DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "DEM Parti'nin somut talepleri" olarak 10 maddelik bir liste açıkladı.
Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Herkes ve hepimiz 'Terörsüz Türkiye' hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Maksimalist taleplerin gündeme gelmesinden kaçınmalıyız" sözlerine cevap olarak da “Şimdi sizlere soruyorum. Şu ana kadar saymış olduğumuz taleplerin hangisi abartılı? Hangisi uçuk? Hangisi maksimalisttir?" dedi.
Bakırhan, birinci maddede "Herkese aynı nazardan bakan ve herkesi kapsayan anayasal bir yurttaşlık istiyoruz" dedi! Yani Türk vatandaşlığını herkesi kapsamadığını söylemiş oluyor! Beşinci maddede "ana dilde eğitim hakkı" istiyor. Altıncı maddede, "Yerelin sözünün duyulduğu, kararının yerelden filizlendiği bir demokrasi istiyoruz." diyor. Yedinci maddede "Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve infaz yasası başta olmak üzere temel yasalarda acilen düzenlemeler yapılsın", sekizinci maddede "Hakikat, adalet ve onarım eksenli bir geçiş dönemi yasası çıkarılsın", dokuzuncu maddede "Hasta ve siyasi tutsaklar bırakılsın, cezaevleri rahatlatılsın", onuncu maddede "Siyasi sebeplerle sürgünde bulunan yol arkadaşlarımızın bir an önce kendi topraklarına dönmesi sağlansın" diyor...
Kısaca, Türkiye topraklarında özerk devlet kurmak için ne gerekiyorsa istiyor!
***
PKK/PYD elebaşı Salih Müslim ise, YPG terör örgütünün “özerkliklerini koruyarak” kurulacak “Yeni Suriye Ordusu”nda yer alacağını ifade etti.
Müslim, “SDG’nin bazı birlikleri, kurulacak yeni askeri yapıya entegre olacak. Yani Özerk Yönetim bölgeleri, SDG denetiminde olacak. Böyle bir durum tasarlanıyor” dedi.
“Yeni Suriye Ordusu” altında bir askeri entegrasyon sürecinden de bahseden Müslim, “Suriye’nin yeni ordusu oluşacak ve SDG de bunun büyük bir parçası olacak. Yani çekirdeğini bizimkilerin oluşturacağı yeni Suriye ordusu oluşturulacaktır” ifadelerini kullandı.
Müslim, Abdullah Öcalan’ın “felsefesine ve söylemlerine saygı duyduklarını ve kendilerini buna göre ayarladıklarını” belirtti.
Müslim, “Şimdiye kadar Türkiye bu sürecin içinde değil. Türkiye böylesi bir süreci istemiyor, muhakkak” dedi.
Acaba öyle mi?
***
Türkiye'nin ne istediğini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Mısır dönüşü sırasında anlattı.
Erdoğan, "Suriye ile her alanda ve düzeyde kapsamlı temaslarımız devam ediyor. Suriye’nin ve bölgenin kazanımlarının korunması için yakın eşgüdüm ve iş birliğini güçlendirmekte de kararlıyız. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara’yı, arkadaşlarını yalnız bırakmak diye bir durum söz konusu değil. Sık sık SDG’yi yanlış yollara tevessül etmemesi, Suriye’nin birlik ve bütünlüğüne destek olmaları konusunda da uyarıyoruz. Umarız Suriye’nin toprak bütünlüğü bir ve beraber, müreffeh geleceğe ulaşmaları yolunda tutum takınırlar. SDG’nin Suriye ile bütünleşmesinin en kısa zamanda gerçekleşmesi, Suriye’nin kalkınma hamlelerini de hızlandıracaktır. Suriye yönetiminin, ülkenin bütün etnik ve dini unsurlarını kapsayan bir anlayışla geleceğe yürümesini takdirle karşılıyoruz. Bu, hem Suriye’nin, hem de Türkiye’nin çıkarınadır. Suriye’yi yeniden çatışmaya sürüklemeye çalışanlar ise ne Kürtlerin ne Dürzilerin ne de Nusayrilerin iyiliğini istiyor. Malazgirt Meydanı’nda söylediğim gibi, yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak, kendilerine başka hamiler arayanlar kaybedecek" dedi.
Yani Erdoğan da “SDG'nin Suriye ile bütünleşmesi”ni istiyor! Erdoğan, “PKK/PYD” veya “PYD/YPG” de demiyor, ABD'nin koyduğu “SDG” adını tercih ediyor!
***
Erdoğan'ın “SDG” dediği PYD/YPG'nin, Suriye ordusu ile bütünleşmesi, PKK'nın Suriye'de devlet olması demektir. Çünkü bugün Suriye Ordusu denilebilecek bir güç yoktur. Ahmet Şara ile İdlib'den gelenler, eski El Kaideci ve El Nusracılardır... Bunlar ordu değil, terörist grubudur. PYD/YPG de terör grubu olmakla birlikte ABD eğitimli 100 bin kişilik bir ordu haline gelmiştir. Bu orduyla, sadece işgal ettikleri bölgeye değil Suriye'nin tamamına hâkim olurlar!
Sahi Türkiye'nin örgütleyip silahlandırdığı “Özgür Suriye Ordusu” ne oldu, "Suriye Milli Ordusu" adını aldıktan sonra aniden buharlaştı mı? Nerede bunlar?
Özetle, bu şartlarda içerdeki açılım Türkiye'yi bölünmeye götürür, Suriye’deki açılımla da Suriye bir PKK devleti olur...