Sözde öğretmen, özde canavar!

Geçtiğimiz günlerde bir video ortaya çıktı...

İstanbul, Ümraniye Fatih İlköğretim Okulu'nda çekilmiş... İlkokul birinci sınıf çocukları, gri takım elbiseli sınıf öğretmeni tarafından tahtaya kaldırılmış, bazı çizimler yaptırılıyor, muhtemelen de alfabe öğretiliyor... Tabii adına "öğretim" denilebilirse...

O sırada, muhtemelen şiddetten, dayaktan yılmış öğrencilerden biri, yanında getirdiği cep telefonuyla olanı biteni saniye saniye kaydediyor.

T.K isimli öğretmen, tahtaya çıkardığı öğrencilere sınıfın gözü önünde kelimesi kelimesine şunları söylüyor:

"İn aşağı şimdi, çık yukarı tamamla... Devam et, devam edin... Ben bunları gösterdim kafana sokmuyor musun ya, ne mal adamsın sen ya! Oğlum çizgiyi ey ey, salak oğlum, mal oğlu mal! 

Napıyorsun, ya kafadan atmasana... Bayram, titreyip durmasana... Bayram beni dinliyor musun? Arkamı dönüyorum başka bir şey yapıyorsun, salak herif! Lan çizgiye kadar insene... Ya bırak ya... Git defterine yap, mal herif!"

Sadece söylemekle kalsa yine bir derece... Çoğu 6 yaşında olan çocuklarımızın kafalarına vuruyor, itekliyor, en sonunda da bir tanesini kolundan tutup yerine gönderiyor... Çocuklardan biri korkudan titriyor, diğeri altına kaçırıyor, üzerine hakaret edip, daha çok dövüyor!

Aşağılama, psikolojik yıpratma, dövme, hakaret hepsini uyguluyor...

Sonra da biz bu çocuklardan, ülkesine faydalı bireyler olmalarını, bolca okumalarını, yazmalarını, üretmelerini, sağlıklı bir nesil olmalarını bekliyoruz.

Bu beklentilerin gerçekleşmesi, sözde eğitimci özde insanlıktan çıkmış bu varlıklarla mümkün müdür?

Aslında bu vaka; yıllardır söylenmeyen, görmezden gelinen ve şu anki nesilde şiddet patlaması olarak ortaya çıkan bir kangrenin tezahürü, dışavurumu niteliğinde...

"Eti senin, kemiği benim... Öğretmenin vurduğu yerde gül biter..." diyerek hepimizi uyutmadılar mı yıllarca!

Atasözleri aracılığıyla eğitimdeki az gelişmişliği meşrulaştırmadılar mı? El kadar sabilere, kompleksli eller tarafından uygulanan şiddeti olağanlaştırmadılar mı?

Çarpım tablosunu bilemedik, büyük ünlü harf uyumunu anımsayamadık diye hepimiz dayak yemedik mi! Bir de sıra dayağı denilen, ne kadar çalışkan olursanız olun, zorunlu bir şiddet vardı. Sınıfta öğretmen olmadığında çıt çıkarsa bu sıra dayağı seansları başlıyordu.

Tüm öğretmenleri, eğitimcileri kastetmiyorum ama böylesi vasıfsız, kalitesiz, insanlık dışı varlıklar bu memleketin az cevherini çürütmedi. Bunların şiddeti yüzünden okulunu yarım bırakan arkadaşlarımız olmadı mı?

Son yıllarda bu canavarlar ortalarda çok gözükmüyor... Daha doğrusu gündemin yoğunluğundan unutuluyor, Ümraniye örneğinde olduğu gibi videoya yakalandıklarında tartışma konusu oluyorlar.

Şimdi merak ediyorsunuz doğal olarak "bu öğretmen ve öğrencilere ne oldu" diye... Aynı merakı ben de duydum, çünkü edindiğim bilgilere göre öğretmen hakkında sadece soruşturma açılmış. Hâlâ okula gidip gelmeye, maaşını almaya, öğrencilerle muhatap olmaya devam ediyor!

Meselenin özüne inmek için Ümraniye Fatih İlköğretim Okulu'nu aradım. İlk aramalarımda sürekli meşguldü, sonrasında ise tam 6 kez aramama rağmen telefonu açan olmadı. Buradan sonuç alamayacağımı anlayınca, soruşturma açtıklarını ifade eden Ümraniye İlçe Milli Eğitim'i aradım... Uzunca bir bant kaydından sonra santrale bağlanmak istedim, hat düştü. Bir daha aradım "ilköğretim" bölümüne bağlandım. Durumu kısaca izah edip bilgi almak istediğimi söylediğimde "Ha.. Nereden arıyorsun... Ha... Kapat..." diyerek yüzüme kapattılar. 6. aramamda en sonunda santrale ulaştım, sonuç yine hüsran... O da yüzüme kapattı!

İşte biz bu zihniyete, çocuklarımızı teslim ediyoruz. Görevlerini yerine getirmeyen, telefonlara dahi bakamayan, okullarındaki şiddet öğrenci kamerasıyla ortaya çıkanlardan sağlıklı bir nesil yetiştirmelerini bekliyoruz.

Sizce mümkün mü?

İşimiz Allah'a kalmış... Allah, o şiddet gören yavrumuza bir çıkış kapısı açsın, ailesine de sabırlar versin demekten başka hal bırakmadılar! Daha doğrusu böyle yaparak peşlerini bırakmamızı bekliyorlar!

O yüzden iyi temennilerin yanında... İlgili sendikaları, Sivil toplum kuruluşlarını, devlet kurumlarını, Milli Eğitim Bakanlığı'nı bu sistematik şiddetin kaynağı olan Ümraniye Fatih İlköğretim Okulu 1-G sınıfına davet ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları