlanan kitap Rusça ve Arapçaya da çevrilmiştir.mengu.jpg

Harvard Üniversitesinde Tarih Profesörü ve Ukrayna Araştırma Enstitüsü Direktörü olan Serhii Plokhii, Sovyetler Birliğinin çöküşü ile ilgili ileri sürülen görüşlerin gerçeklerle bağdaşmadığını ve ABD'nin uyguladığı politikaların sonucu olduğuna dair görüşlerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini "Son imparatorluk" adlı kitabında iddia etmektedir.  

Esrarengiz Belgeler ve Ses Kayıtları

Plokhii'nin, Teksas A&M Üniversitesi'nin kampüsünde bulunan George H.W. Bush Başkanlık Kütüphanesinde ele geçirdiği belgeler ve Baba Bush'un danışmanlarıyla yaptığı yazılı ve ses kayıtlı görüşmeler, kitabının ana kaynağını teşkil etmiştir. George H.W. Bush'un anılarında ve bahsi geçen ses kayıtlarında kendisinin ve danışmanlarının Sovyetler Birliğinin varlığının devam etmesi gerektiği yönündeki istek ve girişimleri yer almaktadır. Bu bağlamda, Rusya Federasyonunun ilk başbakanı Boris Yeltsin'in ülkesinde büyüyen politik gücünün yarattığı rahatsızlıklar, Sovyetler Birliğindeki cumhuriyetlerin bağımsızlık yönündeki istekleri ve nükleer silahların geleceğinin ne olacağı konularının Amerikalıları korku ve endişeye sevk ettiğini Plokhii'nin kitabında okuyoruz.

Nükleer Denemeler ve Uzay Çalışmaları

18 bölümden oluşan "Son İmparatorluk" kitabından anlaşılacağı üzere, Amerikalıların öncelikli hedefleri arasında; Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra uzay çalışmaları ile nükleer denemelerin kontrolü ve bağımsızlıklarını ilan eden Baltık ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin eskiden olduğu gibi Rusların etki ve denetimi altında kalmaları gelmektedir. Öte yandan Plokhii'nin kitabında yer alan diğer bir görüşüne göre ABD'nin, Sovyetler Birliğinin nükleer silahlı Yugoslavya'ya dönüşmesinden endişe etmesidir.  Bu bağlamda Kazakistan'da yapılan 12. Astana Ekonomik Formunun açılışında gazetelere beyanat veren kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev; ''Biz barıştan yana pozisyon aldık. Dünyadaki nükleer savaşa dahil olmayacağız. Ancak bu nükleer çalışmalarımıza devam etmeyeceğimiz anlamına gelmez. Nükleer cephaneliğimizi oluşturuyoruz'' yönündeki açıklaması Amerikalılar ve Plokhii'nin düşünceleri ile örtüşmemektedir. Acaba Kazakların bu çalışmaları Rusların bilgisi dahilinde mi yapılmaktadır?

Ayrıca bize göre; dünyada yaşanan gelişmelerden anlaşılacağı üzere, Amerikalıların Sovyetler Birliği döneminde olduğu gibi günümüzde de Rusya Federasyonuyla dünyada cereyan eden birçok konuda gizli gizli fikir alış verişi ve dirsek teması içerisinde oldukları görülmektedir.  Nitekim 20 Ocak 1990 da Sovyet tanklarının Bakü'ye girip çok sayıda masum insanı katletmeleri ve 26 Şubat 1992 de Rusların desteğiyle Ermenilerin yaptığı Hocalı katliamına Amerika'nın ses çıkarmaması,  sözü edilen gizli ilişkilerin ve görmemezlikten gelmenin devam ettiğini kanıtlamış ve diğer Türk Cumhuriyetlerine de verilen bir mesaj olmuştur.

Son Zirve

Son İmparatorluk kitabında yazar, farklı konuları gruplandırarak birer bölüm haline getirmiştir. Son Zirve başlığı altındaki birinci bölümde, özellikle 30 Temmuz 1991 tarihinde Kremlin Sarayındaki Katrina salonunda ABD Başkanı George Bush ile dönemin SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov arasında yapılan tarihi toplantının ayrıntıları yer almaktadır.  Anılan toplantıda; Sovyet Komünist Partisinin vadesini doldurduğu, partiden gruplar halinde ayrılanların sorun yarattığı, Komünist Parti Merkez Komite Sekreteri Oleg Shenin'in cumhuriyetler ve bölgeler komite sekreterlerinin uyarılmasını istemesi ve en önemlisi endişelere sebep olan toplumdaki aydınlar kitlesi başta olmak üzere işçiler ve çiftçilerin komünist partiyi terk etmeleri gibi konular görüşülmüştür.

(Devamı haftaya)

 

Yazarın Diğer Yazıları