Sosyal patlama geliyor

İstanbul Çağlayan'da yabancı sermayeli bir bankanın şubesi.

Ekonomik kriz nedeniyle zor günler yaşayan firma sahibi ile şube müdürü tartışır. Banka adamın kredisini geri çağırmış ve hemen ödemesini istemiş.

Firma sahibi öfkelidir. Bir yandan yaşanan büyük kriz, diğer yandan ülkeyi yöneten siyasilerin bankalara "borçları yapılandır" talimatına rağmen krediyi geri çağıran banka.

Adam banka yöneticisini ikna etmeye çalışır.

"Zaten bu krediyi ödeyecek gücüm olsa bu faizle senden neden kredi kullanayım?"

Banka ikna olmaz.

Bu parayı bulamayacağı için yasal takibe gireceğini ve her şeyini kaybedeceğini söyleyen firma sahibi öfkeyle şubeden çıkar ve bir süre sonra silahla gelir.

Her şeyini kaybettiğini söyleyen adam banka şubesinde rastgele ateş eder ve şube müdürünü yaralar.

Şube müdürü yaralı olarak kurtulur.

Bu yaşanan banka ile müşteri arasında gerçekleşen bir olay.

Bir de yine İstanbul'da gözlerden ırak bir olay yaşanır.

Kriz nedeniyle kârı düşen banka, personele mobbinge varan düzeyde baskı ile sigorta satışı yaptırmak ister.

Verilen hedefler mevcut ekonomik konjonktürde gerçekleşmesi imkânsızdır. Banka yöneticileri şube personeline baskıya devam eder. Akşama kadar söz konusu sayıda sigortayı satması için baskı yapar. Zaten baskılar nedeniyle bir süredir antidepresan kullanan şube personeli, bölge müdürlüğüne çağrılır ve burada satış yöneticisi tarafından "aksiyon planın nedir" diye sorulur.  İyice gözü kararan bankacı, bölge satış yöneticisine yumrukları ile saldırır ve "aksiyon planım bu işte" diyerek öfke patlaması yaşar.

Olay polise intikal etmez ama bankacının iş akti feshi edilir.

Tahrik kaynaklı bu öfke belki de cinayete dönüşecekti. Allah'tan küçük atlatıldı.

Bu iki olay sadece bilinen ve duyulan olaylar.

Bankacılık sektöründe kötü şeyler oluyor. Bugüne kadar ekonominin istikrarını hep borsanın yükselmesi ve bankaların yüksek kârı ile açıklamaya çalışan AKP, bu sektörde olup bitenleri görmüyor dahası görmek istemiyor.

Değeri 1 milyar bile olmayan bankalara Amerika'nın parasal genişleme döneminde 4-5 katı para ödeyen yabancılar, bu paranın karşılığını istiyor. Ancak 2018 banka bilançolarında kârlar her ne kadar bir önceki yıla göre artmış olsa da dolar bazında hepsi zararda.

Türkiye'de tulumbanın suyu bitti artık.

Satacağı bir şey de kalmadı. Sanayi üretimi oldukça sert düştü. İşsizlik rekor düzeyde yükseldi.

Bankaların kredi verecek gücü kalmadı. Firmaların ise ödeyecek hali yok.

Devletin durumu ortada.

Hazine'nin bir süre önce iç piyasada çıktığı dövizle borçlanma tam bir skandala dönüştü. Kimse bir şey almadı. Türkiye Varlık Fonu aracılığı ile yeni borç arıyor. Türkiye'nin ekonomik değerleri rehin verilerek bu kredi yüksek faizle elbette bulunur ama üretmeyen, soğanı, patatesi ve hatta yediği ekmeğin ununu bile Rusya'dan ithal eden bu ülke borcu nasıl ödeyecek?

Seçim öncesi olmayan para harcanıyor. Ekonomi daha da felakete gidiyor.

İstanbul Çağlayan'daki banka şubesinde yaşanan olay sosyal patlamanın sinyalleri.

Ülkenin daha fazla borçlanarak gereksiz harcamalardan bir an önce vazgeçip, üretime dayalı bir politikaya acil geçmesi gerek.

AKP'nin inşaata ve sıcak paraya dayalı ekonomik modeli çöktü.

Altında milyonlarca dar gelirli ile birlikte binlerce şirket kaldı.

Halen bankaları kredi vermesi için tehdit etmek anlamsız bir politika.

Herkesin Türkiye'nin içinde bulunduğu gerçek ile yüzleşmesi lazım.

Tabii ki bankaların da artık saçma sapan sigortalarla bitmiş tükenmiş insanları soymayı bırakması lazım.

 

Yazarın Diğer Yazıları