Söz konusu Trabzonspor ise!

Sadri Şener'in son dönemi ile başlamıştı. Ardından İbrahim Hacıosmanoğlu ile had safhaya ulaştı. 

Bu da yetmezmiş gibi; "Ekonomideki bu bozuk tabloyu düzeltmek benim öncelikli işim" demesine karşı tam tersini yaparak, "Asıl işi daha da beter hale getirmek" olduğu anlaşılan Muharrem Usta sayesinde tam bir borç bataklığına düşürüldü. 

Artık gerçek manada; "bıçak kemiğe dayandı" denilerek, 6 ay önce ittifakla Ahmet Ağaoğlu ve ekibine, "Hep birlikte kurtarmak için, herkes elini taşın altına koyacak" vaadi ile teslim edildi.
Yani, Trabzon'da, "Söz konusu Trabzonspor olduğunda gerisi teferruattır" derecesindeki takım ve futbol aşkı ile herkesin "eteğindeki taşları dökecek", dahası "küçük hesapları bir kenara bırakacak" niyet ve hedefi ile "topyekün seferberlik" ilan edilerek yola çıkıldı.

"Alışkanlıklar paslı çivilere benzer söküp atması zordur" gerçeğine rağmen, geride kalan 6 aylık süre zarfında çeyrek asırlık bir sürenin içinde ilk defa umut verici gelişmeler olmaya, yol alınmaya başlandı. Hem de öncelikle ve özellikle "Trabzonspor ekonomisi" çalışmaların merkezine oturtularak. Tabi, her ne olursa olsun saha sonuçları gerçeğinin ekonomik işlerde bile etkili olduğu gerçeği bir kenara konulmadan.

Başkan Ahmet Ağaoğlu'nun temsilde, Başkan Yardımcısı Ertuğrul Doğan'ın mali konularda, Ünal Karaman'ın da teknik direktörlükte yüklendiği sorumluluklarda işler önceki dönemlere oranla hatırı sayılır ölçüde iyi gitti, gidiyor. 
Ama, önemli olanın sürdürülebilir bir istikrar yakalamak olduğu gerçeği ortada iken, yaklaşık bir ay sonra yapılacak kongre üzerinden farklı hesapların yapılmaya başlanması, derin Trabzonspor kulisleri, paslı çivilere benzer eski alışkanlıkların adeta yeniden depreştirilmeye çalışılması oldukça düşündürücüdür.

Bir kısım "Biz var Trabzonspor var. Biz yok Trabzonspor yok" inancının sahiplerinin "eski hamam eski tas" hesabıyla Ahmet Ağaoğlu başkanlığında, gereken tasfiyeler ve destekler yapıldıktan sonra, en az 3 yıl daha sürdürülmesi gereken yönetim tarzına çomak sokup, sekteye uğratmaya çabaları kelimenin tam anlamıyla Trabzonspor'a ihanettir.
Açık ve net olarak beyan etmek gerekirse, her kim önce kendi ismini zikrettikten sonra, Trabzonspor'da yüklendiği görevi dili ile söylüyor, kalemi ile yazıyor ise gaflet ve delalet içindedir. Çünkü, hiç kimse Trabzonspor'dan büyük değildir. Vazgeçilemez ise hiç değildir.

Çünkü, uçuruma sırtın dönüldüğü, ama kenarından henüz uzaklaşılamadığı bir süreçte, kişisel hesap ve beklentilerin yeniden depreştirilmesi ihanetin daniskasıdır.

Onun için, Trabzonspor'a aidiyet hisseden herkesin önce; "Söz konusu sen isen, gerisi teferruattır" inancı ve ilkesi ile üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiği sürecin devam ettiği asla unutulmamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları