Suriye'de federasyon senaryosu

Suriye'deki nüfuz alanlarında, neredeyse defacto olarak, fiilen 3 bölgeli bir yapı oluştuğu görülmektedir. Rusya ve İran'ın desteklediği Esad rejimi, Suriye topraklarının yüzde 50'sini elinde bulundurmakta ve toplam nüfusun yüzde 65'ini kontrolü altında tutmaktadır. ABD'nin denetim ve kontrolündeki PKK uzantısı SDK, müttefikleriyle Fırat'ın doğusunda bulunan bölge Suriye topraklarının yüzde 30'una tekabül etmektedir. Önemli olan konu Suriye petrolünün yüzde 90'ı ve doğalgazının yüzde 45'inin bu bölgede üretilmesidir. Türkiye ve muhaliflerden oluşan ÖSO ise Suriye topraklarının yüzde %20'si üzerinde hâkimiyet sağlamışlardır. DAEŞ ve yandaşları ise geri kalan küçük noktalarda bulunmaktadırlar.

Londra'da yayınlanan Suudi Asharq Al-Awsat gazetesinin haberinde; ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Satterfield'in Rusya, Ürdün ve Türk yetkililerle yapmış olduğu görüşmelerde, Suriye-Irak-Ürdün sınırının birleştiği noktada bulunan askeri üssünü İran güçlerinin Suriye'nin güneyinden çıkarılması karşılığında boşaltılacağını söylediği ileri sürülmüştür. Bu bağlamda Şam rejimine bağlı güçlerin Suriye, Ürdün sınırından çıkarılması ve yerine yeni oluşturulacak Rus-ABD denetleme mekanizması kapsamında aynen Menbiç'te uygulanacağı gibi Ruslarla ortaklaşa güçlerin yerleştirilmesi hedeflendiği düşünülebilir.

31 Mayıs 2018 tarihinde Information Clearing House tarafından yayınlanan habere göre; İsrail Başbakanı Netanyahu ile Rusya Başkanı Putin arasında yapılan görüşmede İsrail'in, İran güçlerinin Suriye'den çekilmeleri karşılığında Esad'ın iktidarda kalmasını destekleyeceğini ve İsrail'le Suriye sınırları arasında askeri birliklerin bulunmasına karşı çıkmayacağı ifade edilmiştir. Yine aynı kaynağa göre, 3 yıl öncesinde Rusya Suriye'deki mevcudiyetinden sonra Putin ilk kez İran ve İsrail arasında seçim yaptı ve İsrail tarafında olacağını açıkça belli etti. Sebep Rusya bölgede sadece İsrail'in planlarını bozabilecek tek güçtür. Konuya bir başka açıdan bakarsak Rusya'ya karşı İran'ın da eli kolu bağlıdır. Bunun en açık sebebi Trump yönetiminin İran'ın nükleer anlaşmasından çekilmiş olması ve Tahran'a yeniden yaptırım uygulaması nedeniyle İran'ın Rusya ile olan ticari bağlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacı olmasıdır. Sonuç olarak Amerika ve Rusya'nın bundan sonra Suriye konusunda beraber yürüyecekleri anlaşılmaktadır. Putin günümüzde muhtemelen Ortadoğu'nun en zeki oyuncusu durumundadır. Rusya'nın Tartus, ardından Hamameyn ve Lazkiye'yi kontrolü altına alması, eski bir çarlık yönetiminin sıcak sulara ayak basma rüyası böylece gerçekleşmiştir.

Bu arada, A.A'nın Deyrizor'daki kaynaklarına göre PKK-PYD terör örgütü işgal ettiği en büyük petrol yatağı olan El Ömer'den elde ettiği ham petrolü ya para, ya da mazot karşılığında Esad rejimiyle takas etmektedir. Öte yandan Esad, Fırat'ın doğusunda hâkimiyet sağlayan YPG-PYD ile müzakereye oturmak istediğini ancak sonuç alınmadığı takdirde güç kullanacağını ifade etmiştir.

ABD ile Türkiye arasında yapılan Menbiç uzlaşısına göre teröristlerin Menbiç'ten çıkarılması, şehrin denetimi ve yönetimi Türkiye ile beraber sağlanacaktır. Şu anda Menbiç'te 5 ile 10 bin YPG-PKK olduğu söylenmektedir. Fırat'ın doğusunda ise bu sayı 40 ile 50 bin. Bu işi gücü olmayan askeri yönde eğitilmiş 60 bin kişi buharlaşmayacağına göre tehdit devam edecektir.

Öte yandan, Rus Sputnik haber ajansı ABD'nin Irak-Suriye sınırındaki Sincar bölgesine askerlerini yerleştirerek bölgede yeni bir askeri üs kurduğunu yazdı. Bu bağlamda Menbiç'ten çıkarılacak olan ve büyük bir bölümü Kuzey Irak'tan getirilen teröristlerin Sincar'a yerleştirileceği de ileri sürülmektedir.

TSK'nın bu tehditleri kırmak için ve daha fazla şehit vermemek için El Bab ve Afrin'den sonra Kandil'e yönelmesi doğru bir adımdır. Bu durum herhangi bir partinin değil Türkiye'nin meselesidir.

90'lı yıllarda ABD Türkiye'nin onayıyla Kuzey Irak'ta Güvenli Bölge ihdas etti ve 2003'den sonra federatif bir yapı oluşturdu. Şimdi de ABD ile Rusya Suriye'de Esat'ın kalması kaydıyla adı konmamış aynen Irak'ta olduğu gibi federasyon yapısı üzerinde anlaşmış gibiler.

Bundan sonra Türkiye'yi de oldukça zor günler beklemektedir.

Yazarın Diğer Yazıları