Sünbülzade Vehbî'den ilim ve ahlâka dair bazı öğütler

Önceki hafta yazdığımız makalede Nâbî''nin "Hayriyye" adlı eserinden ilim ve ahlâka dair bazı öğütler sunmuştuk. Bugünkü yazımızda da Sünbülzade Vehbî''nin (ö. 1809), Nâbî''ye nazire olarak yazdığı "Lütfiyye"den (Matbaa-i Cemâl Efendi, İst. 1303/1887) yine ilim ve ahlâka dair bazı öğütler paylaşmak istiyoruz sizinle.

İLİM

Sünbülzade Vehbî, ilmin faziletini ele alarak girer konuya. Ve bunun sebebini de ilmin güzel ahlâkın mayası olmasına bağlar:

"Cümleden evvel eyâ cân-ı peder//Eyledim ilme seni şevk-âver//Ki odur cümleden akdem bilesin//İlmi bu mertebe mükrem bilesin//Oldu çün mâye-i hüsn-i ahlâk//Bulsa takdîme n''ola istihkâk." (Age., s. 241)

 Vehbî, ilmin şerefini anlatırken, ilmin insanı yücelttiğini, Hz. Âdem''in ilmini görünce bütün meleklerin sustuğunu, ulemanın Peygamberlerin varisleri olduğunu söyler:

"İlm ü irfân sebeb-i rifattir//Âlim olmak ne büyük devlettir//İlmin izhâr edince Âdem//Oldu cümle melâik mülzem//Enbiyâ vârisi olmuş ulemâ//Anla ki bu ne verâset, ne gınâ" (Age., s. 240)

Sünbülzade Vehbî; hikmet, mantık, hendese, nücûm, kimya, tasavvuf gibi bazı ilim kollarından bahsettikten sonra tevazu, kibir, intikam, haset, anne-babaya saygı, israf, adalet, zulüm gibi ahlâka dair birçok konuda "Oğlum Lütfi sana söylüyorum, sen anla gençlik" kabilinden gençlere öğütler verir.

KİBİR

Vehbî, kibrin şeytan işi olduğunu, insanın mütevazı olması gerektiğini, ancak kibirli davrananlara da aynı şekilde karşılık vermenin sadaka yerine geçeceğini söyler:

"Sana kibr eyleyene kibr etmek//Sadaka verme gibidir bî-şek" (Age., 260)

HOCA HAKKI

Şair Vehbî''nin; ilimle doğrudan bağı olan "hoca"ya dair söyledikleri kulağa küpe olacak niteliktedir. Şair, Hz. Ali Efendimizin "Bana bir harf öğretenin kulu, kölesi olurum" sözünü hatırlatarak hocasını incitenlerin, üzenlerin gün yüzü görmeyeceklerini şu beyitle ifade eder:

"Hocaya her kim ederse âzâr//Görmedik olduğunu berhurdâr." (Age., s. 241)

ANNE-BABA HAKKI

Sünbülzade Vehbî, anne-babaya saygıda kusur edilmemesini, anne-babanın duasının Peygamber duası gibi makbul olduğunu, onların duasını alanların kurtuluşa ereceklerini, bedduasını alanların da iflah olmayacaklarını söyler:

"Bilesin ed''iye-i ümm ü ebî//Oldu mânende-i dâvât-ı Nebî//Kim duâ alsa bulur fevz ü felâh//Bedduâsın alan olmaz iflâh." (Age., s. 264)

İSRAF

Allah''ın israfı haram kıldığını hatırlatan Vehbî, oğluna/gençliğe şöyle seslenir: Elindekini har vurup harman savurarak namerde muhtaç duruma düşme. Dün senin paraları birlikte yiyip içtiğiniz arkadaşların yarın yolda görseler sana selam bile vermezler:

"Çünki nehy etti Hudâ isrâfı//Ne reva eyleyesin itlâfı//Mâl-ı mevcudu edip mahv u hebâ//Yakışır mı giyesin sonra abâ//Saçarak akçeni nâ-hak yerde//Olma muhtâc sakın nâ-merde// (…) Ekl eder mâlını evvelce tamâm//Sonra vermez göricek yolda selâm."  (Age., s. 269)

MAKAM-MEVKİ SEVGİSİ

Sünbülzade Vehbî, koltuk sevdasına düşülmemesini, çünkü makam-mevkiinin geçici dostluklar ve kalıcı düşmanlıklar ürettiğini, hasbelkader bir makama gelinmişse de âdil davranılmasını, yıkıcı değil yapıcı olunması gerektiğini söyler:

"Câhını çâh bilip dünyânın//Öyle pek üstüne düşme anın//Hubb-ı câha düşen erbâb-ı mihen//Kendüye hazır eder çok düşman// (…) Adl ü ihsân ile meşkûr ola gör//Yıkmayıp âlemi mâmûr ola gör." (Age., s. 274-275)

Tadımlık diyebileceğimiz bu öğütler de gösteriyor ki Sünbülzade Vehbî''nin takriben 200 yıl önce ortaya koyduğu bu tespitler sosyal hayatın vazgeçilmez gerçekleridir. Keşke gerek Nâbî''nin "Hayriyye"sinden gerekse Vehbî''nin "Lütfiyye"sinden bugünkü gençliğe hitap edecek şekilde "seçmeler" hazırlayarak onlara ulaştırabilsek. Heyhat ki böyle bir endişemiz yok. Sonra da kalkmış gençlik niye şöyle, niye böyle diye yakınıyoruz…

 

ACZİMİN GİRYESİ:

İLMİN MAYASI

Gençler! Unutmayın, güzel ahlâk ilmin mayasıdır,

Doğruluk  ve  dürüstlük  insanların  sermayesidir.

                                                       (Li-müellifihî) 

Yazarın Diğer Yazıları