Stratejik ortağımız ABD ile dünden bugüne...

ABD ile  “Stratejik Ortaklık” hikâyesi çok eskilere dayanır... Ama bu hususta “ortağımızın”, “sıcak istihbarat paylaşımını”  nasıl anladığı hususunda yakın örnekler var! 1964 Kıbrıs krizi esnasında Başkan Johnson İsmet Paşa’ya  “Sizi, bahçenizde, donunuzla dolaşırken izliyoruz” demişti. Daha önce 1962 Küba Füze Krizi esnasında da Başkan Kennedy, iftiharla “Havana’daki otomobillerin plaka numaralarını uzaydan okuyor, hedefleri tespit ediyoruz” demişti. Kırk yıl önce bu kadarını yapabilen Amerikalılar, şimdi daha ileri teknolojileriyle,  PKK mevzilerini muhakkak çoktan tespit etmişlerdir. “Yakın- sıcak- anında istihbarat paylaşımı” şimdi mi akıllarına geldi ve bu istihbaratın hepsini bize vereceklerinden nasıl emin olabiliriz? Kuşkulu ve şüpheci olmamızın bir sebebi var. Gene 1962’de Sovyetler Birliği ile ABD arasındaki  “dünyayı nükleer savaşın” eşiğine getiren Füze Krizi’nde ABD, Türkiye’yi harcamıştı.

O yıllarda NATO müttefikimiz ABD, resmi bir anlaşmaya gerek görmeden, İzmir Çiğli’ye Sovyet Rusya’ya yöneltilmiş nükleer başlıklı Jüpiter füzeleri yerleştirmişti... Sonra, uydular ve U2 casus uçaklarıyla, Sovyetlerin de Küba’ya, Amerika’yı nişan alacak nükleer başlıklı füzeler gönderdiği tespit edilince, Rusya ve Amerika arasında,13 gün süren dehşet pazarlığı neticesinde Ruslar, füzeleri taşıyan gemileri geri çekmişlerdi. Pazarlık, Türkiye üzerinden ve bize hiç danışılmadan yapılmıştı. Eğer uyuşmasalardı, Türkiye harcanacak ve Rusya karşısında savunmasız kalacaktık! 

+++

BİR FIKRA
Üç tayfanın hikayesi

Bir gemi sefere hazırlanıyor... Üç kişi tayfa olmak için kaptana geliyor. Kaptan “ne işe yararsınız?” diye sorunca, biri atılır; “Ben uzakları iyi görürüm.” İkincisi de “Ben uzakları iyi işitirim” der! Üçüncüsü de “Benim ara sıra canım sıkılır, ama bunlardan ayrılamam” deyince, Kaptan “haydi, üçünüz de gelin” demiş... Gemi açık denizlere açıldıktan sonra, birinci tayfa Kaptana koşmuş;  “Kaptan gördüm bilmem ne padişahının kızı gergef işliyor” demiş. İkincisi seyirtmiş, “İşittim; kız gergef iğnesini yere düşürdü” diye atılmış. Üçüncü tayfa yanaşmış; “Kaptan, hani benim ara sıra canım sıkılır demiştim ya, işte bu hergelelerin laflarına çok canım sıkılır...” Kıssadan kime hisse?

+++

Karagöz kolleksiyonundan

25 Temmuz 1931

Yeni Matbuat
Kanunu hazırlandı
Gazeteci, Matbuat Kanunu’nu kınından çıkarmaya hazırlanan hükümete: “Aman o silahı çekip bana kıyma. Yazıktır! ”
Karagöz, ortada bağrına  “tezvir”  yazılı kalem batırılmış yatan okuyucuyu işaret ederek:  “Hey arkadaş, sen şu saf okuyucunun bağrına her gün, ok gibi kalemini saplıyorsun ya, ona yazık değil mi? Söyle bakayım?”

+++

ÖZDEYİŞ

Tanrı, değiştirmeye muktedir olamadığım şeyleri kabullenmek olgunluğunu, değiştirilebilecekleri, değiştirmek cesaret ve kuvvetini, aradaki farkı anlamak basiretini bana versin...

Roma özdeyişi

Yazarın Diğer Yazıları