Suudi Arabistan'da değişim süreci mi başladı?

1932 yılında İngilizlerin desteği ile Abdülaziz Bin Suud tarafından kurulan Suudi Arabistan Krallığı o günden bu güne kadar oligarşi ve mutlakiyete dayalı bir düzen içinde yönetilmektedir. Gerek yasama gerekse yürütme yetkileri kralın elinde olup aynı zamanda kamu kaynakları da mülkü sayılıyor. Yönetim kadrosunun büyük bir çoğunluğu ve idari bölge yöneticilerinin tamamı kendilerine "Emir" yani prens denilen Suudi ailesi mensuplarıdır.

Suudi Arabistan çeşitli kabilelerden oluşan bir topluluktur. Krallığın kuruluş sürecinde Suudi Hanedanlığı geçmiş yıllarda olduğu gibi Vahabiler ile ortaklığı tercih etmişlerdir. Böylece Suudi Arabistan'daki devletin temeli Suudi Hanedanlığının yanı sıra çoğunluğu Vahabilerden oluşan Ulema Heyetindeki kuruma dayanmaktadır. Uygulanmakta olan sisteme muhalif olanların sesi ya para ile ya da güç kullanılarak susturulmaktadır.

ABD'li tanınmış yazar Thomas Friedman'a göre hali hazırda Suudi nüfusunun %70'i 30 yaş altı kesim tarafından oluşturulmaktadır. Bu oranın %25'i işsizdir. Buna ek olarak 200 Bin Suudlu ise yurtdışında eğitim görmektedir. Ancak ülkesine dönenlerin %25'i de iş bulamamaktadır. Bu da gelecekte ülke için bir tehlike arz etmektedir.

Öte yandan 82 yaşında olan şimdiki kral görevini 91 yaşında ölen kraldan, o da aynı görevi 84 yaşında ölen kraldan devralmıştır. Bu yaşlı insanların ne teknoloji ne de değişimle bir ilgisinin olması ise zor görülmektedir.

Suudi Arabistan tarihinde ilk defa 32 yaşında ve değişime açık olan bir Suudlunun veliaht olması ve yakında kral olacak olması, ister istemez hanedan içinde tepkilere yol açacağı ileri sürülmektedir.

Değişim sürecinin zor olacağını gören veliaht Selman tarafından; 11 prens, 4 bakan, eski bakanlar, medya patronları ve aralarında Bin Velid gibi dünyaca tanınmış iş adamlarının bulunduğu (Batılı yazarlara göre aynen Hitler'in 1935 yılında "Night of the long knives" yani Uzun Bıçaklar Gecesi adıyla bilinen ve 85 kişiyi bir gecede tasfiye eden yönteme benzer bir şekilde) kişiler 2 Kasım tarihinde göz altına alınmış ve 1700'den fazla banka hesabı da dondurulmuştur.

ABD'de yayınlanan The Wall Street Journal gazetesine göre gözaltına alınan kişilere ait mal varlıkları toplamının 800 Milyar Doları aştığı öngörülmektedir. Elbette bu servet Suudi Arabistan hazinesine katkı sağlayacağı gibi Amerika'nın da ekstra taleplerini karşılayabilecektir. Trump defalarca yapmış olduğu açıklamalarda; "Körfez ülkelerini biz koruyoruz. Elbette bunun bir maliyet olacaktır" demektedir.

Saray darbesi olarak nitelendirilen operasyonun diğer bir sebebi ise yine ABD Başkanı'nın Suudi petrol şirketi Aramco'nun ABD ve İngiltere borsalarında halka arz edilmesine yönelik talebidir. Bu talep yıllardır Suudi Arabistan yönetimine iletilmekte olup genç Veliaht'ın da bu talebi kabul edeceği ileri sürülmektedir.

ABD Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada; "Yürütülen operasyon ve soruşturmaların devam ettirilmesini teşvik etmekteyiz." dedi.

ABD'nin bölgede en önemli müttefiki olan Suudi Arabistan'dan günde 9 milyon varil petrol üretimiyle dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve ithalatçısı olma özelliğine sahiptir. Veliaht prens Suud ailesine mensup ve akrabası olan onlarca prensi sahte para dümenleri ve yolsuzluk iddialarıyla gözaltına alması diğer prenslere bir gözdağı vermesinin yanı sıra Suud ailesine mensup olmayanlar ve Suudi Arabistan nüfusunun büyük bir bölümünü teşkil eden diğer vatandaşların desteklerine yol açmıştır.

Dinsel aşırılığı eleştiren, Ilımlı İslam konseptini ortaya atan, kadın haklarını savunan Veliahtın değişim operasyonunu,  ikinci veya üçüncü dalga takip edecek mi? Kızıldeniz'de bir turizm kompleksi kuracağı söyleniyor. Suudi Arabistan'ı kolay olmayacağını düşündüğüm nasıl bir senaryo beklemektedir.

Yazarın Diğer Yazıları