Sosa gitti; ama Olcay olmaz!

Aklını gönlüne üstün kılabilen Trabzonsporluların tümünün yeni sezon için, bizim geçen haftaki yazımıza attığımız; "TFF'de MHK gitmeli, Trabzonspor'da da Sosa kalmamalı" başlığının gerçekleşmesine "İnşallah" dediklerini çok iyi biliyorum.

Bu haftaya da "Sosa Fenerbahçe'de" haberi ile başladıkları için; "Dileklerimizin biri gerçekleşti, sıra diğerinde" diye sevindiklerine eminim.

Çünkü, geçen sezonun pandemi sürecindeki 8 maçta Trabzonspor'un oynadığı futbola yok denecek kadar katkı yapıp, puanların da heba olmasına neden olan futbolcuların başında geldiği için Sosa'nın zaten Trabzonspor ile işi bitmişti. Kalsa idi, "ağabeylik" payesi ile oynayacak (daha doğrusu oynatılacak), ancak Trabzonspor'a puan kazanma anlamında katkısı eskisinin yarısı kadar bile olmayacaktı. Fakat bu Sosa'nın Fenerbahçe'ye faydası olmayacağı anlamına gelmediğini de belirtmek lazım.

Yeni bir takım, yeni bir sayfa ve ailece ikamet edilmek istenen bir İstanbul. Bunlar Sosa'yı bir yıl daha iyi oynama adına teşvik edip tetikleyebilir. İyi ve geniş bir kadro oluşturan Fenerbahçe'ye de katkısı olur. Ama Trabzonspor'a hiç ama hiç olmazdı, olamazdı. Onun için gidişi Trabzonspor için de, kendisi için de iyi olmuştur.

Yeri gelmiş iken takımdaki futbolcuların başına ağabeyi pozisyonunda getirilmek istenen Olcay Şahan konusuna da değinmek gerekiyor. Doğrudur. Trabzonsporlulara her zaman bir ağabey lazımdır. Bunu teknik direktör olarak Ünal Karaman en güzel şekilde göstermiş, Sosa da futbolcu olarak zaman zaman ortaya koymuştur. Ancak Olcay konusunda bir handikap söz konusudur. O da, Olcay'ın formu itibari ile ilk 11'de yer alma ihtimalinin çok az olmasıdır.

Bu durumda Olcay Şahan, Fenerbahçe'de Emre Belözoğlu'nun ikinci yarıda görev yaptığı pozisyonda ağabeylik icra edebilecektir. Aklıma, "bu takıma Sosa'dan sonra ağabeylik yapabilecek kültüre ve davranış biçimine sahip tek adam Yusuf Yazıcı idi, onu da sattılar" demek geliyor ama iş işten geçtikten sonra söylesen ne söylemesen ne!

Trabzonspor'u yönetenlerin bu kadar yakında olan geleceği görememesi kanaatimde idarecilik anlamında büyük bir eksikliktir. Onun içindir ki sık sık Özkan Sümer'in; "Yöneticinin iyisi işler yolunda giderken gelecekte nelerin kötü olabileceğini görüp ona göre tedbir alandır" sözünü hatırlatıp duruyorum.

Ezcümle, noktayı "Sosa'nın gidişinden sonra, darısı MHK'nun başına" diyerek koyalım. Ve de "Türkiye'de de ara sıra doğru işler de oluyor" demek için umutla bekleyelim.

 

Yazarın Diğer Yazıları