Suriye'de tutuklanan gazetecilerin hatırlattıkları

İki Türk gazetecinin Suriye’de tutuklanmaları, gazeteciliğin, özellikle harp ve foto muhabirliğinin ne kadar zor ve tehlikeli bir iş olduğunu hatırlattı.
Türkiye’de fotoğrafçılığın, gazete ve savaş foto muhabirliğinin geçmişi Enver Paşa’nın askeri-ordu foto film merkezini kurmasına kadar dayanır. Çanakkale Savaşı’nda ve sonra da İstiklal Savaşı’nın en canlı karelerinin çekilmesinde bu merkezin payı büyüktür.
Fotoğrafın mucidi Fransız Louis Dogerde idi.

 

***

 


Hatırladığım ilk gazete foto muhabiri, rahmetli Dr. Muhterem Gökmen’di... Rahmetli Muhterem bu işe, nüfus ve hüviyet cüzdanlarına vesikalık, resmi belgelere fotoğraf çekmekle başlamıştı.
Sonraları ülkenin ilk röntgen uzmanı olacak Dr. Muhterem çok taraflı  bir kişiydi. Mesela İstanbul’da dağcılık kulübünü o kurmuştu.
Daha sonra seyyar fotoğrafçılar ortaya çıktı. Bunlar üç ayaklı sehpalarının üzerinde bulunan körüklü fotoğraf makineleriyle mahallelerde dolaşırlar, resmi dairelerin kapılarında bulunurlar vesikalık fotoğraflar çıkarıp oracıkta banyo ederlerdi. Bu fotoğrafçılar üzerinde askerlik hatırası yazan bez bir fon altında askerlik ve İstanbul hatıraları çekerlerdi.

 

***

 


Benim meslek hayatımda tanıdığım ve birlikte çalıştığım Foto Cemal, Ankara’da Mehmet Sürenkök... Rakipleri de Hilmi Şahenk Cumhuriyetin foto muhabiri Selahattin idi.

 

***

 


 Kamera kelimesi İtalyanca  “oda”  kelimesinden gelir. İlk fotoğraf makineleri körüklü Kodaklar çıkmadan önce kutu makinelerdir.
Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın, Celal Bayar’ın en güzel fotoğraflarını bu gazete foto muhabirleri çekmişlerdi.
Mesleğimizin bu kolunda, foto muhabirlerinin her cephede ve her ülkede  zayiatı büyük olmuştur.

 

***

 


Paparazi fotoğrafçılığının ülkemizdeki öncüsü 40’lı yıllarda başlayan  “şipşakçılık”  idi. Zamanın acar gazetecilerinden Faruk Fenik bu dalı, sokaklarda balolarda, düğünlerde adamları vasıtası ile fotoğraflar çekerek ve bunları hemen orada satarak başlatmıştı.
Bugün fotoğrafçılık türlü şekillerde mobese kameralarıyla yatak odalarımıza, sokaklarımıza kadar hayatımıza girmiştir... Bugün fotoğraf makineleri cep telefonlarından en ileri teknolojideki makinelerle en gelişmiş şeklini almıştır.

 

***

 


Fotoğraf güvenliğe hizmet ettiği kadar şantajlara da vesile olmakta.
Velhasıl George Orwel’in  “Büyük Birader Seni Gözlüyor”  kehaneti artık tahakkuk etti.

 

***

 


Fotoğraf denilince benim aklıma Demokrat Parti döneminin en renkli siması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı rahmetli Refik Koraltan gelir. Zamanında  “Bu memleketi kurtaran Koraltan’dır Koraltan”  diye takıldığımız sevecen mi sevecen kişi...
Hazret fotoğraf çektirmeye bayılırdı; Celal Bayar “Aman Refik Bey’e tepe göstermeyin. Üzerine çıkar hemen nutuk çeker fotoğrafını çektirir” derdi. Nitekim bir defasında ben tanık olmuştum. Refik Bey yüksek bir yere çıkmış nutuk çekiyor ve arada sağa sola dönerek poz veriyor ve fotoğrafçılara “çek”  diyordu.
 Birlikte o zaman otellerin olmadığı bir zamanda Erzurum’da gece aynı eşraf evinde aynı odaya düşmüştük... Bütün gece  “Uyan Kılıç, tarih konuşuyor” deyip menkıbelerini bana anlatıyordu. Helal olsun, Allah gani gani rahmet eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları