Sosyal medyadan hak arayışı
Geçtiğimiz günlerde komedyen Cem Yılmaz’ın ünlü bir mağazadan aldığı pahalı bir markaya ait abajurun kırık gelmesi ve sonrasında yaşadığı müşteri memnuniyetsizliğini sosyal medya üzerinden, markayı etiketleyerek yapması oldukça konuşuldu.
Cem Yılmaz’ın yüksek gelirli tanınmış isim olması nedeniyle 43 bin için mi bunu yapmış diye eleştirenler de oldu, haksızlığa uğradığını düşünüp hakkını aramasında ona destek verenler de.
Cem Yılmaz, komedyen kimliği bir yana, alışveriş yaptığı durumda herkes gibi bir tüketicidir. Hakkını araması, elbette olması gerekendir.
Ancak son zamanlarda sık sık karşılaştımız eğilime uyarak Yılmaz’ın da bunun için sosyal medyayı tercih etmesi, oldukça düşündürücü.
Hukuki Usulün Tercih Edilmemesi
2025 yılı için 149.000 Türk Lirasının altındaki tüketici işlemleri ve tüketiceye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıkları çözüme bağlamak amacıyla kurulmuş tüketici hakem heyetlerine başvurulabiliyor. Yani mahkemeye gitmeye gerek yok; onun yerine nispeten küçük meblağlar için daha kolay bir usul düzenlenmiş.
Böylece e-Devlet sistemi üzerinden bu usüle şahsen başvurulabiliyor.
Niyetim bu usülü anlatmak değil. Zaten söz konusu başvuru yöntemine dair ayrıntı bilgiler Ticaret Bakanlığının internet sitesinde mevcut.
Ancak Cem Yılmaz gibi bir isim bile bu yöntem yerine, hak aramayı sosyal medya üzerinden yapmasının üzerinde durulması gereken bir durum olduğunu düşünüyorum. Zira, yalnızca Cem Yılmaz değil, son yıllarda pek çok tüketici sosyal medyanın çeşitli platformları üzerinden benzer şikayetlerini paylaşma yoluna gidiyor.
Bir çikolata markasının yöneticisiyle bir tüketicinin başka bir mecra üzerinden yaptıkları tartışmayı muhtemelen hatırlarsınız, oldukça ses getirmişti o da.
Adalet arayışı
Öte yandan, yalnızca müşteri memnuniyetsizlikleri için değil, toplumsal meselelerde ve suç mağdurlarının mahkemeden adaleti sağlayamadığı ya da sağlayamayacağını düşündüğü durumlarda da sosyal medyanın sıklıkla kullanıldığına şahit oluyoruz.
Şüphesiz yaşadığımız çağda sosyal medyanın insanları mobilize etme gücünden faydalanılması kaçınılmaz.
Ancak hak arama denildiğinde akla ilk gelenin de sosyal medya olması, kurumlarımızın insanların gözünde nasıl acizleştiğini de gösteriyor.
Türkiye’nin en önemli sorunu ve RTÜK
Hiçbir şey değişmedi
Hukuk Güvenliğine Bir Tehdit Daha
Kim Konuşacak? Kim Denetleyecek?
Beşinci Strateji Açıklandı Ama Yargıda Durum Daha Kötüye Gidiyor
Meğerse görevlerini bilmiyorlarmış
Yargı ve Siyasallaşma
Beşiktaş Belediyesi ve seçimler…
DDK’nın Yapısı ve Genişleyen Yetkileri
Sosyal medyadan hak arayışı









