Talabani, Ankara'ya görevli geldi

Türkiye ile ilgili içeride olanlarla dışarıdan görünenler ve duyduklarımız ne kadar birbirinden farklı, inanamazsınız. Gündemler bile farklı. İçeride sınır ötesi operasyon, türban, futbol ve pahalılık. Dışarıda ise, AKP’li milletvekilleri kendilerini dışarı atıp içeride kendi halklarına bile açıklamaya bilgi vermeye tenezzül etmedikleri, anayasa değişikliği, PKK ve Ermenistan ve ekonomi ile laiklik konularından ne anladıklarını Amerikalılara anlatıyor, konferanslar düzenliyorlar.
Onlar da haklı. Ne de olsa patronun kim olduğunu onlar da biliyor. Baksanıza, adamlar, kendi partilerine duyulan tepkiyi bir kenara bırakıp, Amerikalılara duyulan sevgiyi hesaplıyor ve o yönde çaba harcıyorlar. 
Belki dikkatinizi çekmiştir, son günlerde özellikle Amerikalı askerler bir şey söylüyor, ardından siviller önce Dışişleri sonra Beyaz Saray bu söyleneni yalanlıyor. Önümüzdeki günlerde bu konunun çok örneğini daha yaşayacağız. Aslında bu oyun, çok basit bir kamuoyu oluşturma taktiğidir. Bir topluma tepki duyacağı bir konu açacaksınız, bir ileri, bir geri bu mehter taktiğini uygularsınız. Bir süre sonra, halkın kulağı söylenen konuya alıştığı için tepkisi az olur. Erdoğan ve ekibi de bir süredir bunu uyguluyor. Atatürk ve laiklik konusunda alıştıra alıştıra kafalarındakini uyguluyorlar. Özal’ın “alışırlar, alışırlar” dediği gibi halk her şeye alışıyor yavaş yavaş.
Evet, bırakalım onların laf cambazlığı üzerinde zaman kaybetmeyi, gerçeği, yaşanan olayları konuşalım. Türkiye’de nedense Talabani’nin Ankara’ya neden çağrıldığı hiç tartışılmadı. Bize ulaşan duyumlara göre, Talabani’nin Ankara’ya gelişi de uygulamaya konan Amerikan planının bir parçası. Talabani daha önce Washington tarafından haberdar edilmiş. Kendisi Ankara ile PKK arasında başlatılmak istenen diyalogda arabulucu rolü alacak.
Bu konudaki bilgiler önce İngiliz BBC televizyonu ve radyosu yayınlarında yer aldı. Onların kaynağı Talabani’nin bir yardımcısıydı. Daha sonra Erdoğan’ın çevresinden gazeteciler yavaş yavaş kamuoyunu alıştırmaya başladılar. Zaten Amerikalılar sık sık konuyu resmen gizlemeden saklamadan söylüyorlar.
Olay, gelecek ay Erdoğan’ın Diyarbakır’da Kürt planını açıklaması ile başlatılacak. Kendisini kutlamak gerekir, herhalde Diyarbakır belediye seçimlerini kazanmayı amaçlıyor olamaz. Bu olay, yaklaşık birkaç yıldır, Washington tarafından kotarılan ve son talimatın 5 Kasım 2007 tarihinde Beyaz Saray’da verildiği PKK’nın siyasi yaşama sokulması veya monte edilmesi olayıdır.
Gazetelerde okuyorum, PKK’nın dağ kadrosu yok edildi diye. O kadronun durumunu bilemem ama kentlerde giderek güçleniyorlar. Onların gösteri yapmadığı bir gün bile yaşamıyoruz. Otomobilleri yakıyor, terörist başının bayrağı ve resimlerini açarak yürüyorlar. Onlar kentlerde kadrolaştı, Meclise girdi ve yakında biz azınlıklar birbirimizin gırtlağını sıkarken de bir bakacağız ki APO Mecliste ve ampul takımına yakın bir yere oturmuş. Hiç şaşırmam inanın.
Bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce Washington’da düzenlenen bir Kürt konferansında konuşan bir genç, bize dönüp 15 yıl sonra siz Türkler azınlıkta biz çoğunlukta olacağız demişti. Gelişmeler o yönde hızla ilerlerken, Başbakanın üç çocuk yapma ile ilgili konuşması da dikkat çekici. Tek çocuğunu bile beslemekten aciz Türk halkı ile alay eder gibi üç çocuk yapın demek hangi akla hizmet acaba. Herkes AKP’liler gibi dahi ve iş adamı olacak çocuklara sahip olamaz ki.
Her neyse, gördüğünüz gibi sizlere içeriden pompalanan sahte gündemle, dışarıdan yürütülen gerçek gündem çok farklı. İçeride yerli dizilerle, lig maçları ile beyinleri uyuşan halkın da gerçek gündemi algılaması imkânsız gibi.

Yazarın Diğer Yazıları