“Vakıflar Yasası Dinamit Lokumu”, “ İstanbul Kostantiniye Olamaz”, “Sevr’i hortlatma, ayranımızı kabartma”, “Vakıflar yasası vatan tasası” yazılı dövizleri taşıyanlar hükümete tepki gösterdi.

‘Vakıflar yasası vatan tasası’
Türk Diyanet Vakıf-Sen üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) Dikmen Kapısı’nda dün Vakıfflar Yasası’nı protesto etmek amacıyla eylem yaptı. “Vakıflar Yasası Dinamit Lokumu”, “ İstanbul Kostantiniye Olamaz”, “Sevr’i hortlatma, ayranımızı kabartma”, “’Vakıflar yasası vatan tasası’” şeklinde döviz taşıyan vakıf üyeleri hükümete tepki göstererek yasanın geri çekilmesi talebini dile getirdi ve hükümeti protesto etti.

Türkiye vakıflar eliyle sömürgeleştirilecek
İllegal faaliyetler meşrulaştırılıyor
Devlet Denetim Elemanları Derneği (DENETDE) Meclis’te ele alınan Vakıflar Yasa Tasarısı’na karşı çıkarak, tasarısı ile yabancıların Türkiye’deki illegal faaliyetlerinin meşrulaşacağını belirtti. DENETDE Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, azınlıklara mülk edinme hakkı tanınmasının üniter yapıya zararlı olduğu kaydedildi.

Devletin bekasına zararlı
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, şunları söyledi: “Ülkemizin geleceğini ipotek altına alan ve hükümranlık haklarını tartışmalı hale getirebilecek böylesi bir düzenlemenin hiçbir tarihsel gerekçesi bulunmamaktadır. Vakıflar Kanunu, devletimizin bekası için önemlidir.”


Azınlıklar Lozan’ı sahte tapularla deliyorlar

Lozan Antlaşması’nısahte tapuyla deliyorlar
Fener Rum Papazı Bartholomeos, “1936 yılındaki beyannamelerin hiçbir önemi yok” derken, azınlık vakıfları için de sahte belgelerin düzenlendiği ortaya çıktı

Türk mahkemelerinde, kendilerine hediye ve bağış olarak verilen taşınmaz malların mülkiyet hakkına ilişkin açtıkları davaları kaybederek, konuyu AİHM’nin gündemine getiren azınlık vakıflarının tarih boyunca yaptığı usulsüzlükler tek tek ortaya çıkmaya başladı. Fener Rum Erkek Lisesi Vakfı’nın 1997 yılında yaptığı başvuruyu geçtiğimiz günlerde karara bağlayan AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) mülkiyet hakkıyla ilgili protokolünü ihlal ettiği görüşüne vararak Türkiye’yi 890 bin euro ödemeye mahkum etmişti. AİHM’nin kararını Türkiye’ye karşı koz olarak kullanan ve TBMM gündemine alınmayı bekleyen yeni Vakıflar Yasası’nın, kendi istekleri doğrultusunda düzenlenmemesi durumunda Türkiye’ye karşı birbiri ardına dava açacaklarını duyuran azınlık vakıflarının, haklarını “sahte ve usulsüz” belgelere dayanarak savundukları ortaya çıktı. Fener Rum Kilisesi, 1902 yılında “Rum Yetimhanesi” olarak kullanmak kaydıyla, Padişahın izniyle Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı için alınan binayı, Türkiye Cumhuriyeti’ne geri vermemek için türlü oyunlara başvuruyor. 1997’de, Fener Rum Yetimhanesi Vakfı’nın “mazbut” hale geldiği (Yöneticisi kalmadığı ve işlevsiz hale geldiği) gerçeğinden hareket eden Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfı bünyesine aldı, “yetimhane” olması için satın alınan ancak artık kullanılmayan binaya yasa uyarınca el koydu.

Yasa dışı işlem
Söz konusu yetimhane binası, hem 1936 yılındaki vakıf beyannamesinde, hem de 1996 yılındaki resmi evraklarda “Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı” üzerinde görünüyor. Fener Kilisesi, bütün bu yıllar boyunca, yetimhane binasının kendisine ait olduğu yönünde herhangi bir iddiada bulunmuyor. Ancak Kilise, yetimhane binası için 27 Mart 1992 tarihinde, “kendi adına” bir tapu senedi düzenletiyor. Oysa, Lozan Antlaşması, Fener Kilisesi’ne “tüzel kişilik” tanımadığı için, bu müessesenin “mal edinmesi” söz konusu bile değil.

Hayır hizmetinde bulunmuyor
Dava konusu bina 1902’de padişah tezkeresiyle yetimhane olarak kullanılmak üzere Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı’na satıldı. Fener Rum Patrikhanesi, bu alışverişte, Padişah ile olan yazışmaları üstlendi. 1963’te yangın nedeniyle boşaltılan bina işlevsiz kaldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Rum Erkek Yetimhanesi, Kız Yetimhanesi Vakfı’nı, artık hayır hizmetinde bulunmadığından dolayı mazbut Vakıflar arasına aldı. Bu olay, Fener Rum Kilisesi’ni harekete geçirdi. Temel amacı yetimhane işletmek olan Rum Erkek Yetimhanesi Vakfı kapandığı halde, vakfa ait gayrimenkulleri kaybetmek istemeyen Fener Kilisesi , Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 1999’da dava açtı. Vakfın mazbut olmadığını, binanın mülkiyetinin de padişah fermanıyla kendilerinde olduğunu iddia eden Kilise, açtığı tapu davası davasını kaybetti.Temyize başvuran Kilise, Danıştay’ın da, yetimhane kapalı olduğu için mazbut vakıf olduğuna karar vermesi sonucunda bir kez daha eli boş kaldı.

İşlerine geldiği gibi

Birkaç ay önce, Osmanlı döneminde azınlık vakıflarına ait olan ancak vaatte bulundukları “hayır hizmetlerini” artık yerine getirmedikleri için Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine dahil edilen vakıflar için Ankara turuna çıkan Fener Rum Papazı Bartholomeos’un, AİHM’deki dava savunmasında “1936 yılında verilen beyannamelerin hiçbir önemi yoktur” demesi de akılları karıştırdı. Bir süre önce yine AİHM’de Türkiye aleyhine dava açarak kazanan Fener Rum Erkek Lisesi ise dava sırasında, 1936 yılında doldurulan beyannameleri hatırlatmış ve davayı bu şekilde kazanmıştı.
* Macit SOYDAN- Selda Öztürk KAY