Suçu olmayan asla af dilemez

Gönderdiğiniz mesajlara Sincan Kapalı Cezaevi'nden başlamak istiyorum. Yollayan Müyesser Yıldız:

"Değerli üstadım, sevgili ağabeyim;

Öncelikle yaşadığın sağlık sorunlarını atlatmana sevindim, geçmiş olsun.

Bana sahip çıktığınızı gördüm, bunun için teşekkür ediyorum.

İyi niyetle yazılmış olduğuna inandığım, "Öyle ya da böyle, çeşitli gerekçelerle Müyesser Yıldız dışında içeride kimse kalmadı. İşte bunun nedenini çözemiyorum. Affedilmeyecek ne yaptı?" şeklindeki ifadeden duyduğum üzüntüyü de belirteyim. Ancak ortada işlenmiş bir suç yok.

- Ülkemize büyük bir travma ve dönüşüm yaşatan 15 Temmuz darbe teşebbüsünün kararanlık noktalarının araştırılmasını,

- Ülkenin dış politikada karşı karşıya kaldığı sorunlarda yapılan hataların sorgulanmasını,

- Ülkemiz üzerinde Sevr konuşulurken bir aydın olarak uyarı görevini yerine getirmeyi,

- Devletin yöneticileri tarafından haksız suçlamalara maruz kalınca hak hukuk aramak için mafya babalarına değil Türk mahkemelerine gitmeyi

siz de suç sayıyorsanız, evet ben de suçluyum...

Lakin, gerçekten suç işlemiş olsam dahi sonucuna katlanır, cezamı çeker, kimseden af dilemem.

Çünkü af dilemek; birinin karşısında boynunun eğik olması, yani sonrasında görevini yapamama haline gelmektir.

Bu da benim katlanabileceğim veya kabullenebileceğim bir sonuç değildir.

En derin saygılarımla, bilgilerinize arz ederim"

Bir sağlık dileği daha

Eski dost Bülent Eczacıbaşı'nın kısa ama sevgi dolu mesajı da şöyle:

"Fotoğraf albümüm hakkındaki yazını ilgiyle ve keyifle okudum. İçtenlikle teşekkür ediyorum. Bu zor günlerde sağlığınıza daha çok dikkat etmenizi dilerim. Saygı ve sevgilerimle."

Ardalılar'dan teşekkür

Merhum Hamdi Ardalı'nın kızı, emekli Fransızca öğretmeni kızı İlhan Hanım'dan da açıklama aldım. Babası hakkında yazdığım, "İstanbul'a Emniyet Müdürü olduktan sonra öncelikle Siyasi Şube olmak üzere hemen her ferdini İstanbul dışına gönderdi" sözlerime itirazı var.

Önce, o günlerde İstanbul Siyasi Şube'den hiç çıkmadığımı belirteyim. Bazı bölümleri doğru olmasa da İlhan Hanım'ın mesajına devam edelim:

"Babam kesinlikle Siyasi Şube'den tayin yapmamıştır. Kitabın 2. cildinde buna pişmanlıktan duyduğundan bahsediyor. Bunu düzeltirseniz sevinirim. Sol basının saldırılarından biri de buydu ve babamı çok rahatsız ediyordu. Tekrar teşekkür eder sağlıklı günler dilerim."

Demirtaş'tan bir hatıra

Bu arada gazeteci Alaattin Demirtaş'ın kaleme alıp bana gönderdiklerinden Hamdi Ardalı'yla ilgili bir bölümü de burada paylaşayım:

"Sağlıklı ve uzun bir ömür dilerken, rahmetli Hamdi Ardalı'dan bahsetmenizin beni çok eskilere götürdüğünü belirteyim. Rahmetlinin sevdiği ve Hac'dan döndükten sonra evine girip röportaj yapan ilk ve son gazeteci bendim. O zaman kendisine sordum;

"Doğu'da bir ile vali olmak varken niye İstanbul Emniyet Müdürü olmayı seçtiniz?"

Aldığım cevap ilginçti:

"Doğu'da bir ile vali olacağınıza Bakırköy'e emniyet amiri -o yıllarda ilçelerde emniyet müdürü yoktu- olmak daha iyidir..."

Nurlar içinde yatsın."

İsabetli seçim

FOX ana habere Fatih Portakal'ın yerine getirilen Selçuk Tepeli'nin bu kadar övgü alması benim için de sürpriz oldu. Çok iyi gidiyor.

Doğan Şentürk'ün çok yerinde bir tercih yaptığı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.

Günün sözü:

Bir sürü insanla kadife minderde oturacağıma, sadece benim olan bir balkabağının üstünde oturmayı tercih ederim. Henry David Thoreau

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları