Takıntılı siyaset süreci

       Tabipler Birliği, ülkemizde kurulu bir sivil toplum örgütü, o nedenle doktorlar Türk adını kullanıyor.

       Mesela benzeri bir örgüt Moldova'da olsa herhalde onlar da kendi ülkelerinin adını kullanır...

       Peki neden Cumhurbaşkanı bu örgütün adından Türk kelimesinin çıkarılmasını istiyor...

       Gerekçesi, örgütün yaptığı bir açıklamada yer alan cümle, doktorların savaş bir halk sağlığı sorunudur demeleri...

       Erdoğan, bu cümlenin teröre destek anlamına geldiğini söyleyince yargı harekete geçti, yöneticileri topladılar, sorguladılar, sonra da serbest bıraktılar...

       Demek ki ülkemizde savaşa hayır demek özgürlüğü de yok...

       * * * 

       Evvela şunu vurgulayalım; bu tür hassasiyet milliyetçilikle kabil-i telif değildir; dilim varmıyor ama söylemek gerekiyor, böyle bir söylem ırkçı düşüncenin işaretidir.

       Hiçbir siyasal liderin de ağzına yakışmaz...

       * * *

       Tamam... Diyelim ki TTB yönetimi, teröre destek olarak algılanacağını düşünmeden bu beyanda bulundu ve Erdoğan'ın tepkisini çekti, peki Türkiye Barolar Birliği'nin adındaki Türkiye kelimesi neden kaldırılmak isteniyor...

       70 Oda'nın ve 120 bin avukatın temsilcisi bir sivil toplum örgütünün adından Türkiye kelimesini çıkarma gayretinin sebebi ne...

       Bu barolar birliği, Madagaskar adındaki ada ülkenin sivil toplum örgütü değil ki...

       O halde...

       * * *

       Öyle anlaşılıyor ki TBB'nin hukuku savunması, yargıyla oynanmaması gerektiğini hatırlatması, hak ve adaletin siyasal mülâhazalarla engellenmemesi için mücadele vermesi, AKP iktidarını büyük bir kitleyi temsil eden Başkan Metin Feyzioğlu'nun karşısına dikiyor..

       Fanatik AKP'li olan bizim damat geçen akşam konuya ilişkin düşüncelerini açıklarken "Enişte bu iki kuruluş da Türk ve Türkiye adını kullanmaya layık değil" dedi.

       "Doğru" dedim, ekledim:

       -O zaman, oy verdiğin iktidar da kalkınmaya ve adalete dip yaptırdığına göre o iki kelimeyi adından silmeli...

       Sustu ve başka bir şey söyleyemedi...

       * * *

       Erdoğan'ın Türkiye Barolar Birliği ile arası öteden beri açık. Nedeni ortada; çünkü tarafların hak, hukuk ve adalet anlayışı farklı.

       Feyzioğlu konuya ilişkin olarak Erdoğan'ın görüşünü yanıtlarken anlayış farkını da ortaya koydu.

       Bakın neler dedi:

       -Türkiye Barolar Birliği'nin her söylemi, her uyarısı, her duruşu, her zaman millî olmuştur. Kumpas davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin omurgası balyozlanırken verdiğimiz mücadele, millî değil miydi ki karşı çıktınız.. Habur çadır mahkemesinde, pişman değiliz diyen teröristler tahliye edilirken, içimiz cayır cayır yanarak yaptığımız karşı çıkış da mı millî değildi... Açılım sürecinde

Hiçbir devlet, terör örgütü karşısında yenilmiş hissiyle masada oturamaz, hiçbir devlet millî ordusu yargısı tarafından esir alınmışken terörle mücadele edemez çıkışımız mı milli değildi... 17- 25 Aralık döneminde yolsuzlukla mücadele bir yana, yargı kullanılarak, fetö savcılarının yaptığı bir yana denilerek, fetönün en güçlü döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yanında dimdik durmamız mı millî değildi... Hatırlar mısınız, o tarihte yanınızdaki pek çok kimse kaçacak yer aramıştı.

       Herhangi bir siyasal kuruluştan yana olmadıklarını, her zaman Türk Milleti'nden ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden yana olduklarını vurgulayan Feyzioğlu, "Türkiye kelimesi adımızdan silinse bile varlığımız milletin kalbinden silinmeyecek" dedi.

       * * *

       Unutmadan, ülkede kuruluşların ismini değiştirmekten başka yapılacak iş mi kalmadı kuzum...

Çok tehlikeli

      Türkiye için terör ne kadar büyük bir tehlike ve tehditse, Devlet Bahçeli de etrafındaki bir avuç vekille o kadar büyük bir tehlike ve tehdittir.

      Yıllarca izlediği politikadan ikbal uğruna 360 derece dönüş yaparak vazgeçen ve AKP'yi iktidara, Erdoğan'ı da yeniden Beştepe'ye taşıma kararı veren Devlet Bahçeli, ülkenin 2019'da selamete çıkmasını engelleyerek milletimizi tehlikeli günlere mahkûm etme hazırlığında...

      Bugün, Erdoğan'ın literatürünü sahiplenerek yerli ve millî olduğunu iddia ettiğine göre, ülkücü hareketin sırtına bindiği süreçte demek ki yerli ve millî değilmiş, hepimizi kandırmış...

      Yaşadığı 360 derecelik değişimin başka bir izahı olabilir mi...

TDK uyku modunda mı

      Türk Dil Kurumu'nun satis@tdk.gov.tr mailto:satis@tdk.gov.tr adresine başvurdum ve Türk Dünyası'na ilişkin altı adet kitabı nasıl edineceğimi sordum...

      Cevap alamadım, çünkü adres bulunamadı ve iletim TDK'ya ulaşamadı...

      Fazla bir şey söylemek istemiyorum...

      Sadece şunu soruyorum; Kurum bu kitapları yurttaşlara ulaştıramayacaksa neden basar ve neden doğru dürüst bir internet adresi edinmez...

Yazarın Diğer Yazıları