Tam askerce cevap

Önceki yazılarımda, “Harekâtın”  bitirilmesi ve askerlerimizin üslerine çekilmesi konusunda kafalarımızın zorlandığını ifade etmiştim. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, harekâtın önceden planlandığı gibi amaçlarına vardığını teyit etti.
Bu çok zor bir operasyondu. Başarıyla tamamlandı; Türk askerlerine ve Komutanlarına güvenimiz tazelendi... Dost düşman gücümüzü anladı. Bu harekatı başaranlar, bir şeref madalyasını hak ettiler...

Harekât sürecek
Bizlere güven veren diğer husus da, terörle silahlı mücadelenin devam edeceği ve PKK’ya aman verilmeyeceği... Kısacası,  “Harekât tamam, artık siyasete barışçı çözüme devam”  değil. Yanlış anlaşılmasın; siyasete, diplomasiye ve gerçek  “barışa” , bu, artık düşük düzeyli,  “asimetrik”  olmaktan çıkmış olan çok boyutlu harbin “süngünün ucuyla” sona erdirilmesinden sonra sıra gelecektir... Daha önce, bu olmadan  “barış” dedikleri, teslimiyet olur! Ancak bu savaş devam ederken “Kürt sorununun”  ekonomik, psikolojik ve insani boyutları da, ihmal edilmemeli. Bu hususta da, Kürt etnik milliyetçiliğine taviz vermeden, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine, T.C.’nin temel ilkelerine zarar vermeden! İmkânsız mı? Mustafa Kemal  “Ne Mutlu Türküm diyene”  ilkesiyle bunu başarmıştı; araya yabancı tahrikleriyle, nifak girene kadar! Ne var ki, yeni YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, ortaya AKP iktidarının anlayışını ifade eden garip bir kavram attı. türban konusunda, Cumhuriyetin “değiştirilemez temel ilkelerinin özgürlüklere engel olamayacağını” söyledi... Bu, “harika” formulü Kürt sorununa da uygulamak isterler... Yani, o ilkeler oldukları yerde dursunlar, ama Cumhuriyet elden gitsin, özgürlükler uğruna!
Büyükanıt Paşa, “siyasi çözüm” konusunda şöyle diyor: “Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelenin silahlı mücadeleden ibaret olmadığını bilmez mi?” Ve ekliyor;  “Ama siyasi çözüm olsun diyenler neyi kastediyor, bunu hiç söylemiyorlar. Söyleyenler olursa bakıyorsunuz PKK’nın programı çıkıyor. Anayasal değişiklik, ona buna af, ana dilde eğitim. Ana dilde eğitim kulağa hoş geliyor. Ama ilköğretimde anadilde eğitim versek, sonra orta öğretimde de aynı dilde devam edilecek. Sonra üniversitede mesela Kürtçe eğitim veren bir Hukuk Fakültesi’ne gidecek. Peki, mezun olunca nerede çalışacak? Görüyorsunuz, bu bir zincir.” Haklısınız Paşam. Bu aslında  “çözüm” derken  “çözülmek”  demek! Kısacası; Büyükanıt Paşa,  “Bir operasyonla PKK bitmez. Bir ders verdik, başka da vereceğiz. Ve devam da edeceğiz.” diyor ve yani, “o siyasi çözüme”  yol vermiyor...

ABD’nin emri
Büyükanıt Paşa  “çekilmekle” , ABD’nin emirlerine “itaat edildiği” rivayet ve iddialarına karşı da, “Bunu ispat ederlerse üniformamı çıkarırım” diye tam askerce cevap verdi... Ve dedi ki  “Kendilerini vatansever diye tanımlayan bir kısım kişilerin, askerin harekâtını tatminsizlikleri nedeniyle farklı yöne çekerek olumsuz davranmalarını, TSK olarak ibret ve dehşetle izliyoruz”... Bu iddiaları kasıtla TSK’yı aşağılamak için ileri süren, sicilli ordu düşmanları var!  Ancak ben, Paşanın bu sözlerini üzerime almıyorum.
İtiraf edeyim; harekâtın sona erdirilmesinin, Gates ve Bush’un sözlerinden hemen sonraya “tesadüf” etmesi, böylelikle o iddiaların yayılmasına imkân verilmesi, beni de rahatsız etti! Yoksa önceki yazılarımdan da belli; ben ne Büyükanıt Paşanın ne de diğer tüm Komutanların  “başkalarından” emir almayacaklarından eminim. Ama “aksi tesadüf”, dışarıda ve içeride çok yanlış intiba bırakmış ve olumsuz yorumlara yol açmıştır!
 Sayın Paşamın bunu da gördüğü anlaşılıyor!
Netice;
   Genelkurmay Başkanımız, bir defa daha, adıyla müsemma olduğunu göstermiştir. “Üniformasını”, sonuna kadar şerefle taşıyacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları