Sovyetler Birliği tarihe karışırken

Sovyetler Birliği  tarihe karışırken

Fransız Akademisi üyesi, Rus tarihi ve kültürü uzmanı Hélène Carrère d'Encausse, "Dünyayı Değiştiren Altı Yıl - 1985-1991 Sovyet İmparatorluğu'nun Yıkılışı" adlı kitabında tarihçi­lerin pek de üzerinde durmadığı bir dönemin, kökten biçimde dünyayı değiştirmiş olağanüstü olaylar dizisinin tarihi dökümünü yapıyor:

"Devrimlerin beşiği 20. yüzyılın son çeyreğinde hiç kimsenin öngörmediği bir 'devrim' daha gerçekleşti: kimilerine göre sosyalist ütopyanın icrası, kimilerine göre totaliter bir sistem, kısacası Sovyet İmparatorluğu altı yılda çöktü ve bu çöküş, siste­min bitkin düşürdüğü iyi niyetli insanların inisiyatifiyle gerçekleşti."

Şehsuvar Aktaş tarafından Türkçe7ye kazandırılan ve Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitapta; Andropov, Brejnev, Gorbaçov, Yeltsin, Putin, Çernobil vakası, darbeler, çalkantılar, ekonomik krizler, bağımsızlık hareketleri, 'perestroyka' başta olmak üzere dönemin kahramanları ve olayları ayrıntılarıyla mercek altına alınıyor. Altı yıllık çöküş süreci Fransa V. Cumhuriyet'in Dışişleri Bakanlarından Hubert Védrine tarafından "Berlin Duvarı'nın yıkılışı işin heyecanıdır; 'Tarih' Sovyet sisteminin yıkılışıdır" sözüyle özetleniyor. Kitaptaki konu başlıklarından bazıları şöyle:

*Gorbaçov Devrimi *Süreklilik mi yoksa geçiş mi? *Yalanın Sonu: Çernobil *Sovyet sisteminin dağılışına doğru mu? *Beklenmedik İttifak: Gorbaçov ve Entelektüeller *Perestroyka: Ekonomiden Siyasal Devrime *Yeltsin Kuyrukluyıldızı *Nina Andreyeva: Muhafazakârların Ölümcül Silahı *XIX. Parti Konferansı: Çok Partililiğe Doğru *Soğuk savaşa bir son vermek *Estonya'dan Başlayan Salgın: Halk Cepheleri *"Dış" imparatorluğun sonu *Lenin'in ikinci ölümü *Son Parti Kongresi

*Gorbaçov Girişimlerini Sıklaştırıyor *Almanya'nın Yeniden Kurulan Birliği *Son İhtişam Pırıltıları *SSCB'nin Ölümü *Uçuruma doğru *Boris Yeltsin'in "Önlenebilir Yükselişi" *Darbe, bir avuç darbeci mi? *Darbe Sonrası Hangi Meşruiyet Geçerli? *SSCB öldü, yaşasın BDT! *Bir Saatli Bomba: Kırım *SSCB Devlet Başkanının Son Günleri *SSCB'nin Devamı: Rusya *Boris Yeltsin ve Siyasal Yaşamın Rastlantıları *1992-1994: Yeni Bir Rusya *Boris Yeltsin'in Son Savaşımı *1997: Rusya'nın Yenilenme Yılı

Yapı Kredi Yayınları Tel:(0212) 252 47 00

***

Bambaşka bir Abdülhamid

Sultan II. Abdülhamid, yakın dönem Türk tarihinin en tartışmalı siyasî figürlerinden birisi olarak temayüz etmiş, 33 yıllık saltanatı bir kutuplaşmalar kalabalığının bugüne dek etkisini sürdüren ana başlıklarını belirleyecek kadar aktüel bir meseleye dönmüştür. Ayşe Ersay Yüksel, "II. Abdülhamid: Sanatkar ve Sanat Hamisi Bir Sultan" adlı çalışmasıyla bu konuların uzağında, suhuletle ele aldığı bambaşka bir başlığın altını bilimsel ölçülerle doldurma gayretinin ürünü olarak ortaya koyduğu Abdülhamid'i tartışılagelen bilindik çerçevenin dışında gündeme taşıyor. Kitapta Abdülhamid, çağdaş dekorasyon ilkelerinden Cumhuriyet devrinin mimarlık akımlarına dek etkisi uzayan, İlber Ortaylı'nın tabiriyle dünya çapındaki tersimi ve ahşap üzerindeki üslup yaratıcı sanatkâr becerileriyle, ürettiği bilinen ve düşünülen eserlerin kataloğu oluşturulmak suretiyle anlatılmış, ayrıca bir icracı olmasa da himaye ettiği diğer sanat dallarıyla Batılı ve modernleşmeci bir monark olarak portresinin eksik kalan en mühim ve ilgi çekici yanı tamamlanmıştır. Nitelikli bir resim koleksiyoneri olan Sultan'ın devrinde, bu kültür sarayın himayesinde yayılmış, sadece sadrazam ve paşalar değil sıradan halk da Beyoğlu'ndaki dükkânlarda satılan yağlı boya resim tablolarına talip olmaya başlamışlardır. Resim, Sultan'ın kendisinin de, şehzadeliğinden padişahlık yıllarına, sürgün günlerinden vefatına kadar hep gündeminde olan, bizzat uğraşıp eser verdiği bir sanat dalı olmuştur. Bugün elimizde olmayan karakalem portreler, manzara ve hayvan resimleri çizen, marangozluğuna ve ahşap ustalığına bağlı olarak çeşitli mobilyaları yağlıboya resimlerle süsleyip sedef kakma becerisi ve kendi keşfi olan farklı tekniklerle bunları zenginleştiren Abdülhamid, tablo dışında vazo, çini ve cam objeler, bastonlar, rahleler, murassa kutular, armalar, madalyonlar, tuğralar, önemli el yazmaları, kitaplar, mücevherler ve hat eserlerinden başka, Türkiye fotoğrafçılık tarihinin de ilk ve en büyük koleksiyoneridir. Bütün imparatorluğun görsel bir panoraması olarak bugün elimizde bulunan Yıldız Albümleri, bu ilginin en önemli maddî delilidir. Ayşe Ersay Yüksel'in çalışması, bu ilgi çekici detaylar arasında bambaşka bir Abdülhamid imajının belirmesine katkı sunarken, kültür tarihimizin, siyasî tarihin girdabında kaybolan önemli bir kesitine ışık tutacaktır.

Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50

***

HAFTANIN KİTABI

Kaybolan yıllarımız

Türkiye'de öğrenci haraketlerinin başladığı 1960'lı yıllarda İstanbul'da Yıldız Mühendislik'te Ülkü Ocakları'nın kurucularından Fethi Alikoç döneme ait hatıra, tanıklık ve tespitlerini kitaplaştırdı. "50 Yıl Önce 50 Yıl Sonra  ...Ve Ülkü Ocakları" kitabında Fethi Alikoç 1968-2018 arasında Türkiye'nin yarım asırını kendi bakış açısıyla değerlendiriyor: 1968'den 1980'e kadar Türklüğü bölme projelerini yürüten "Küresel Güç"e hizmet eden onlarca terör örgütü karşısında sadece "Ülkü Ocakları" vardı. Bakan'ından işçisine kadar, hocasından talebesine kadar sadece 2500'ün üstünde "Ülkü Ocakları" şehit verdi. "Küresel Güç"ün "Büyük Orta Doğu Projesi" bugün de yürüyor. Bundan dolayı bugün "Ülkücülük" ruhuna 1968'den daha fazla ihtiyaç var. Kitapta; bir ülkenin siyasi kutuplara ayrıştırılması sonucu, bir milletin kendi ırkdaşları ile düşman kardeşler durumuna düşürülüp, inançlarının maddi menfaat uğruna kullanılmasının neticesinde, bir milletin ve onun kurduğu devletin nasıl ve ne şekilde, yıkılmasının tasarlanmasını okuyacaksınız.

Togan Yayınları Tel:(0212) 542 77 33

***

Güçlü kalem güçlü eser...

Özbek dilinin yaşayan en büyük romancısı olarak kabul edilen Adil Yakubov yayınlandığı dönemde büyük yankı yaratan "Mukaddes" romanında dönemin sosyalist ideolojisini tartışmaya açıyor. 

Mukaddes kısa bir roman ama kesinlikle bir baş yapıt. Mukaddes, özünde bir aşk romanı ve bu yanıyla son derece sürükleyici. Kitabın erkek kahramanı Şerif, Mukaddes'i ilk gördüğünde içinde bir kaynama hissediyor ve o an aşık oluyor.

Fakat romanın odak noktası aşk gibi dursa da bu aşkın içinde geliştiği bir de toplumsal yapı ve kişisel seçim meselesi öne çıkıyor.

Çok sıradan bir hikayenin sıradışı sonu ise romanın gücünün ortaya koyduğu gibi bizleri hayatın en yalın gerçeği ile yüzleşmek ve kendimizi sorgulamakla baş başa bırakıyor

İleri Yayınları Tel:(0212) 481 92 57

***

KÜTÜPHANEMDEN

Tanpınar'ın paha biçilmez hazinesi

İlk basımı 1946 yılında Ülkü Yayınları tarafından yapılan "Beş Şehir " kitabını oluşturan makaleleri Ahmet Hamdi Tanpınar, önce Ülkü dergisinde yayımlamıştı. İlk basımından 14 yıl sonra, İş Bankası için bir daha gözden geçirdi ve kitapta küçüklü büyüklü pek çok değişiklik yaptı. 1969 yılında da Milli Eğitim'in 100 Temel Eser dizisinden çıkan kitapta Ahmet Hamdi Tanpınar'ın bilinçli bir şekilde yaptığı sıralamaya da sadık kalındı, yani önce İstanbul'a değil, Ankara'ya yer verildi.

Tanpınar; Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'u yazdığı kitabıyla ilgili şunları söylüyor:

"Beş Şehirin asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir."

Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul onun 'hayatının tesadüfleri' olmakla birlikte, büyük ve görkemli bir kültürün yıllarla birikmiş unsularının demlendiği şehirlerdi. Yazdığı satırlarda coğrafyasından yetiştirdiği şahsiyetlere, tarihinden sosyal hayatına kadar bu şehirlerin tüm hayatını kuşatmıştı.

Kitap, yazarın millî eğitim müfettişi olarak gezdiği şehirlerin hikayesi gibi görünse de belki de bu coğrafyanın eski sahipleri üzerine bir tarih çalışması gibi değerlendirilebilir. Tanpınar'ın, Yahya Kemal için söylenen "O'nda mazi hasreti var" hükmüne karşı, "Aksine Kemal'de yarının hasreti var" diye cevap vermesi ilginçtir ve bir bakıma kendisinin de bu kavramlar karşısındaki tavrını belli etmektedir. (Beş Şehir / M.E.B 1000 Temel Eser - 1969)